37.Bölüm

2 2 0
                                    

Mââlesef ki şans her zaman sizden yana olmazdı. Bazen bir şeyler istediğiniz gibi gitmez ve belki de bu hayatınızın sonu bile olabilirdi. Fakat burada önemli olan esas konu şansınız olmasa bile asla pes etmemeniz gerektiğiydi çünkü bana göre en büyük yenilgi pes etmekti.

Bu yüzdendir ki şuan nereye götürüldüğümü bile bilmediğim ve kolumu esir almış biri varken bile kaçacak bir çıkış arıyordum. Şuan tabiki de adama vurup kaçmak gibi bir şey yapamazdım çünkü arkadaşlarım onların elindeydi ve aynı zamanda beni buradan elim kolum serbest bırakmayacaklarını biliyordum. Otelin göz önünde bulunmayan bir kapısından içeri girmiş ve bir kaç merdiven inip uzunca bir koridorda ilerlemiştik. Adamların kapıyı açmasıyla girdiğimiz odağı izleme fırsatı elde etmiştim. Burada sadece bir kaç sandalye ve ipten başka bir şey yoktu. Sanırım burası adamları sorguya çektikleri yerdi, tıpkı bize de birazdan yapacakları gibi.

Erkekleri sandalyelere oturtup bağlarken bizim bir şey yapamayacağımızı düşünmüş olacaklar ki bir yerimizi bağlamamışlardı. Üçümüz de ayaktaydık ve yanlarımız da kollarımızdan tutan adamlar bulunuyordu.

Serdar kahraman Alperlere doğru bir kaç adım attı. Alper ortada, yağız sağında, özgür ise solunda oturuyordu.

"Kim gönderdi sizi?" Adamın sorusuna kimse cevap vermemişti. E hâliyle serdar denilen it de daha fazla sinirlenmişti.

"Cevap versenize lan!" Yağızlar adama büyük bir cesurlukla bakarken ben arada yanımda ki adama bakıyordum. Sayeyle yanımıza aldığımız çakılar hâlâ duruyordu. Adamlar elimizden silahlarımızı almıştı fakat saye ile bende ki çakıdan habersizdi.

"Gördüğüm üzere bu kızlara değer veriyorsunuz. Ne yazık, konuşmadığınız müddetçe onlara yazık olacak" bizi tutan korumaların her biri tuttukları kolumuza baskı uygulayınca Aden yüzünü buruşturmuş, saye ise sinirle yanında ki korumaya bakmıştı. Elleri titriyordu, büyük ihtimalle şuan korkuyordu. Ben ise gülümsemiştim. Gülümsememi fark eden koruma koluma daha çok baskı uygulayınca ona dönmüş ve birden boşta olan elimi omzuna koyup sıkmıştım. Hani olur ya omzunuzda ki bir noktayı sıkınca ultra bir acı hissedersiniz, işte tam orayı sıkmıştım. Adam omzunu benden kurtarmak için şekilden şekile girince elimi geri çekmiştim.

"Sen!" Adam tam bana bir şey söyleyecekti ki yanında ki arkadaşının ikazıyla susmak zorunda kalmıştı. Gülümseyip kısık bir sesle konuştum.

"Sadece omzunu sıktım, kız gibi ağlayacak mısın?" Sorumla adam bana daha fazla sinirlenirken Serdar kahramanın bağırması ikimiz arasında ki bakışmayı bölmüştü.

"Sizi kim gönderdi? Kimin adamlarısınız siz?" Alper kendinden emin bir ifadeyle karşısında it kıçı gibi bağıran adama cevap verdi.

"Bu bilgiyi size verecek olsak, buraya getirilmeden önce verirdik" adam sinirle yanında ki boş sandalyeye tekme atarken sayeyle birbirimize baktık. O sırada Adenin kolunu tutan koruma alaycıl bir ses tonuyla konuştu.

"Efendim bence onlar kimsenin adamı değil," deyip elinde ki Adenin kullandığı su tabancasını kaldırdı. "Böyle bir silahla gezenden ne beklenir ki?" Serdar kahraman korumanın elinde ki su tabancasına bakıp tek kaşını kaldırdı.

"Yaratıcı" adamın söylediği korumayı şaşkına çevirirken Aden sırıtmıştı. O sırada saye ile birbirimize baktık. İkimizin aklından da aynı şey geçiyordu. İkimiz de yanımızda ki adamlara bakmış ardından aynı anda başımızı sallamıştık. Saye adamın onu tutan elini ısırırken ben de yanımda ki adamın bacağına tekme atmış ve yalpalayıp elinden kurtulmuştum. Saye cebinden çakıyı çıkarıp onu tutan adamın boğazına dayayıp esir alırken Aden ise dağılan dikkatten fırsat bilmiş ve su tabancasını korumanın elinden almıştı. Adamın elinden aldığı anda gözlerine sıkmayı da ihmal etmemişti tabi.

OYUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin