47.Bölüm

2 2 0
                                    

Suçluluk. İnsanın kendini düşünerek bitirdiği ve hiç bir zaman kendini tam anlamıyla affedemediği bir duyguydu aslında. Kendini suçlu hisseden insan dayanamazdı, bu düşünceye katlanamazdı, günlerce kendini yer bitirirdi. Karşısında ki insanların senin suçun değil demesi bile onda bir etki yaratmazdı.

Tabi, karşıma gelip bana kimse senin suçun yok diyemezdi çünkü Özgürün annesinden bahseden de bendim, onları o mekana getiren de. O mekanı istemem akıllarında bir soru işareti bırakabilirdi çünkü ben her zaman ortama uyum sağlardım. Özel olarak gidelim dediğim bir yer hiç olmamıştı. Her ne kadar bunu merak etseler de özgüre olan olayla ilgili beni suçlayamayacak kadar çok güveniyorlardı bana. İşte beni asıl üzen sebeplerden biri de buydu işte.

Bana o kadar çok güveniyorlardı ki onları sırtlarından vuracağımdan bir haberlerdi.

İsteyerek yapmıyordum fakat mantıklı düşünmek zorundaydım. Suçluluk duygusu da olsa pişmanlık duygusu da olsa birinin hayatını elinden almaktan iyiydi. Belki şuan ne yaptığımı bilseler beni anlamayacaklardı fakat bir gün illa ki anlayacaklardı çünkü onları sırtlarından vururken bile düşündüğüm insanlar kendileriydi.

"Ben o adamı öldürmeden bana rahat yok!"

Özgürlere gelmiştik. Alper, yağız, Aden ve ben salonda otururken özgür odasındaydı. Saye ise onu yalnız bırakmamak için yanına gitmişti. Alper buraya geldiğimiz dakikadan beri sinirle derin nefesler alıyor ve pamiri neden öldürmediğini söyleyip duruyordu.

"Oğlum bir sakin ol lan! Bırak şimdi pamire sinirlenmeyi de düşün. O şerefsiz özgürün hayatını nereden biliyor? Annesini nereden buldu?" Alayla gülümsedim.

"Ya da o mekanda olacağımızı nereden biliyordu?" Kinayeyle konuşmuştum aslında. Sorumun cevabını biliyor ve aklınca kendime gönderme yapıyordum fakat cümlem dikkatleri üzerine toplamış gibiydi.

"Harbiden lan...Asya bize mekanın ismini bile önceden vermedi ki. Sonradan konum attı. Öyleyse o şerefsiz nereden biliyordu orada olacağımızı?" Yağızın ortaya attığı soruyla merdivenlerden adım sesleri işitmiştim. Saye merdivenlerden sıkkın bir ifadeyle inerken yanında özgür yoktu. Gerçi kimse onun şuan odasından çıkıp yanımıza gelmesini bekleyemezdi değil mi?

"Asya başka birine söylemiştir belki okulda?" Sayenin sorusu bizi gelirken duyduğunu gösteriyordu. Ne garipti değil mi? Başka birine söyleyeceğimi bile akıllarına getiriyor ama bunu benim yapmış olabileceğimi bile düşünmüyorlardı.

"Söylemedim" cevabım netti. Yalan söylemeyi hâlâ istemiyordum fakat fazla sıkışacağım bir durum olursa yalan söyleyeceğimden emindim.

Saye de gelip tekli koltuklardan birine oturduktan sonra arkasına yaslandı.

"Özgür çok kötü, odasından çıkmak bile istemiyor. Biliyorum yalnız kalmaya ihtiyacı var ama yapamıyorum işte" yağız aklına bir şey gelmiş gibi gözlerini kıstı ve yerinden doğruldu.

"Bu gece burada mı kalsanız acaba?" Sorusuyla saye ile Aden birbirlerine baktılar. Bana bakmaya gerek bile duymuyorlardı çünkü zaten onlarla yaşamıyordum!

"İyi de hiç giyecek bir şeyimiz falan yok ki, rahatsızlık vermeyelim" yağız Adenin sözleri üzerine sırıttı.

"Ne rahatsızlığı ballı lokumum bu benim için bir zevk biliyorsun değil mi? Hem bu özgür biraz salak şimdi gider gece evden falan kaçar bir şeyler olur beni biliyorsunuz ruhum bile duymaz ondan hep beraber kalalım işte. sanki daha önce hiç beraber kalmadık"

"İyi ama kıya-" yağız elini kaldırıp sayeyi susturdu.

"Adenciğimle ben sizin eve gider alır geliriz uygunsa?" Saye tereddütle bana baktı. Burada kalmak istediğini biliyordum, özgürden ayrılmak istemiyordu. Bu yüzden başımı salladım. O da yağıza bakıp mahçup bir ifadeyle gülümsemekle yetindi.

OYUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin