Hayattan zevk alamıyordum, çünkü zevk alacak her şeyimi kaybetmiştim. Önce annem gitmişti elimden, sonra abim gitmişti. Teyzem ne kadar bana bakmak için dirense de başarılı olamamıştı. Fark ediyordum da ona bana bakmadığı için ve sırf o evde kalmayayım diye yurda verdiği için hiç kızmamıştım çünkü biliyordum, kocası beni istemiyordu. O sofraya koyulan fazladan bir tabak yemek bile onun için fazlalıktı. Bu yüzdendir ki beni yurda gönderdikleri için kızmak yerine sevinmiştim çünkü ancak o zaman içimde ki istenmemişlik duygusu körelmişti.
Kardeşim dediğim insanlar girmişti hayatıma birden, aşık olmuştum, çok sevmiş ama sevgimi tam anlamıyla gösterememiştim. Abim girmişti hayatıma, artık tamamlandığımı düşünürken bu sefer aşkımdan darbe yemiştim. Onu unutmak için hiç çabalamamıştım. Sonra bir anda kopmuştu her şey, bu sefer tam olarak ailemi kaybetmiştim. Sanırım hiç kimseye bağlanmamam gerekiyordu çünkü kime güvensem, kime tam anlamıyla tutunsam kaybetmiştim
Aden korkuyla elini gözlerine koymuş ve diğer eliyle de kolumu sıkıca tutmuştu. Şuan ne yaptığının farkında olsa değil kolumu tutmak yanımda bile durmazdı. Gözlerimi kaldırıp önümüzde duran kişiye baktığımda düşündüğümüzün aksine Pamir değil de bir garson olduğunu fark edip salaklığımıza gülmek istedim.
"Aden kolumu bırak" Aden başını hiddetle iki yana salladı.
"Yakalandık değil mi? Of ya bir işi de batırmadan yapsak şaşarım!" Ona göz devirdiğim sırada önümüzde bekleyen garson konuşma ihtiyacı hissetmiş olacak ki "hanımefendi lütfen kalkar mısınız? Burası nezih bir mekan" demişti. Bu ses Adenin bir anda gözlerini açıp kafasını yukarı kaldırmasına neden olmuştu. Aden garsonu gördükten sonra kaşlarını çatıp yüzüme baktı.
"Niye daha önce söylemiyorsun? Aklım çıktı benim burada!" Omuz silktim. Söylemeye çalışmıştım fakat o an ki korkusuyla neyi tam anlamıyla anlayabilirdi ki?
Ben ayağa kalkınca otomatik olarak Aden de ayağa kalkmıştı. Hızlı adımlarla başka bir şeyle daha karşılaşmamaya özen göstererek kapıdan çıkacağım an da arkamdan bir çocuk ağlama sesi duymamla kaşlarımı çattım. Bu ses de neyin nesiydi?
Pamire yakalanma endişesi daha üst seviyede olduğu için çocuğu önemsemeden Aden ile birlikte mekandan çıktık. Biraz daha ileriye gidip soluklandığımız sırada az önce duyduğum o ağlama sesini tekrar istemişti kulaklarım.
"Baba o aldı şapkamı!" Önümde beliren iki kişiyle birlikte dudağımı ıssırdım. Bu şapkasını aldığım o çocuktu, babası sinirle bana dönünce Adenin arada bana attığı ayıplar nitelikte ki gözlerini görmemek için kör olmak gerekirdi.
"Utanmıyor musun sen küçücük çocuğun şapkasını çalmaya?" Çalmaya mı demişti o?
Bu yaştan sonra hırsız da olduk iyi mi?
Hani sen bana küsmüştün?
Ay doğru gidiyorum ben
Ya sabır
"Amcacım ne çalması? Ben ödünç almıştım sadece geri verecektim" kafamda ki şapkayı hızla çıkartıp kıza uzattığım esnada kız elimde ki şapkaya bakıp göz devirmiş ve kafasını çevirip ayağını sinirle yere vurmuştu.
"Ya banane ya banane! O şapka bana aitti ama sen aldın onu benden! Senin saçına değdi o şapka, onu takmam ben" şaşkınlıkla kaşlarımı kaldırdığım esna da Aden girmişti araya.
"Ya beyefendi gerçekten çok özür diliyorum arkadaşım adına, o an hiç karşılaşmak istemeyeceği biriyle karşılaştı da ondan dolayı tanınmak istemediği için böyle bir şey yaptı" Adenin yatıştırıcı sözleri üzerine adam bana baktı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN
ChickLitHerkes isterdi sevdikleriyle mutlu olmak. insan sevdiği biri yanındayken kendini mutlu ve huzurlu hissediyordu, Fakat hayat insanlara her zaman mutlu olmaları için bir şans vermezdi. katili bulduktan sonra hayatının bir düzene girdiğini sanan Asya...