63- Kendimi Neye Bulaştırdım?

1.9K 125 24
                                    


Güneş yavaş yavaş batarken üniversitenin arazisi güneşin son sıcaklıklarıyla ısınıyordu.

Bugünkü tüm derslerim bittikten sonra, Boran'nın odasında olduğunu umarak kampüsün içinden geçip erkekler yurduna doğru yola koyuldum. Her ne kadar takılmaya başladığımızdan beri rutini gözler görülür biçimde değişmiş olsa da akşamlarını partilerde ve diğer sosyal etkinliklerde geçiren bir tip olduğunu biliyordum. Bir süre etraflıca düşündükten sonra onunla Madice konusunda konuşmaya karar verdim.

Bu karar, Madice'nin 'perişan olmuş' ruhunu iyileştirme ve Boran'nın geçmişini düzeltmesine yardım etme isteğimden kaynaklanıyordu. Görmezden geldiği tüm yükleriyle yüzleşmesini ve onları geçmişte bırakmasını istiyordum. Yine de bunun doğru bir yol olduğundan emin değildim. Ama denemenin zararı da yoktu.

Madice onunla sadece arkadaş olmak istiyor, en azından bunu iddia ediyordu. Madem Boran'la ilişki yaşamak istemiyordu o zaman benim için de problem olmamalıydı, değil mi? Boran'nın odasının kapısını çalınca herhangi bir cevap alamadığım için kapıyı tekrar çalıp beklerken sessiz koridorun bir sağına bir soluna baktım. Ahşap kapının ardında ayak seslerinin duyulmasıyla kapı açılırken Cem beni görünce çarpık bir ifadeyle gülümsedi.

"Selam, Beste." Sesi boğuktu ve kahverengi saçları yeni uyanmış gibi dağınıktı.

Onun uykusunu böldüğümü düşünsem de içeriden oyun sisteminin gürültülü sesi yankılanınca durumun böyle olmadığını anladım.

"Selam. Boran'la konuşacaktım," dedim gülümseyerek.

Hemen başını salladı. "İçeri gel." Yan tarafa çekilip kapıyı çıplak gövdesine değmeden geçebileceğim kadar açtı.

"Teşekkürler."

Boran ekranın tam karşısındaki koltuğa oturup ekrana odaklanmışken elindeki oyun koluna şiddetle basıyordu.

"Beste geldi, göt adam!" Cem yerden bol bir tişört alıp yüzüne fırlatırken ona seslendi.

Boran kaşlarını çatsa da gözlerini hararetli dövüşten hiç ayırmadı. "İğrenç kokuyor pislik."

Boran ilerlemesini kaydedip oyunu kapatarak bana dönerken usulca kıkırdadım. Kaşlarını oynatarak bana gülümserken bunun Madice'ye bakışının tam tersi olduğunu fark ettim.

Macide'yi gördüğünde tıpkı tanıştığımız ilk zamanlardaki gibi yüzündeki tüm ışık onu terk etmiş, gözleri hiçlikten oluşan iki kara deliğe dönüşmüştü.

"Seni buraya hangi rüzgâr attı?"

Ellerimi kot pantolonumun ceplerine soktum. "Seninle konuşmak istediğim bir şey var ve..."

Üzerine askılı bir tişört giymiş olan Cem kapıya koşarken, "Ben büfeye gidiyorum," dedi.

"Tamam, bana da cips aldı. Lays ya da Doritos olur."

Cem ona omzunun üzerinden orta parmağını göstererek karşılık verirken ayakkabılarını ayaklarına geçirdi.

"O parmağın Belfü'ye girsin!" Boran'nın cevabı üzerine afalladığımda o da kıkırdadı.

"Eski sevgilisi. Neyse, kusura bakma, ne diyordun bebeğim?"

Bebeğim.

Bu hitapla vücudum alev alırken dikkatim dağıldı. Gidip yatağına otururken yüzümdeki kızarıklığı gizlemeye çalıştım. Boran'nın arkamdan gelen hafif ayak seslerini duydum.

"Şey..."

"Ne?" Yanıma oturup gözlerini kısarak konuşmamı bekledi.

Yüzümü ona döndüm. "Seninle Macide hakkında konuşmak istiyorum."

SAVRUK RUHLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin