Asyanın Ağzından
Birini unutup unutmadığınızı nasıl anlarsınız? Gözlerine bakarak mı? Birlikte olan anılarınızı düşünerek mi? Belki de yüzünü bile görmek istemediğiniz de anlıyorsunuzdur. Bir duyguya aşk demek için önce onu yaşamak gerekir, bilmek gerekir, gerçekten karşında ki kişi için canını bile verecek raddeye gelmen gerekir, onsuzluğun seni dibe bastırması gerekir. Aynı zaman da karşındakini düşünmen gerekir, eğer o mutlu olacaksa onun için ondan vazgeçmen gerekir. Uzun lafın kısası aşk bir çok şeyi ifade eder fakat malesef ki bu ifadeler bazen sadece sözdedir, uygulamada değil.
Sabahın erken saatlerinde nöbetçi mahkemeye çıkmıştık. Üçümüz de olay anını avukatın bize dediği şekilde anlatmıştık, Alperler ise o gece orada olduklarını kanıtlamış ve birinin bize suç atmak için uğraştığını öne sürmüşlerdi. Bunun sonucunda da dava hala kapanmamış olsa da serbest kalmıştık, tabi şehirden çıkmamak kaydıyla. Duruşma salonundan çıktığımız anda derin bir nefes almıştım.
"Sonunda çıktık" diye söylendi saye. Aden ise ona gülümsemekle yetinirken karşımıza ağlayan bir kadının çıkmasıyla sorgularcasına ona baktık. O sırada Alperler de salondan çıkmış arkamızdalardı.
"Katilsiniz siz! Benim kızımın katilleri sizlersiniz! Nasıl özgür kalabilirsiniz!" Kadın sinirle bize doğru yürüyeceği esnada bir adam geldi ve onu kollarından tutup durdurdu. Genç biriydi, hatta bizim yaşlarımızdaydı. Oğluydu sanırım.
"Sakin ol" kadın ona sinirli bir bakış atmıştı.
"Pamir çekil önümden! Bu kızlar benim kızımın katilleri! Böyle ellerini kollarını sallayarak çıkmalarına izin veremem" Adenin gözlerinin dolduğunu görebiliyordum. Saye ise acıyan bir ifadeyle kadına bakıyordu. Onun için üzülmüştü, ben ise... Sadece kadının yüzüne bakmakla yetiniyordum.
"Ee yeter be! Hanım hanım sen kim oluyorsun da benim çocuklarıma bağırıyorsun? Ne belli onların suçlu olduğu? Burada ağlayıp bir suçlu arayacağına kendine kız sen, çocuğuna sahip çıkamadığın için" Ece'nin annesi Şükriye babaannenin söyledikleriyle daha da delirirken Pamir denilen adam bize döndü.
"Hem suçlusunuz hem de güçlü! Susup başınızı eğeceğiniz yerde bir de cevap veriyorsunuz!" Sert çıkışı ona karşı sinirle bakmama sebep olurken yağız tek kaşını kaldırmıştı.
"Nerede yazıyor suçlu olduğumuz? Müneccim boku yedin de bizim mi haberimiz yok?" Pamir sinirli bir ifadeyle yağıza dönünce fenalaşan annesini bir kadın gelip götürmüştü. Kadın kim bilmiyordum fakat sanırım bir yakınıydı.
"Suçlu olmasaydı bu kızların burada ne işi vardı peki? Bunu da açıklayabilir misiniz?" Abim arkamızdan çıktı ve pamirin karşısında durup dik dik baktı suratına.
"Anneciğinin peşinden mi gidersin, yoksa ona yeni bir evlat acısı mı yaşatmak istersin?"
"Oo abim helal ve nasılda koydu lafı!" Yağızın söylediklerini neyse ki sadece biz duymuştuk. Aden ona bakıp göz devirirken Yağız sırıtmaya başlamıştı. Pamir abime bir şey demeden bize doğru bir kaç adım attı ve tam karşımızda durdu. Bir kaç saniye ikimizde nefretle birbirimizin yüzüne baktık. Neden de gözlerinde bana karşı özel bir nefret varmış gibi hissetmiştim o an. Alper bir anda arkamdan çıktı ve önüme geçip pamiri göğsünden ittirdi. Gördüğüm tek şey geniş omuzlarıydı şimdi. Pamirin bana bakmasını engellemişti.
"Bakman bittiyse siktir olup gidebilirsin" pamirin yüzünü görmek için bir adım yana kaymıştım. Hepimizin yüzüne tek tek baktıktan sonra bakışları Alperin gözlerinde durdu.
"Yaptığınızın bedelini ödeyeceksiniz! Kız kardeşimin kanını yerde bırakmayacağım!" Kimsenin bir şey demesini beklemeden hızla yanımızdan uzaklaşınca Özgür kaşlarını çatmış hareketlerine bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN
ChickLitHerkes isterdi sevdikleriyle mutlu olmak. insan sevdiği biri yanındayken kendini mutlu ve huzurlu hissediyordu, Fakat hayat insanlara her zaman mutlu olmaları için bir şans vermezdi. katili bulduktan sonra hayatının bir düzene girdiğini sanan Asya...