Unutmak...neye benzerdi? Kokusunun tanıdık geldiği ama bir türlü ne olduğunu çıkaramadığın parfüm kokusuna mı? Yoksa farklı bir şehirde sanki kendi yaşadığın şehrin sokaklarından geçiyormuş gibi hissetmek mi?
Unutmanın bir tanımı yoktu sanki. Bir insan bir eşyayı unutabilirdi, bir anıyı unutabilirdi, bir yere gitmeyi unutabilirdi ama kardeşim dediği kişiyi unutamazdı.
Öyleyse ben neden unutmuştum?
Ben Duruyu nasıl unutmuştum?
Onunla çok zaman geçirmiş, çok şey yaşamıştık. Ailesinden şiddet gören bir çocuktu o. Babası tarafından sürekli istismara uğramış bir çocuktu. Hiç sevilmemişti. Ailesinin ona vermediği sevgiyi o yaşta ben vermeye çalışmıştım. Onu koruyup kollayacağıma söz vermiştim. Onu tek kardeşim gibi değil, ailem gibi de görmüştüm. Biz ailelerimizin bize kızacağını bilmemize rağmen her seferinde bıkmadan evden kaçardık.
Çünkü buluşmamıza izin yoktu, sokağa çıkmamıza izin yoktu. İstiyorlardı ki sabahtan akşama kadar evde hapis hayatı yaşayalım ama biz birbirimizi görmeden duramazdık.
Ne olmuştu bize?
Ne mahvetmişti aramızda ki bu bağı?
O bir katildi, ama o katil olamayacak kadar masumdu.
"Bana inanmalısın! O insanların hepsi yaşamayı hak etmiyordu!" İnsanların yaşama hakkına biz mi karar veriyorduk? Hayır. Biz karar vermiyorduk. Bir insan ne kadar kötü olursa olsun cezasını illa ki bir gün bulurdu.
"Asya! Yalan söylüyor değil mi? Onunla yakın olsaydın onu unutmazdın!" Saye beni kendime getirmeye çalışıyor gibiydi, ama hayır ben gayet kendimdeydim. O Duruydu onu tanıyordum. Bir zamanlar kardeşimdi.
"Benden nefret ediyorsun, eminim çok kızıyorsun ama beni anlamak zorundasın! Ben bizim gibi büyüyen çocuklar olsun istemedim sadece!" Bir katil her zaman kendini acındırırdı. Öyleyse neden ona inanmak istiyordum?
Mantığıma göre söyledikleri bir yalandan ibaretti. Tek istediği beni yanına çekebilmekti. Kalbime göre ise doğruyu söylüyordu. Ona inanmak istiyordum ben.
Belki de ilk defa mantığımı değil de kalbimi dinlemeliydim.
Herkesin istediği gibi...
"Kes sesini! Onun aklını bulandırmaya çalışma! Bunların yalan olduğunun hepimiz farkındayız!" diye bağırdı Alper. Duru ona baktı bir kaç saniye, ardından kaşlarını çatıp tekrar bana baktı.
"Ne yani? Onların yanında mı duracaksın? Neden Asya? Neden onların yanında durmak zorundasın ki? Onlar seni hak ediyor mu?"
Asıl ben onları hak ediyor muyum?
"Daha ne kadar yanlarında kendinden vazgeçeceksin? Sen bu değilsin!" Aden bir anda bir kaç adım öne çıktı ve Duruya sinirle bağırdı. "Saçmalıklarından bıktım! Yeter sus artık!" Duru alayla güldü ve tekrar bana baktı. Gözlerinde tek gördüğüm şey acıydı.
"Konuştu her fırsatta sorgulamadan Asya'yı suçlayan kız! Gerçeği öğrenmeden Asya'ya tokat atmamış mıydın ya sen? Onu dinlemeden, yargılamadın mı?" Diğerlerine baktı ve bağırdı. "Söylesenize! Onu bir kez olsun dinleyip anlamak istediniz mi? Kıza yaptığınız tek şey üzmek! Sürekli mantığını kullandığı için onu yargılıyorsunuz! Ama siz de her zaman kalbiniz nasıl hissediyorsa ona öyle davranıyorsunuz. İyiyse iyi, kötüyse kötü! Ya bir kez olsun bu kızın sizi düşünerek bir şeyleri mahvettiğini fark etmediniz bile! Aklınız derdiniz başka şeylerdeydi! Neden bunu bizden sakladın Asya, bunu bize neden yaptın Asya, neden, neden, neden! Ama dikkatinizi çekerim hiç biri soru değildi bunların. Hepsi hesap sormak için çıkmış bir kaç kelimeden ibaretti! Siz misiniz iyi şimdi? En azından ben onu hiç bir zaman yalnız bırakmadım, kırmadım, üzmedim, aksine ona hep güvendim. Sizin aksinize!"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN
ChickLitHerkes isterdi sevdikleriyle mutlu olmak. insan sevdiği biri yanındayken kendini mutlu ve huzurlu hissediyordu, Fakat hayat insanlara her zaman mutlu olmaları için bir şans vermezdi. katili bulduktan sonra hayatının bir düzene girdiğini sanan Asya...