Merak, insanı yokuşa da sürüklerdi gerçeklerede. O an kurtulmak sanırım o insanın şansına bağlıydı. Çünkü biz insanlar genellikle küçük bir merak sorunu yüzünden hayatımızı yerli yersiz tehlikeye atıyorduk.
Elif ile son bir kez birbirimize baktık. Asıl soru şuydu: gidecek miydik? Yoksa masaya geri mi dönecektik?
"Masaya dönelim, bizimkiler merak eder" cümlem biter bitmez Elif kaşlarını çattı.
"Ne? Saçmalama! Kadın zorla götürülmüş tabi ki gidip onu kurtaracağız!"
"Elif iki kişi ne halt yapabiliriz?" Elif göz devirdi ve beni süzdü. "Haklısın aslında, ben tamam da sen ne işe yararsın ki?" Tek kaşımı kaldırdım ve gözlerine baktım. Saye bu kızın neresini sevmişti tam olarak?
"Beni kışkırtmaya mı çalışıyorsun sen?" Sorumla birlikte Elif derin bir nefes alıp verdi. "Ya Asya! Hayat sence de saniyelik seçimler için fazla kısa değil mi? O kadını niye götürdükleri bile bilmiyoruz. Gidip öğrenelim sadece, baktık kötü bir şey var ararız polisi eğer yoksa da geri döneriz! Hem şuan susup gidince vicdanın rahat edecek mi? Hiç mi düşünmeyeceksin o kadına ne yaptılar diye?"
İyi manipüle ediyordu. Yiğidi öldür hakkını yeme. Ayrıca evet haklıydı. Eğer bugün o kadına ne olduğunu öğrenmessem sürekli ona ne olduğunu düşünür ve kafayı yerdim. Zaten düşünecek çok şeyim vardı bir de üzerine o kadının eklenmesini istemiyordum.
"İyi, gidelim" Elif heyecanla ellerini birbirine çarparken ikimiz de kırmızı halıya sahip merdivenlere doğru ilerledik. Az önce gördüğüm adam sarı saçlı kadın yukarı çıkarıldıktan sonra ortadan kaybolmuştu. Elif ile etrafımıza bakıp hızla koşarak merdivenlere ulaştık ve kafa kafaya veren iki geri zekalı olarak basamaklardan çıkmaya başladık.
"Ne saçma bir yer!" diye söylendi Elif. Ben ise kadına bir şey yapmamışlardır umarım diye dua ediyordum. "Nereye gideceğiz şimdi?" Bunu ben de bilmiyordum. Sanki mekanı avcumun içi gibi biliyomuşum gibi davranıyordu!
"Ay kadına ne yaptılar acaba? Zarar vermişler midir?" Derin bir nefes aldım sabır dilercesine. Ardından Elife baktım.
"Sen hep böyle konuşurmusun?" Sorumla birlikte Elif yürümeyi bırakıp bana baktı.
"Sen bana çenesiz mi demeye çalışıyorsun?"
"Çenesiz olsan konuşamazdın bu kadar tam tersine çeneli demek istiyorum. Öyle bir çenen var ki susmuyor!" Sanırım artık yaşadığım şeylerin vermiş olduğu tahammülsüzlük olacak ki susup kalamıyordum.
"Sen de çok bilmişsin ben sana bir şey diyor muyum? Ne zaman baksam huysuz dedeler gibi somurtuk somurtuk bakıyorsun öyle. Biraz gül de insana benze!" Kaşlarımı çattım. Ne demişti o bana? İnsana benze mi?
"İnsana benze derken? Neyim ben hayvan mı?" Soruma tam cevap vereceği sırada ikimiz de duyduğumuz sesle duraksadık.
"Geri zekalı! Sen bana bunu nasıl yaptın pezevenk!" Elifle birbirimize bakıp tekrar sesin geldiği yöne döndük. Ardından ikimiz de oraya doğru ilerledik ve sesin geldiği kapıya yapışıp dinlemeye başladık. Koridor da kırmızı bir halı vardı ve tam tamına üç tane oda bulunuyordu. Ne için kullanıyordu burayı bilmiyordum ve ilgimi de pek çektiği söylenemezdi.
"Senin bana bunu yapmaya hakkın yok!"
"Neyden bahsediyor sence?" Elifin bana doğru yaklaşıp fısıldayarak sorduğu soruyla birlikte omuzlarımı kaldırıp indirdim.
"Ne bileyim? Sus da dinleyelim" cevabımın ardından kadının sesi tekrar duyuldu.
"Kadınlara karşı zor kullanıyorsun sen! Aptal dolandırıcı! Senin yanında ben bile güvende değilim!" Elif gözlerini irileştirip bana baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN
ChickLitHerkes isterdi sevdikleriyle mutlu olmak. insan sevdiği biri yanındayken kendini mutlu ve huzurlu hissediyordu, Fakat hayat insanlara her zaman mutlu olmaları için bir şans vermezdi. katili bulduktan sonra hayatının bir düzene girdiğini sanan Asya...