Yalnızlıktan neden korkardım biliyor musunuz? Bilmiyorsunuz çünkü bunu size hiç anlatmadım.
Benim annem yalnızdı. Babamdan ve abim ile benden başka kimsesi yoktu onun. Babamdan kaçmak için bile kimseden yardım alamayacak kadar yalnızdı. Hayatı boyunca acılara maruz kalmak zorunda kaldı o. Tüm acılarını içinde yaşadı, kimseye anlatamadı ve gün geçtikçe içten içe kendini bitirdi. İnsan bazen yanında birini arardı. Derdi ki acılarıma melhem olsun, acılarımı geçiremiyor olsa bile en azından iyileştirmek için bir adımda bulunsun.
Ama hayat fazla acımasızdı. Herkesin yanında dostları, ailesi ya da sevdiği olmuyordu. Hep annem gibi olmaktan korktum ben. Onun kadar yalnız olmaktan korktum çünkü bildiğim ve gördüğüm tek şey yalnızlığın gün geçtikçe insanları nasıl dibe çektiğiydi. Kız çocuklarının kaderi annelerine benzer derlerdi hep. Belki demiştim, belki benimki benzemez. Buna en büyük kanıt da onlardı...
Oturduğum sandalyeden ayağa kalktım ve Durunun elini tutup gözlerinin içine baktım.
"Katil değilsin. Bunu düşündüğüm ve sana bunları yaşattığım için özür dilerim Duru" Duru gülümsedi fakat ten rengi fazla solgun görünüyordu.
"Sorun yok Asya"
"Ne zaman taburcu olacaksın?"
"Kesik fazla derinmiş. Doktorlar beni son anda kurtarabilmişler. İki gün daha buradayım yani" anladım dercesine başımı salladım.
"Pekâlâ" arkamı döndüğüm anda elimi tuttu ve ona bakmamı sağladı.
"Ziyaretime gel olur mu? Onların aksine ben sana kızgın değilim Asya" geleceğimi sanmıyordum fakat gene de bir şey demedim ve odadan çıktım. Odadan çıktığımda herkes az önce odaya girerken gördüğüm gibiydi. Kimseye bir şey demeden çıkmayı düşündüğüm anda saye yolumu kesti.
"Bir şey demeden gidecek misin yani?" Ne dememi bekliyordu? Özür mü dilemeliydim? Evet bir özrü hak ediyorlardı suçlu olan bendim fakat dilemeyecektim çünkü beni önce dinlemeleri gerekirdi. En azından böyle bir şeyi isteyerek yapmayacağımı düşünmelerini isterdim. Belki de çok şey istiyordum çünkü onlar hiç bir zaman bana tam anlamıyla güvenmemişlerdi.
"Ne dememi bekliyorsun?"
"Bir haltı değiştirmeyecek olsa da özür dileyebilirdin mesela? Pişmanım diyebilirsin mesela!" Omuz silkmekle yetindim. Üzgün durmamak için kendimi sıkıyordum.
"Pişman değilim. Özür dilememi de hak etmiyorsunuz"
Pişman değildim çünkü Pamirin söylediklerini yapmazsam işin ucunda gene onların canı yer alıyordu. Ne kadar istemesem de ölmesinler diye yine olsa yine yapardım. Özür dilemem kısmına gelecek olursak, özür dilemek bana zor gelmiyordu. Bana zor gelen onların böyle bir şeyi isteyerek yapabileceğime körü körüne inanmış olmasıydı. Ve ben artık bana karşı bu kadar güvensiz olan insanlar için çaba sarf etmeyecektim. Gelip sorsalar anlatırdım fakat onu bile yapmaya gerek duymuyorlardı. saye bu sözlerim üzerine beni omzumdan itince bir kaç adım geriye doğru sendelemiştim.
"Saye tamam sakin ol!" Özgür araya girdiği sırada bir şey demeden sadece sayenin gözlerine baktım. Sormuyordu. Neden yaptığımı sormuyordu, yaptığımı kabullenmiş ve ondan sadece özür dilememi bekliyordu.
"Konu ne? Ne diye kavga ediyorsunuz siz?" Evet abim de olaya dahil olduğuna göre takım hazırdı! Sayenin gözleri beni buldu. Gözleri dolmuştu, aslında hepsi acı çekiyordu değil mi? İhanet onlara ağır gelmişti.
"Söylesene Asya! Abin merak etmiş neden kavga ettiğimizi. Anlatsana ona! Dostlarını nasıl sattığını söylesene" abim yanımıza geldiği sırada bıkkınlıkla derin bir nefes aldım ve abime baktım. Bir cevap beklercesine yüzüme bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN
Genç Kız EdebiyatıHerkes isterdi sevdikleriyle mutlu olmak. insan sevdiği biri yanındayken kendini mutlu ve huzurlu hissediyordu, Fakat hayat insanlara her zaman mutlu olmaları için bir şans vermezdi. katili bulduktan sonra hayatının bir düzene girdiğini sanan Asya...