Günlerden cumaydı ve dersimiz yoktu. Ben de hafta sonumu evimde geçirmeye karar vermiştim. Annemle küçük kardeşimi görmenin ve Kaan'la hasret gidermenin iyi geleceğini düşünmüştüm.Göz altlarımdaki koyu halkaları ve şişmiş göz kapaklarımı fark etmeyeceklerini umuyordum. Makyajla elimden geldiğince kapatmaya çalışmıştım.
Yurt odasından çıkarken Nisan bana iyi yolculuklar diledikten sonra ben de kampüsün girişinde durup annemin mavi Honda'sının yanaşmasını bekledim.
Sabahın soğuğu yüzüme vururken kazağıma rağmen üşüyordum.
Uzaktan gelen konuşmalar dikkatimi çekince iki çocuğun bana doğru gelirken gülüşerek sohbet ettiğini gördüm.
Kısa sürede Cem'in simasını seçince göz göze gelmemek için yüzümü ters yöne çevirdim. Kimseyle konuşacak hâlde değildim. Özellikle de Boran Ozansoy ile ilişkili biriyle.
Belli ki bu sabah şanslı günüme uyanmamıştım, çünkü kısa sürede beni fark edip ışıldayan gülümsemesiyle koşarak yanıma geldi.
"Günaydın, Beste."
Onu yeni görmüş gibi yaparak yalandan gülümsedim. "Selam."
Huzursuzca ensesini ovuşturarak bana baktı. "Dün gece olanları duydum..."
Omuz silkerek başımı öne eğdim. "Evet. Bu konuda konuşmak istemiyorum. Utanç verici."
Sincap kız Boran'nın boynuna yumulduğu anda tüm grup ağlayarak hışımla uzaklaştığıma tanık olmuştu. Artık muhtemelen hepsinin alay konusuydum.
"Evet, üzgünüm. Ee, nereye?" diye sordu tıka basa doldurduğum sırt çantama bakarak.
"Eve. Hafta sonunu evimde geçireceğim."
"Anladım." Cem başını sallarken arkadaşı parmağındaki anahtarlığı sabırsızca çevirerek yanına geldi.
Arkadaşının sessiz dualarıma kulak verip onu götüreceğini umsam da Cem usulca nefes alıp sohbeti uzatmaya çalıştı.
"Bak, Beste... Boran aslında..."
Annemin arabasıyla köşeyi döndüğünü görünce rahat bir nefes aldım.
Boran'la ilgili konuşmak istemiyordum. Onu düşününce bile duygusal olarak dağılıyordum ve sırf annem üzgün olduğumu fark etmesin diye bir ton makyaj yapmıştım.
Karşıdan gelen arabaya doğru el salladığımda Cem bakışlarımı takip ederek annemin silüetine baktı. "Aa, annen mi?"
"Evet."
Annem arabayı dibimize çekip camlarını indirdiğinde yüzünde parlak bir gülümseme vardı. "Günaydın kızım, bebeğim."
"Günaydın anne." Kapının koluna elimi attığımda annemin gözleri ona gülümseyerek selam veren Cem'e kaydı. Annem onun selamına karşılık verse de Cem'in kim olduğunu sormak istediğini biliyordum.
"Pazartesi görüşürüz, Cem." Ona el salladığımda o da aynı gülümsemeyle karşılık verdi.
"Görüşürüz, iyi hafta sonları."
Kapıyı kapattığımda annem arabayı çalıştırdı. Sırt çantamı ayak dibime koyup kazağımın içine sıkıştırdığım saçlarımı dışarı çıkardım.
Annem dikiz aynasından arkadaşıyla beraber okulun içine doğru yürüyen Cem'e bakarak, "Kim bu çocuk?" diye sordu.
Biri değil. Sadece öpüştüğüm ve elektrik kesintisi sırasında odamda beni okşayan çocuğun arkadaşı. Ama tüm bunları benimle yatmak için yaptı, bilgin olsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVRUK RUHLAR
Teen FictionTaş kalpli ve duygusuz ikinci sınıf öğrencisi Boran Ozansoy, naif birinci sınıf öğrencisi Beste Gök'le tanıştığı ilk gün onu yatağa atmayı kafasına koyar. Bundan habersiz Beste, Boran'ın büyülü cazibesine kapılarak karakterinin dışına çıkmaya başlar...