Bazı insanlar sahip oldukları yalnızlıkta nefes alamazlardı. Bazıları ise o yalnızlığı kendilerine çekerlerdi. Hayata hep mantık açısıyla yaklaşan ben her zaman yalnız olacağımı biliyordum çünkü annem beni böyle büyütmüştü. Yalnızlığa alışmıştım aslında fakat bana koyan şey sevdiğim adamdan ayrılmak zorunda olmaktı. Adenle konuşamayacak olmaktı. Belki de Alperden ayrıldığım için yağız bile bana kızabilirdi çünkü Alperden ayrılmam için bir sebebe ihtiyacım vardı ve o sebep kesinlikle saçma bir sebep olacaktı. Her şey kötüyken bir de benim ayrılmak istemem bencillik olabilirdi. Fakat bunu yapmak zorundaydım. Başkalarının canını yakmamak için hep kendini feda eden bir insan olmuştum ben. Bugüne kadar bir şey olduğunda kendi köşeme çekilip üzülmek yerine hep ayakta durmaya çalışmış ve saye ile Adene destek olmuştum. Alperin dediği gibi gerçekten de kendimi düşünmüyordum.
"Beni neden çağırdın buraya? Bir şey mi oldu?" Daha fazla beklemenin bir anlamı olmadığına karar verip Alperi parka çağırmıştım. Saat on'du ve gece yarısına iki saat kalmıştı. Omuz silkip yanıma oturmasını işaret ettim. O da bekletmeden karşıma oturdu ve yüzüme beklentiyle baktı. Konuşmamı bekliyordu, bu saatte onu neden çağırdığımı merak ediyordu.
"Teyzemin ölümünü anlat bana" Alperin gerildiğini hissettim. Ardından derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı.
"İyi görünmüyorsun, istersen başka zaman-"
"İyiyim, lütfen anlat" sözünü kesmemle boğazını temizlemiş ve elleriyle oynamaya başlayarak o günü anlatmaya başlamıştı.
"O gün teyzen beni arayıp yanına çağırmıştı. Numaramı nereden bulduğunu gerçekten bilmiyorum, tek bildiğim beni oraya çağırdıktan sonra sürekli etrafına bakarak hızla konuştuğu. Acelesi vardı, bana seni abinden uzak tutmam gerektiğini söyledi. Abone güvenmiyordu ve sana bir şey olmasını istemiyordu. Ona her ne kadar Akın Asya'ya bir şey yapmaz desem de beni duymuyor gibiydi. En sonunda ben de seni abinden uzak tutmayacağımı söylemiş ve arkamı dönüp eve doğru yürümeye başlamıştım. O an arkamdan boğuk bir ses geldi. Tam durduğumda ise birinin düşme sesi. Arkamı döndüğümde her şey için çok geçti çünkü teyzen yerde kanlar içinde yatıyordu. Onu kim, neden öldürdü bilmiyorum. Bildiğim tek şey teyzenin o gün bir şeyler saklıyor oluşuydu. Yanına gidip onu uyandırmaya çalışmış hatta yardım çağırmaya çalışmıştım ama o sırada biri fotoğrafımı çektiği için teyzeni benim öldürdüğüm düşünüldü. Diğer garip olan yanı ise cinayet silahın da benim parmak izimin bulunmasıydı. Teyzenin gözleri açıktı, korkuyla bakıyordu ama gözlerinde bir tanıdıklık da var gibiydi. Tanıdığı kişi öldürmüştü onu bunu biliyordum fakat kanıtlar hapisten çıkmama engeldi" yutkunup ellerime baktım.
"Bunu neden bana söylemedin? Sana yalvardığımda"
"Söylesem de inanmazsın diye korktum Asya, o gün bunu kim yaptıysa hedefi bendim. Şoktaydım, düzgün düşünemiyordum. Kendimce içten içe senin benim katil olduğuma inandığını düşünmüştüm" onu anlıyordum. Fakat malesef ki anlamamam gerekiyordu. Sinirle ona baktım.
"Kendi kendine karar verip ikimizi de kafanda bitirdin yani öyle mi?" Tepkimle Alper mahcup bir ifade takınırken şimdiden pişman olmuştum fakat artık çok geçti. Ondan ayrılmam gerekiyordu.
"Evet, Asya ama bak gerçekten düzgün düşünemiyordum. Çok ceset gördük ve doğan öldükten sonra her şeyin bittiğine inanmışken birinin daha öldüğünü görmek zihnimi alt üst etti, özür dilerim" masaya vurup ayağa kalktım. Alper de bana bakarken tepkime şaşırmış gibiydi.
"Özür dilemen ne teyzemi ne de geçmişi geri getirmiyor. Eğer o zamanlar da ağzını açıp konuşsaydın belki de katilin peşine düşebilirlerdi ama sen buna engel oldun!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN
ChickLitHerkes isterdi sevdikleriyle mutlu olmak. insan sevdiği biri yanındayken kendini mutlu ve huzurlu hissediyordu, Fakat hayat insanlara her zaman mutlu olmaları için bir şans vermezdi. katili bulduktan sonra hayatının bir düzene girdiğini sanan Asya...