57.Bölüm

2 2 0
                                    

Yalanlar, oyunlar ve binbir türlü hamleler. Neden insanlar yalan söylerdi mesela? Ya da neden kötü bir oyun oynama gereğinde bulunurlardı? Oyun küçük çocukların eğlenmek için yaptığı o hareketlere verilen isim değil miydi?

Bir gün evcilik oynar anne baba olurlardı mesela sonra başka bir gün saklambaç oynar birbirlerini ararlardı. Oyun demek çocukların mutluluğu demekti, neşesi demekti, herkesin hayatta bir kere de olsa mutluluğu doruklarına kadar yaşadığı anlardan biriydi oyun. Böyle bir kelimeyi neden kirletti insanlar? Çocukların oynayarak eğlendiği şeyler neden acı gelmeye başladı?

Geçen her zamanda dünya daha fazla kötü oluyordu. Git gide insanları mutlu eden o küçük yegane şeyler bile ortadan gidiyordu ve sonucunda bir hiçlik bırakıyordu. Kocaman bir hiçlik!

Alper dediği gibi beni kampüse bıraktıktan sonra eve gitmişti. Ben de her zaman ki o sıradan okul rutinimi yaşamış ve notlarımın hepsini almıştım. Duru bugün kampüse gelmemişti, zaten o intihar olayından sonra onu fazla görmemeye başlamıştım. Notları benden alacağına emindim.

Akşam üzeri kampüsten tam çıkacağım esna da ilk dikkatimi çeken şey Alperler olmuştu. Üçü de orada duruyordu, kaşlarımı çattığım sırada gözüme saye ve Aden ilişti. Bana doğru geliyorlardı, şimdi belli olmuştu neden izledikleri çünkü Saye Pamirin arkadaşlarından biriyle konuşacaktı.

"Şu adamı göster de bir an önce halledelim" başımı salladığım sırada Pamir kampüsten çıkmıştı. Sanırım dersleri bitmişti. Pamir çıktıktan bir kaç saniye sonra da arkadaşları çıkınca sayeye onları gösterdim.

"Şu ikisi Pamirin yakın arkadaşı, diğeriyle de konuşuyorlar ama fazla samimi değiller" saye hızla başını salladı ve gitmelerine fırsat vermeden sanki koşuyormuş gibi yapıp adamların önünde yere düştü.

"İyimisiniz?" Adamlardan mavi tişörtlü olanının sorduğu soruyla saye acıyla yüzünü buruşturmuş ve başını sallamıştı.

"İyiyim ya bir şeyim yok" adam bronz tenliydi, saçları koyu kahve tonlarındaydı ve gözleri ise saçları gibi oldukça koyu bir kahverengiydi. Saye ayağa kalkmış ve üzerini silkelemişti. Adam ise o sırada sayeyi beğeniyle süzmüştü. Özgürün kendini zor tuttuğunu görebiliyordum.

"Dikkatli yürüseniz iyi olur, güzelliğinize zarar gelsin istemem" saye bu iltifatın üzerine kıkırdamış ve Özgürün daha fazla sinirlenmesine sebep olmuştu.

"Bu arada sakıncası yoksa numaranızı alabilir miyim?" Arkadaşları da Pamir gibi aptalın tekiydi! Böyle flörtöz insanlardan nefret ediyordum.

"Siz bana yürüyor musunuz?" Sayenin sorusuyla adam Ensesini kaşıdı ve gülümsedi.

"O kadar belli oluyor mu?" Sorusuyla ikisi de küçük bir kahkaha atmıştı. Sayenin kendini gülmek için sıktığını fark etmek zor değildi fakat bunu karşısında ki adam anlamamıştı tabiki de.

"Prensip gereği her isteyene numaramı vermiyorum" zor kızı oynuyordu ve gayet başarılıydı. Bu hareketi karşısında ki adamın daha fazla dikkatini çekmişti.

"Pekâlâ o zaman bu akşam seni bir yemeğe davet etsem? Belki numaranı orda verme kararı alırsın" saye düşünüyormuş gibi yaptı.

"Bilmiyorum, belki gelirim belki de gelmem" adam gülümsedi ve başını salladı.

"Villa Bosphorus da Seni bekliyor olacağım, bu arada ismim Zafer" saye başını salladı.

"Memnun oldum zafer, ben de Saye"

Böylelikle saye zaferle konuşmayı başarabilmiş ve şimdiki planımızı da halletmişti. Özgür ise sinirden kudurmuştu fakat katili bulana kadar buna katlanmak zorundaydık, bunu o da biliyordu.

OYUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin