56.Bölüm

3 2 0
                                    

'Her koyun kendi bacağından asılır' sözünü sanırım en çok şuan mantıklı buluyordum. Gerçekten de atasözünde de anlatılmak istendiği gibi herkes kendi yaptığından sorumluydu. Bu işin iyi ya da kötüsü yoktu, bir şeyi yaptıysan eğer cezasını mutlaka çekecektin.

"Evet artık sorular yok, Cevaplar var"

Bunu diyen kişi yağızdan başkası değildi. Dün gördüğüm o kabustan sonra geri uyumak imkansız bir hâle dönüştüğü için sabaha kadar müzik dinlemekle geçirmiştim zamanımı. Alper ise o sırada ne yapmıştı bilmiyordum çünkü uykusu hafif biriydi ve tanıdığım kadarıyla bir uyanınca zor uyuyanlardandı. Sabah uyandığımız da Efsun abla ile sessiz bir kahvaltı faslı geçirmiş ve hazırlanıp dışarı çıkmıştık. Durağımızın okul olmasını beklerken Alper beni şaşırtarak yağız ve özgürün evine sürmüştü arabayı.

Şimdi ise saye ve beni karşılarına oturtmuş ve o mistik soruyu sormuşlardı.

Onlardan ne saklıyorduk?

Yalan söylemeyi bile beceremiyorsunuz!

Yalanla ne ilgisi var? Eninde sonunda ortaya çıkacaktı zaten

Çok beceriksizsiniz

Sana konuş dediğimi hatırlamıyorum?

Tatlım bana konuş demene gerek yok çünkü ben senim ve istediğim kadar da konuşabilirim

Hani herkesin iç sesi ona çözüm üretiyordu? Benimki niye anca becereksiz gibi ithamlarda bulunuyor?

Size fikir üretebilmem için düzgün hareket etmeniz lazım ama maalesef saçma hareketler sergiliyorsunuz

Neyse ne kapa çeneni, senin yüzünden deli muamelesi görmek istemiyorum

Zaten delisin kızım sen, şimdiden diyeyim şu oyun zıkkımı yakalanınca bir psikoloğa gitsek iyi olur, psikolojimiz çok berbat ötesi

Lütfen sadece sus!

Saye ile istemsizce birbirimize bakmıştık. Söyleyecek miydik? Gerçi artık saklamanın ne önemi vardı ki? Oyun zaten her türlü öldürürdü eğer isterse, oyunu abime anlatarak kural ihlali yapmıştık. Ben omuz silkince saye derin bir nefes almış ve anlatmaya başlamıştı.

"Oyun aslında sandığınız gibi üç oyun değil beş oyun oynadı. Bunlardan biri benim biri de Asya'nındı. Benim oyunum tahmin ettiğiniz üzere yağız ve Asya'yı herkesin içinde rencide etmekti" şimdi fark etmiştim de saye böyle bir şey yaptığında kimse ona fazla tepki vermemişti. Evet doğal olarak yağız ve benim sakladığım şey daha kötü olduğu için ön plandaydı fakat gene de en azından sayeye karşı da bir tavır sergilemeliydiler. 

"Nasıl lan! Biz bunu nasıl fark edemedik?" Özgür yağıza bakıp omuz silkmekle yetindi.

"Basit değil mi? Oyun daha önce böyle bir yapmadı, biz de doğal olarak yapmaz diye düşündük" yağız dudaklarını birbirine bastırıp bana baktı ve kafasıyla beni işaret etti.

"Senin görevin neydi?" Sanırım hesap verme sırası artık bana aitti.

"Alperden ayrılmak" verdiğim cevapla Alper hariç herkesin gözü sayeyi bulmuştu. Doğru söyleyip söylemediğimi test ediyorlardı büyük ihtimalle. Saye ne kastettiklerini anlayınca başını sallamakla yetindi ve bunun üzerine gözler tekrar beni buldu. Bu davranışlarına kırılmalımıydım? Sanırım hayır, sonuçta güvenmemeleri doğaldı fakat keşke bunu gözüme soka soka yapmasalardı çünkü her ne kadar kırılma gibi bir hakkım olmadığını bilsem de içimde bir yerlerde bir sancı hissediyordum, onların bana karşı olan her güvensizlik dolu davranışıyla.

OYUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin