ÜÇÜNCÜ ŞAHISBoran havuz kenarından uzaklaşıp otel binasına doğru yürürken Beste onun uzun adımlarına ayak uydurmak için elinden geleni yapıyordu.
Geniş lobiye girdikleri anda Boran onun elini aniden bıraktı. Beste birkaç saniye önce birbirine geçmiş parmaklarına bakınca kalbi sıkıştı.
Boran odasının kapısını açınca içeri girdikleri anda Beste lafa girdi.
"Üzgünüm, Boran. Kutay beni rızamı almadan öptü. Seni üzmeyi asla istemezdim."
Boran'nın ona dönmesiyle Beste yüz ifadesini gördüğünde içinde bir korku belirdi.
Boran'nın gözleri ilk tanıştıkları zamanki gibi bomboştu. Onun aklından ne geçtiğini kestirememesi çok korkutucuydu.
Beste başını öne eğerek, "Bana inanmadığını biliyorum," diye mırıldandı. Konuşurken çatlayan sesi ağlamanın eşiğinde olduğunu gösteriyordu.
Boran'dan ses çıkmayınca Beste başını kaldırdığında onun öylece durup ona baktığını gördü.
Boran yavaşça iç çekerek ellerini mayosunun ceplerine soktu. İç çekmesine rağmen mesafeli bakışları yerinden oynamadı.
"Biliyorum. Onun seni öptüğünü biliyorum."
"Biliyor musun?" Beste o anda rahatlamayla karşılık umut hissetti.
"Biliyorum."
"Öyleyse?"
"Yine de tüm bunların hiçbir mantığı yok, Beste."
Bu cümle Beste'nin suratına tokat gibi çarptı. Boran'nın tam olarak neyi kastettiğinden emin olmasa da bunun devamında iyi şeyler duymayacağını biliyordu.
Kalbinin kırılabileceğini bildiği için Boran'a bunu açıklatmaktan korksa da kalan son cesaretini toplayarak şansını denedi.
"Ne demek istiyorsun, Boran?"
"Evet, sana güveniyorum. Kutay'ın seni zorladığını biliyorum. Ama ben hazır değilim."
Hazır değil mi?
"Biriyle olmanın, birine duygular beslemenin getireceklerine hazır değilim. Bunu yapamam. İlişkiye uygun biri olmadığımı herkesten iyi biliyorsun. Biriyle sevgili olmaya hazır değilim."
"Duygularımı ve duygularımla nasıl başa çıkacağımı anlamak için zamana ihtiyacım var. Dağılmış hâldeyim, Beste. En iyisi biraz takılmak."
Takılmak mı?
Beste yenilgiye uğramışçasına omuzlarını indirerek gözlerini kıstı.
"Yani demek istediğin..."
"Sadece arkadaş olalım demek istiyorum. Aramızdaki her neyse, buna bir son vermeliyiz."
Beste gözleri dolarken derin bir nefes aldı. "Sen ciddi misin?"
Boran mesafeli ifadesini koruyarak başını onaylarcasına salladı. Madem Beste'ye güveniyor, öyleyse ona neden bu kadar soğuk davranıyor?
Titreyen sesine engel olamamasına rağmen, "Yani aramızdaki her şeyi bitirmek mi istiyorsun?" diye sormayı başardı.
Boran bir süre sessiz kaldıktan sonra muhtemelen uzun süredir tuttuğu nefesini bıraktı.
"Beni atlatacaksın," dedi. "Zaten bir bok sayılmam."
Beste yanağından süzülen ılık gözyaşını hemen sildi. Onun karşısında tekrar ağlamak onu sadece daha acınası bir duruma sokacaktı.
Beste'nin dolu gözlerini gören Boran bir şey hissetmeye başlayınca kaşlarını çattı.
Boran, "Şimdi gitmeliyim," diye mırıldandı.
Boran arkasını dönünce Beste ona yaklaştı. "Unuttun mu? Bir söz vermiştik, Boran. Bana seni terk edemeyeceğimi söylemiştin."
Boran bir süre öylece durduktan sonra dönüp ona baktı. Beste onun yüzünü inceleyince Boran'nın bu duruma kendisi kadar üzülmediğini çıkarımına vardı.
Ama duygularını gizliyorduysa bu konuda oldukça iyi iş çıkarıyor demekti. Belki de duygularını söylediğinin aksine gayet iyi kontrol edebiliyordu.
"Bugün itibariyle verdiğimiz söz geçerliliğini kaybetti. Artık bana bağlı değilsin. İstediğini yapmakta özgürsün, Beste. Bana hiçbir şey borçlu değilsin."
Bunlar Beste'nin duymak istedikleri değildi.
"Peki." Beste başını salladı. "Öyleyse sözü verdiğimiz şekilde feshedelim."
Beste ona yaklaşınca Boran'nın yüzünde şaşkınlık ifadesi belirdi. Beste kollarını boynuna dolayıp ayak parmaklarının ucunda durarak onun dudaklarına yapıştı.
Boran bunu beklemiyor olsa da gözlerini kapatıp ona karşılık verdi.
Onun yumuşak dudaklarını öpünce midesinde kelebekler canlanan Beste onu belki de bir daha öpemeyeceğini düşününce kalbinde bir sızı hissetti.
Bu yüzden Boran kalçasını avuçlayıp onu kendine çekince Beste ona daha da sokuldu.
Boran'nın dudaklarının tadı, insana her seferinde daha fazlasını arzulatan ve bağımlılık yapan bir tür kokain gibiydi. Boran'nın ağzından alkol tadı alabiliyor, içmesinin sebebinin bugün yaşananlar olduğunu anlayabiliyordu.
Boran öpüşmenin hararetini artırarak hızlanınca Beste de ona eşlik etmeye başladı ama Boran arzusuna kapıldığı anda geri çekilip ondan gözlerini kaçırdı.
Nefes nefese kalmış Beste kollarını onun boynundan çekip ona dikkatle baktı. Beste'nin gözleri dolmuştu ama Boran o hariç odadaki her şeye bakıyordu.
Boran alnını ovuşturdu. "Bunu bir daha yapamayız, duydun mu beni? Ben ciddiyim."
Beste o anda içindeki son umut kırıntısının yok olduğunu ve yerini saf bir utanca bıraktığını hissetti.
"Bunu verdiğimiz sözü feshetmek için yaptık. Sondu. Bir daha öpüşmek yok."
Boran ciddiydi. Beste bunu anlayabiliyordu.
Gözlerinde hayal kırıklığı ve hüzün parlayan Boran, "Sonra görüşürüz," diye mırıldandıktan sonra ondan uzaklaştı.
Boran odadan çıkarken Beste ona durmasını söylemek istese de bencilliğin sırası değildi. Durumu daha da kötüleştirmemek için kendini tutması gerekiyordu.
Beste hayatı boyunca kalbinin bu kadar kırıldığını hissetmemişti.
Bir ilişkileri olmamasına rağmen neden ayrılmışlar gibi hissediyordu? Hüngür hüngür ağlayan Beste'nin en büyük pişmanlığı bu havuz partisine gelmeyi kabul etmekti.
~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVRUK RUHLAR
Teen FictionTaş kalpli ve duygusuz ikinci sınıf öğrencisi Boran Ozansoy, naif birinci sınıf öğrencisi Beste Gök'le tanıştığı ilk gün onu yatağa atmayı kafasına koyar. Bundan habersiz Beste, Boran'ın büyülü cazibesine kapılarak karakterinin dışına çıkmaya başlar...