59.Bölüm

3 2 0
                                    

Bazen istekler bile yanıltırdı insanları. İstediğiniz o küçücük istek bile sizi hayatın sonuna doğru götürebilirdi. Peki biz insanlar bu konuda kime kızacaktık? Kendimize mi? Gün yüzü göremediğimiz hayatımıza mı? Yoksa o küçücük isteği gerçekleştiren yakınlarımıza mı?

Cevap bir o kadar basit, bir o kadar da zordu. Kimse kendi kötülüğünü istemezdi, gerçi hayatımızda en çok neyden acı çekiyorsak hepsini başımıza kendimiz açardık değil mi?

Bir sevgili yapardık mesela. Çok sever sanki onsuz ölecekmiş gibi davranırdık. Yeri gelirdi sırf onun için dostlarımıza bile sırtımızı dönerdik. Günün birinde sevdiğimiz adam tarafından ihanete uğrayınca tüm suçu onda bulur üzülürdük fakat aslında o adamı en başından hayatımıza dahil eden biz insanlar değil miydik? Sırf bir gün bitecek bir ilişki adına ömürlük sürecek dostlukları zedelerdik biz insanlar, işte bu da hayatta ki en büyük kaybımız olurdu.

Gözlerimi açtığımda nerede olduğum konusunda hiç bir fikrim yoktu. Bilinç kaybı yaşıyor gibiydim. Nerede olduğum ve ne zaman geldiğim hakkın da hiç bir bilgiye sahip değildim ve başım feci bir şekilde çok ağrıyordu. Bu öyle bir ağrıydı ki yüzümü buruşturmadan edemedim. Gözlerimi yavaşça kırpıştırıp yerimden doğrulduğum sırada bir kaç adım ilerimde yerde yatan sayeyi gördüm. Bir anda korkuyla yerimden kalkmış ve yanına ilerleyip onu sarsmaya başlamıştım.

"Saye iyi misin?" Onu sarsmamla kaşlarını çatıp gözlerini aralayınca derin bir nefes aldım. Yerinden doğrulmadan önce başını tutuyor olması onun da başına vurulduğu anlamına geliyordu.

"Burası neresi?"  O an etrafıma bakma zahmetinde bulunmuştum. Bir odadaydık, oda fazla tozluydu ve ışığı kapanmamak için çaba gösteriyor gibiydi. Hiç bir eşya yer almıyordu etrafımızda. Saye de tüm bunları fark etmiş olacak ki korkuyla yerinden doğruldu.

"Neredeyiz biz?" Korkuyla çıkan ses tonu üzerine en son ne olduğu geldi aklıma. Kampüsten çıkmış eve doğru ilerliyordum, bir an arkamda biri var gibi hissedip arkamı dönmüştüm fakat kimseyi göremeyince tekrar önüme dönmüştüm. Tam o an önce birinin gölgesi çıkmıştı karşıma, ardından kafama sert bir darbe almıştım. Gördüğüm son şey ise bir gülümsemeydi.

"Bilmiyorum" cevabımla saye bir anda ayağa kalktı. O kalkınca otomatik olarak bende ayağa kalkmıştım.

"Asya biz buraya nasıl geldik?" Büyük ihtimal kaçırılmıştık fakat bizi kim neden kaçırmak isterdi ki? Oyun yapmış olabilir miydi? Ya da pamir? Pamir neden yapacaktı ki? Bizi kaçırınca eline bir şey geçmeyecekti sonuçta. Fakat oyun da günlerce ortalıkta yoktu, bir anda böyle bir şeyle ortaya çıkmış olabilir miydi?

"Muhtemelen kaçırıldık" cevabımla saye korkuyla yüzüme bakakaldı. Ardından sanki ona dünyanın en korkunç şeyini söylemişim gibi yutkundu.

Ya niye pat diye söylüyorsun kıza?

Bak senin yüzünden nefes almayı bile unuttu!

Ne bileyim ben nefes almayı unutacağını? Alnında mı yazıyor sanki?

"Nasıl?" Bu soruyu sorarken kekelemişti. Saye böyle şeylerde korkmadan duramazdı ki. Şimdiden bile elleri titremeye başlamıştı. Keşke direk söylemeseydim!

"Asya bize bir şey olmayacak değil mi? Hem kim neden bizi kaçırmak istesin bizim kime zararımız dokunmuş olabilir? Lütfen bize bir şey olmayacak de!" Sanki söylesem inanacaktı. Bir şey olup olmayacağı konusunda hiç bir fikrim yoktu. Sonuçta bizi buraya getiren kişi her kimse boş yere getirmiş olamazdı değil mi?

"Sakin ol saye, bizi buraya getiren kişi her kimse öldüreceğini düşünmüyorum" birini öldürecek olsam onu böyle bir odaya atmak yerine o an zevkle öldürürdüm. Fakat bizi kaçıran kişinin başka bir amacı var gibiydi.

OYUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin