Koşuyorduk. Yolun sonunun nereye çıktığını bile bilmeden hemde. Koşarken arada arkama bakıyordum ve adamların daha çok yaklaştığını fark edip bir küfür savuruyordum.
"Ardalar nerede?" Elif'in sorusuyla birlikte bir kaç saniye ona baktım. "Yolun sonunda bizi bekliyorlar, bir araba görürsen sorgulamadan bin içine"
Hayır yani nereden bilebilirdim Ardaların nerede olduğunu? İkimiz de deminden beri yan yanaydık ve mekanda olmadıklarını bile az önce öğrenmiştim. Sokaktan sağa dönmek için yeltendiğim sırada Elif geri zekalısı sokağın karşısına doğru gitmeye başlamıştı. O sırada bize doğru yaklaşan tırla bir anda Elif'in hırkasından tutup çekmiştim. İkimiz de ânında yere yapışırken Elif yüzünü buruşturarak bana baktı.
"Ya sakat falan mısın sen? Ne diye beni çekiyorsun? Ne güzel bizimkilere yaklaşmıştım!"
"Durun!" Adamların bağırmasıyla ciddi misin der gibi onlara baktım.
"Abicim zaten kıçımızı yere dayamış oturuyoruz burada daha nasıl durabiliriz?" Sorumla birlikte Elif onları görünce hızla elimden tutmuş ve beni kaldırarak çekiştirmeye başlamıştı.
"E hani nerede araba?" Sorusuyla birlikte göz devirdim. Bu kız niye herşeyi ciddiye alıyordu?
"Araba falan yok!"
"Hay ben sizin şakanıza!" Yanımda başka biri varmı diye yan tarafıma bakıp tekrar ona döndüm.
"Afbuyur?"
"Asya, bu sokağın sonu nereye gidiyor?"
"Ne bileyim ben? Oradan bakınca burada yaşayan biri gibi mi görünüyorum?" Sorumla birlikte yüzünde anlık bir afallama meydana geldi. Önümüze çıkan sokaktan da sağa dönerken birden çıkan motorla birlikte bu sefer Elif beni kendine doğru çekmiş ve yere düşmeden kurtulabilmiştik.
"Allah'ım sen bize çarpılmadan şu adamlardan kurtulabilmeyi nasip et yarabbim!" Elife hak verircesine başımı salladım. "Amin"
Sokakta hızla ilerlemeye devam ederken bir an karşımızdan koşarak gelen bir kaç kişiyi görmedik ve hızla koşmaya devam ettik. Tâ ki yaklaştıkça kişilerin siması tanıdık gelene kadar. Hepimiz birbirimizi görmenin şaşkınlığını yaşarken bir anda durduk. Tabi durmamızla yan tarafımızda ki çöp kutusuna kurşun sıkılması bir oldu. Kurşunu sıkan kişi ise Elif ve benim peşimizde ki adamlardı. Sinirle onlara doğru dönerken Elif ise beni çekiştiriyordu.
"Ayıp be ayıp! Ben size sıkmamıştım o kurşunu!"
"Ya Asya ne kurşunu? Öleceğiz hâlâ düşündüğün şeye bak!" Diğerlerinin arkasından gelen bir kaç adamı fark edince kaşlarımı çatıp onlara baktım.
"Hayırdır? Ne halt yediniz siz?" Sorumun ardından Beyza ciddi misin der gibi bakmış ve arkamı işaret etmişti.
"Asıl siz ne halt yediniz?" Yağız gülümseyerek Beyza ve benim arama girdi ve tek bir şey söyledi. "Kızlar sizi bölmek istemem ama şuan da kapana kısılmış durumdayız!"
Alper bir anda yanıma gelip elimi sıkıca tutarken olabilecek herhangi bir tehlikeye karşı beni korumak ister gibi bakıyordu.
"Şimdi elimize düştünüz!" Yağızları kovalayan adamlardan birinin konuşmasıyla birlikte Elif ve ben hariç herkes endişeyle yutkundu. Bu adamların derdi neydi? Biz Elifle üst kattayken neler yaşanmıştı?
"Tek bir hareket daha ederseniz vururum sizi! Sonuçta patron sağ olsunlar dedi eliniz ayağınız onu alakadar etmez!" Ve bu ses...
İşte bizi kovalayan adamların birinden çıkmıştı. Sanırım yavaştan deliriyordum fakat nedensizce içimde ki o hüzün ve umursamaz tavır yerini bıkmışlık ve rahatlığa bırakmıştı. Utanmasam ne olacaksa olsun artık diyecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN
ChickLitHerkes isterdi sevdikleriyle mutlu olmak. insan sevdiği biri yanındayken kendini mutlu ve huzurlu hissediyordu, Fakat hayat insanlara her zaman mutlu olmaları için bir şans vermezdi. katili bulduktan sonra hayatının bir düzene girdiğini sanan Asya...