Bir keresinde anneme insanların neden yalan söylediğini sormuştum. Bunu sorma amacım o zamanlar abim yüzündendi çünkü sürekli beni başından atmak için ya da istediği olsun diye yalan söylüyordu. Yaptığı şeye yalan denildiğini bile abimden öğrenmiştim. Annem ise bana 'yalan bir kaçıştır benim güzel kızım, ama sen sakın hiç bir şeyden kaçma tamam mı? Hep dimdik ayakta dur' demişti.
O zamanlarda yalan ve kaçmak kelimelerini bağdaştıramamış ve neden yalan söyleyen bir insanın kaçtığını anlamamıştım. Gene de o gün anneme sevecen bir ses tonuyla asla hiç bir şeyden kaçmayacağımı söylemiştim.
Figene yeni bir tişört verdikten sonra saye tekrar yapmacık bir ifadeyle özürlerini dile getirmişti. Kapıdan çıkmadan önce son kez Figene baktım ve sayenin hâlâ özür dileyen bir ifadeyle ona baktığını fark edince göz devirip kolundan çekiştirdim.
"Abartma artık, git gide inandırıcılığını kaybediyorsun" sayenin bakışları bana döndü ve sözlerimi umursamadan meraklı ve heyecanlı bir ses tonuyla "Ee bir şeyler bulabildin mi?" Dedi ve beklentiyle vereceğim cevabı bekledi. Cebimden telefonumu çıkardım ve fotoğrafı ona gösterdim.
Fotoğrafı görünce kaşlarını çatmıştı çünkü böyle bir fotoğrafı neden çektiğimi anlayamamıştı.
"Bunun Figenin kötü biri olmasıyla ne alakası var?" Esen rüzgar ikimizinde saçlarını dağıtıyordu. Yüzüme vuran soğuk hava içten içe kendimi iyi hissetmeme neden olmuştu.
"Adene yapmacık bir şekilde davrandığını dile getiren sendin. Sence gerçekten Adeni sevmiyorsa bu fotoğrafı neden galerisinde saklıyor?" Saye kaşlarını çattı ve fotoğrafı daha yakından inceledi.
"Adeni daha önce hiç biriyle bu kadar samimi görmemiştim" göz devirdim.
"Samimi olup olmaması bizi ilgilendirmiyor. Bir iş var bu işte orası kesin, Figeni ne zaman görsem sürekli birileriyle yazıştığını fark ederdim fakat mesaj sayfası boş. Sanki hiç kullanmıyormuş gibi" saye gözlerini irileştirdi ve yüzüme şaşkınlıkla baktı "ne yani mesajlarını siliyor mu diyorsun?"
Omuz silktim ve bakışlarımı rüzgarın etkisiyle savrulan ağacın yapraklarına çevirdim.
"Ee ne yapacağız?"
"Biz bir şey yapmayacağız, özgür yapacak" sayenin yüzünde ki ifade bir anda değişti. Neden özgür dediğimi anlamadığı için hem sorgularcasına hem de kızgınlıkla bakıyordu. Onunla yan yana gelmek de zorlandığını biliyordum. Fakat Adenin masum olduğunu kanıtlamak istiyorsak bazı şeylere katlanmak zorundaydı.
"Özgür ne alaka?"
"Figen çoğu mesajı siliyor, o fotoğrafın da o galeride yer alması çok saçma çünkü o fotoğraf dışında galeride Adenle Figene ait başka bir fotoğraf karesi bile yok. Özgür bilgisayarı mühendisliği okuyor numarayı verirsek kolayca silinen mesajlara kadar her şeyi bulabilir"
Saye "Bir dakika," dedi ve yüzüme şüpheyle bakmaya başladı. "Sen özgürün bilgisayar mühendisliği okuduğunu nereden biliyorsun?"
"Öğrenmek çok da zor değil Saye her neyse Özgürle konuşup onu ikna etmen gerekiyor" saye kaşlarını kaldırdı.
"Pardon? Neden ben konuşuyormuşum? Asla konuşmam onunla" göz devirdim.
"Ben onu ikna edemem ayrıca sorgular, sen söylersen eminim kabul edecektir" saye göz devirdi.
"Saçmalık, ölsem de özgürle gidip konuşmam!"
***
Sayenin Ağzından
Bazen insanları anlamakta zorluk çekerdim. En basit örnek Aden ve Asyaydı sanırım. İkisiyle de zıt karakterlerimiz vardı ve bazı hareketlerine anlam veremiyordum. Asya'nın umursamazlığını ve Adenin çoğu şeye duygusallaşıp hemen ağlamasını garip bulurdum çoğu zaman.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN
Chick-LitHerkes isterdi sevdikleriyle mutlu olmak. insan sevdiği biri yanındayken kendini mutlu ve huzurlu hissediyordu, Fakat hayat insanlara her zaman mutlu olmaları için bir şans vermezdi. katili bulduktan sonra hayatının bir düzene girdiğini sanan Asya...