31- Kanıma Girdin

2.8K 111 12
                                    



"Koynumda uyu, ben buradayım."

Boran dün gece kulağıma bu harika sözleri fısıldamış olsa da bu sabah uyandığımda yanımda yoktu.

Ama bununla ilgili sızlanmayacaktım. Dersleri vardı, bu yüzden sabah odasına dönmüş olması en iyisiydi. Yine de nasıl olduğunu bilmek isterdim.

Bende numarası vardı ama ne kadar aptalca olsa da ilk mesaj atan olmak istemiyordum.

Matematik dersi bitmek üzereydi ve dersten çıkmak için sabırsızlanıyordum, çünkü üç saat boyunca oturup sıkıcı bir monolog dinlemek, tırnak çektirmekle aynı acıyı veriyordu.

Rauf Hoca tahtayı silmek için arkasını döner dönmez kitaplarımı çantama teperek aceleyle çantamı kapıp yerimden kalktım.

Herkesten önce hızla kapıya ilerlerken tahta sandalye yüzünden popom ağrıdığı için yüzümü buruşturdum.

Adım atılmayacak derecede kalabalık koridorda yürüyüp çantamın fermuarını çekmeye çalışırken en büyük bölmeye girmeyi reddeden dizüstü bilgisayarıma kaşlarımı çattım.

Gri bilgisayarın kenarını çantaya sokmaya zorlanırken mücadele esnasında oflayıp dilimi ağzımın kenarından dışarı çıkardım. Daha büyük bir çanta almalıydım.

Sonunda bilgisayarı çantama sokmayı başardığımda birine çarptım. Bir adım geri çekilirken hızla özür diledim. "Ah, çok özür dilerim, ben..."

Dudağının kenarını yalayarak gülümseyen Boran'la karşılaşınca cümlem yarım kaldı.

Siyah tişörtü, gri kot pantolonu ve alnına tek bir tutamını bıraktığı saçlarıyla her zamanki gibi nefes kesiciydi. Tam bir sanat eseriydi.

Günüm işte şimdi aydınlandı. Birdenbire tüm huysuzluğum bedenimi terk etti.

Gülümsemesi tıpkı kafein ihtiyacım gibiydi, her günün başlangıcında onu almak istiyordum. Ama bunu istemem ileri gitmem demekti, değil mi?

Fazla umutlanmak istemesem de dün gece aramızda olanlardan sonra onun da benimle aynı duyguları taşıdığına inanmak istiyordum.

Bu deneyimin onun için ne anlama geldiğini bilmesem de benim için anlamı çok büyüktü. Büyük bir adımdı ve her ne kadar umutlanmak istemesem de aramızda bir bağ olduğunu hissetmiştim. O da bunu hissetmiş olmalıydı.

"Selam."

"Selam, sabah seni göremedim." Boran alnını kaşırken kolumu nazikçe kavrayıp insanların bana çarpmaması için beni öne doğru çekti.

"Evet. Diş fırçam yanımda değildi."

Birlikte uyuduğumuz ilk gecenin sabahında uyanıp onu yanımda göremeyince kötü hissetmiştim.

Dün gece olanlar yüzünden mi yoksa kalacağına söz verip de kalmadığı için mi huzursuzdum bilmiyordum. Abartıyor olabilirdim ama durum kulağa bir tür tek gecelik ilişki gibi geliyordu.

Kabul, abartıyordum, sonuçta yatmamıştık.

Kalabalık koridorda ilerlemeye başladığımızda gülümsedim. "Her zamanki gibi." Sonunda onun bahanesine karşılık verdiğimde o da hafifçe kıkırdadı.

"Birileri hayal kırıklığına uğramış gibi. Ne o? Benimle duş almayı mı umuyordun?"

Gözlerim gerginlikten kocaman oldu. "Ne? Yok daha neler."

Tedirgin sesimi duyunca başını salladı. "Hu-hum, peki. Dün gece senin kötü bir yalancı olduğunu öğrendim."

Bunu söylemesiyle yanaklarım kızarırken ona dönünce cesurca bana baktığını gördüm. Böylelikle tanıdık duygular su yüzüne çıktı. Dün gece de bana böyle bakmıştı. Malum işi yapmadan önce.

SAVRUK RUHLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin