10.Bölüm

5 2 0
                                    

Kötülük bir seçimdi aslında. Kimse doğduğu andan itibaren ben kötü olmak istiyorum demezdi. İnsanı kötü yapan şey yaşadıkları acılardı, gene de hiç bir insan kötü olmasından dolayı ona acı veren insanları suçlayamazdı çünkü kötülük bir seçimdi. Bu hayatta çok acı çeken insan vardı fakat hepsi kötü olmuyordu. Bazılarının kötülükleri sadece kendineydi, bazıları hiç yaşanmamış gibi davranırdı, bazıları ise yaşadıkları acıyı o insanlara yaşatıp intikam alırlardı.

Yağızla birbirimize baktık. Bu durumu nasıl açıklayacaktık? Alper her ne kadar halimize şaşırmış olsa da rol icabı kocam olduğu için hızlı adımlarla yanımıza doğru gelmiş ve yağıza yumruk atmıştı. Elimle ağzımı kapattım ve şaşırıyormuş gibi yaptım. O sırada Adenin özgüre kafasıyla işaret verdiğini fark etmiştim. Özgür kimseye fark ettirmeden başını salladı ve elinde ki tepsiyi masalardan birine bırakıp hızlı adımlarla salondan ayrıldı.

"Ulan şerefsiz! Sen kimsin de benim karıma dokunuyorsun?" Korkuyla yerimde durmaya devam ediyordum. O sırada Alperin gözlerini fark etmemle kaşlarım istemsizce çatıldı. Gözlerinde saf sinir mi vardı yoksa ben mi yanlış görüyordum?

"Beyefendi bir dinlerseniz-" Alperin yumruğu yağızı susturmuştu. Yağızın "oha" diye mırıldandığını duymuştum.

"Zaten son zamanlarda Ayçayla fazla garip hareketleriniz vardı! Ölümlerden ölüm beğen lan! Seni bu müzayedeye gömeceğim!" Yağızın bakışları bana kaydı. İkimizde birbirmize 'ne diyor bu?' dercesine bakmıştık. Yağız kurtar beni dermiş gibi bakınca toparlandım ve koşarak -ayağımda ki topuklularla nasıl koşabilirsem- Alperin yanına gelip kolunu tuttum.

"Fırat" bakmadı bana ve yağıza vurmaya devam etti. Yağız elmacık kemiğinin kızardığını ve dudağının patladığını fark etmiştim. Kesinlikle normal değildi bu durum. Alperin yağızı bu kadar dövmemesi gerekiyordu.

"Fırat dursana, bu konuyu yalnız konuşalım" hâlâ yüzüme bakma tenezzülünde bile bulunuyordu. Yağıza sert bir yumruk indireceğini anlayınca bir anda "kocacığım!" Demiştim. Alperin yumruğu hava da asılı kalırken bir anda bakışları bana döndü.

"Ne?"

"Kocacığım, lütfen bu konuyu baş başa konuşalım. Düşündüğün gibi değil" Alperin yüzünde donuk bir ifade belirirken bizi izleyen insanlara baktım ve ikna olsun diye yanağından öptüm. Yanağını öpmemle Alperin eli yanağına gitti. O sırada yağız ayaklanmış ve bize doğru yaklaşarak kulağıma eğilmişti.

"Yavaş kız, kalp krizinden öldüreceksin çocuğu" dirseğimle yağızın karnına vurdum. Güldü ve bizden bir kaç adım uzaklaştı. Alper toparlanmış olacak ki kimseye bir daha bakmadan kolumdan tuttu ve beni çekiştirdi.

"Konuşalım tabi karıcığım" ikimizde salondan çıkarken son duyduğum ses yağıza aitti.

"Bende bir tuvalete gideyim bari" demiş ve büyük ihtimalle arkamızdan gelmişti. Boş koridorda ilerlemiş ve tenha bir koridorda girmiştik. Özgür dışında diğerleri de bir kaç saniye sonra yanımıza gelmişti.

"Asya umarım bu hâlinizin bir açıklaması vardır" Adenin gergince sorduğu soruyla saye bir yağıza bir de bana bakıp gülmeye başlamıştı. Herkesin bakışları ona kayınca "kusura bakmayın ama olay çok komik" demiş ve gülmeye devam etmişti.

Alper bıkkınlıkla "Ee sabaha kadar bekleyecekmiyiz?" Dedi ve sırtını duvara yaslayıp ikimize de bakmaya başladı. Ben konuyu nasıl anlatacağımızı düşünürken yağız bir anda işaret parmağıyla beni işaret etti.

"Saçımı çekti! Bütün suç onun" tek kaşımı kaldırdım. "Sen san ki benim saçımı çekmedin!"

"Bir şey diyeceğim," saye gülmemek için kendini zor tutuyordu. "İkinizin de gerçek saçı değil, biliyorsunuz değil mi?" Demiş ve kahkaha atmaya başlamıştı. Birbirimize baktık. Yağızın kafasında biraz da olsa yamulmuş siyah kıvırcık bir peruk vardı, benim kafam da ise dalgalı sarı bir peruk.

OYUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin