İnsanlar neden psikopatlaşırdı? Neden diğer insanlara göre daha farklı konuşurlardı? Öldürmek, onlara neden bu kadar kolay geliyordu?
Hayalleri olan, belki de yaşamaya devam etse ülkenin en başarılı doktorlarından, avukatlarından biri olabilecek insanları câniler katlediyordu. Cânilik bana göre psikopatlıkla eş değerdi çünkü aklı yerinde olan bir insan bırak cânice katletmeyi öldürmeye bile tenezzül etmezdi.
Aradan dört gün geçmişti. Bu dört gün boyunca sayenin arada attığı çığlıklar ki bu çığlıklar genellikle geceleri oluyordu, benim öfke nöbetlerim kolay atlatılabilecek şeyler değildi. bu süreçte bizimkiler dönüşümlü olarak evde kalmaya karar vermişlerdi. Örneğin bir gün Alper evde kalıyor, saye ve bana göz kulak oluyordu. O sırada Aden hem sayenin hem de benim derslerime girip not tutarken özgür ve yağız da hem Alperin kaçırdığı derslerin notunu tutuyor hem de Oyunu bulmaya çalışıyorlardı.
Şimdi ise saye ve ben günler sonra bir ilk gerçekleştirerek odamızdan dışarı çıkmıştık. Tabi bu süreçte Alper beni, özgür ise sayeyi ikna etmeye çalışmıştı. Aşağı inmek istemememin sebebi korkmamdan kaynaklıydı çünkü o kanlı görüntülerden sonra kırmızıya benzeyen her şey bana kanmış gibi geliyordu ve yerdeki ceset tekrar gözlerimin önüne geliyordu. Her ne kadar yaramın iyi olduğunu söylesem de Alper beni dinlememiş ve kolumdan destek olarak aşağı inmeme yardım etmişti. Merdivenlerden inme işleminin ardından dört gündür bir kere bile odasından dışarı çıkmadığım evi incelemiş ve gözlerim direk Adeni bulmuştu. Sofrayı kuruyordu ve heyecanlı gibiydi. Sanırım heyecanının sebebi günler sonra ilk defa hep birlikte yemek yiyecek olmamızdan kaynaklanıyordu.
Ben sandalyelerden birine yavaşça oturduğum sırada saye de özgür ile birlikte gelmiş ve tam karşıma oturmuştu. Aden de son kez salatayı getirdikten sonra sandalyeye oturmuştu. Masada bir sessizlik vardı, kimse konuşmuyordu. Az önce mutlu duran Adenin bile konuşmak için bir hamle yapmadığını fark etmiştim.
"Siz de ne sustunuz kaldınız ayol. Hadi başlayalım yemeğe" yağızın ortamı yatıştırmak için söylediği sözler üzerine herkes bir anda hareketlenmiş ve önünde ki çorbadan bir kaşık almıştı. Çorba mercimek çorbasıydı ve tam bir kaşık alacağım sırada yağızın çorbanın üzerine salça döküp karıştırdığını gördüm. Çorba saniyeler içerisinde turuncuya dönerken bir anda midem bulanmış ve gözlerimi hemen oradan çekmiştim. Sanırım bugün sadece pilav yemekle yetinecektim. Çorbayı önümden çekip pilavı almıştım ve elime kaşığı alıp yemeye başlamıştım. O sırada sofraya oturduğundan beri sessiz duran sayeye kaydı gözlerim. Ona baktığımı fark edince bana döndü ve biz göz göze geldik. Niye böyle bakıyordu bilmiyordum fakat gözlerinde ki ifadede bir şeyler saklıydı.
"Kızlar hadi yesenize...yoksa beğenmediniz mi?" Adenin sorusuyla göz temasını kesip ikimiz de Adene dönmüştük bu sefer.
"Güzel" cevabımla Aden her ne kadar gülümsemeye çalışsa da içten içe üzüldüğünü biliyordum. Saye ise kafasında ki düşünceleri atmak istercesine başını iki yana salladı ve doğrulup çorbasından bir kaşık aldı. Masada su yoktu, aradan ne kadar zaman geçse de saye suya karşı olan korkusunu yenemiyordu. Su içerken bile özgürün yardımı olmadan yapamıyordu.
"Her zaman ki gibi" bu sayenin dilinde güzel demekti. Aden başını sallayıp önüne döndüğü anda konuşmadan yemeğimizi yemiştik. Tabi bu esnada arada saye ve benim üzerimde bir kaç gözün gezindiğini fark ediyordum. Yemek faslı bittikten sonra saye masanın altından ayağımı dürtmüş ve ona bakmamı sağlamıştı. Ona baktığım anda gözlerime önemli bir şeyden bahsedecekmiş gibi bir ifadeyle baktığını fark etmiştim. Ben kaşlarımı çattığım esnada saye boğazını temizlemiş ve masadaki herkesin ona dönmesine sebep olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN
Romanzi rosa / ChickLitHerkes isterdi sevdikleriyle mutlu olmak. insan sevdiği biri yanındayken kendini mutlu ve huzurlu hissediyordu, Fakat hayat insanlara her zaman mutlu olmaları için bir şans vermezdi. katili bulduktan sonra hayatının bir düzene girdiğini sanan Asya...