Öfkeyi neye benzetirdiniz? Öfke dört harften oluşan ve oldukça derin bir duygu değilmiydi aslında? Bazı öfkeler vardır yakıp kavurur insanları, bazı öfkelerse içtendir. Ne yaparsan yap o insan tutabiliyorsa dışa vurmaz ki öfkesini. Kızgınlık ve öfkenin arasında ince bir çizgi vardı aslında. Kızgınlık kısa süreli ve geçen bir duyguyken öfke ise tam tersi uzundu. Bir kere birine öfke duydunuz mu işte o zaman o kişi artık sizin gözünüzde masum bir insan olmuyordu.
Komik olan şey ise ne biliyor musunuz? Bir insan aşık olduğu kişiye de öfke duyabilirdi, kardeşim dediği kişiye de öfke duyabilirdi. Hayatım boyunca öfke duyduğum insanlar çok nadirdi. O insanlardan biri ise oyundu. Doğana bile öfke duymayan zihnim Oyuna öfke duyuyordu. Fakat ne gariptir ki aynı zaman da oyuna karşı bir yakınlık hissediyordum. Sanırım verdiği ilaçlar yüzünden kafayı yemiştim. Bunun başka bir açıklaması olamazdı.
"Anlat, Anlat, Anlat, Anlat!" Duyduğum sesle yüzümü buruşturup kafamı yastığa gömerken salak saye bağırmaya devam ediyordu.
"Gel de gönlüme bunu anlat! Gözlerine aşık oldum, yanıyo'm, ben yanıyorum!" Sinirle kafamı kaldırıp doğrulduğum esna da sayenin oldukça mutlu olduğunu fark etmiştim. Yataktan kalkıp sinirle odamdan çıktım ve salon da mutlulukla şarkı söyleyen sayeye baktım. O da beni fark edince gülümsemiş ve ellerimi tutup oynamaya başlamıştı.
"Elini ver, elini tutarım tasalarım biter, dünyayı yakarım!" Odasından uykulu bir şekilde çıkan Aden de salona gelmiş ve sayeye bakmıştı. Ellerimi sayeden kurtarıp göz devirdim.
"Ya saye saat daha sabahın yedisi ne diye karga gibi ciyaklıyorsun!" diye çıkıştı Aden. Haklıydı, saye uykumuzun içine etmişti! Saye yüzünde ki ifadeyi bozmadan gülümsedi.
"Bilin bakalım bugün kim özgürle buluşacak" Aden anında arkasını dönüp odasına doğru yol alırken koltuğun üzerinde duran yastığı elime almış ve sayenin kafasına çarpmıştım. Saye şaşkınca bana bakarken uykulu bir ses tonuyla onu uyardım.
"Bir daha rahatsız edersen kafana yastıkla değil başka bir şekilde girişirim!" Odama doğru ilerlerken sayenin kollarını göğsünde birleştirmiş arkamdan söylendiğini işitmiştim.
"Sevgiliniz yok tabi ondan gelip benim de mutluluğuma köstek oluyorsunuz!"
Özgürü yavuzun elinden kurtarmamızın üzerinden tam tamına üç gün geçmişti. Oyun verdiği görevi geciktirmiş olsak da bununla ilgili bize bir uyarıda bulunmamıştı. Hafta sonuna girdiğimiz için tatildi ve dün akşamdan planımızı yapmıştık.
Serdar kahraman, kendisinin bit mafya adamı olduğunu öğrenmiştik. Bu durum bizi zorlayacak olsa da yapmak zorundaydık. Özgürün araştırdığı bilgilere göre adamın bir oteli vardı ve o otelde normal bir işletmenin dışında saklı şeylerinin olabileceğini söylemişti özgür bize. Dün akşam özgür bir kaç yazılımla otelin kamera kayıtlarına ulaşmış ve belgenin nerede olabileceğini bulabilmişti. Bu akşam planımızı uygulamaya dönecektik. Yatağıma uzandığım sırada telefonumun titremesiyle bu saatte kimin yazabileceğini merak ettiğim için telefonu elime aldım. Yazan kişi yağızdan başkası değildi.
Yağız: Tarantulam haberler kötü
Yağız: Alper elden gideyahhh benden sana söylemesi
Yağız: koş yetiş
Yağız: ben o gece saçmalamadım beynimi vurdum evde unuttum falan bir şeyler salla
Siz: ne saçmalıyorsun?
Yağız: sosyal medyaya bak sosyal medayaya!
Kaşlarımı çatıp sosyal medyaya girdim ve karşıma çıkan ilk fotoğrafla bir kaç saniye telefona bakakaldım. Fotoğrafta Alperin yanında sarışın bir kız vardı. Mavi gözlü sarışın ve oldukça güzel bir kızdı. Alperin koluna omzunu atmış ve samimiyetle gülümsemişti. Alper ise gülümsemiyordu fakat durumundan rahatsız olduğu da söylenemezdi!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN
Chick-LitHerkes isterdi sevdikleriyle mutlu olmak. insan sevdiği biri yanındayken kendini mutlu ve huzurlu hissediyordu, Fakat hayat insanlara her zaman mutlu olmaları için bir şans vermezdi. katili bulduktan sonra hayatının bir düzene girdiğini sanan Asya...