"Öyleyse benden uzak dur!"Dün sinir anında söylediği sözler bir türlü aklımdan çıkmıyordu. Bunları söylerken ciddi miydi? Gözlerindeki öfke bana bunları kastetmediğini söylüyordu.
Apaçık yanılmıştım. Hikâyenin tamamını öğrenmeden onu asla yargılamamalıydım ve şimdi ben de diğerleri gibiydim. Hem onu hem de kendimi hayal kırıklığına uğratmıştım.
Nisan duştayken ben de diz hizasında bir kot etek ve siyah uzun kollu bir bluz giydim.
Boran Ozansoy'u düşünmekle fazlasıyla meşgul olduğum için bugün saçlarımla uğraşacak mecalim olmadığından saçlarımı açık bıraktım.
Yataktan çantamı alırken komodinin üzerindeki telefonum çalınca arayanın annem olduğunu gördüğümde hafifçe gülümsedim.
Annemin aramasına mutlu bir şekilde telefonu kulağıma götürdüm. Anneler her nasılsa, çocuklarının en kötü günlerini hisseder ve onlara teselli olurdu.
"Alo, anne."
"Beste, nasılsın bakalım?"
Beni göremiyor olsa da çantamı kollarıma takarken omuz silktim. "Şimdilik bir yaramazlık yok."
Aslında var.
"Tamam, sevindim. Aklım hep sende." Nisan banyonun kapısını açıp nemli saçlarını havluyla kurularken iç geçirdi.
"Endişelenme anne. Ben gerçekten iyiyim," diye onu temin etmeye çalışsam da bir şekilde psişik anne yeteneklerini kullanarak çok kötü durumda olduğumu anlamasını umuyordum.
Boran kızdığı zaman karşısındakine verdiği acıyı ona fiziksel olarak hissettirebilen türden biriydi. Yavaş yavaş ona bağlandığımın farkındaydım ve bu hiç hoşuma gitmiyordu.
Onun bana karşı aynı yakınlığı hissetmediğinden neredeyse emin olduğum için bu kesinlikle sağlıklı değildi. Beni tek bir kalemde silip atabilmişti.
Belli ki misillemeyi hak etmiştim. Onu anlayıp dinlemeden yüzüne sert bir tokat indirmiştim. Ama onun duruma verdiği insanlık dışı tepkiyi kim görse aynısını yapardı.
Gerçekten umurunda değildi ve Yaman'nın acısı onun için bir eğlenceymiş gibi sadistçe gülümsemeye devam etmişti.
Ona inanmak istemiştim ve hâlâ da istiyordum. Dün ne yaşanmış olursa olsun.
"Peki canım, kardeşin seni çok özledi."
Annem ondan bahsedince yüzümde bir gülümseme belirirken onun narin sesini telefonda duyunca gülümsemem daha da büyüdü.
"Beste!" diye bağırdı küçük erkek kardeşim.
Kıkırdadım. "Ege! Nasılsın?"
"Seni çok özledim özledim."
Ruhumun kırılmış parçalarının yavaş yavaş yerine oturduğunu hissettim. Ailemi özlemiştim. "Ben de asker."
Konuşmayı dinleyen Nisan gülümseyerek yatağa oturup ayakkabılarını giymek için çömeldi.
"Anneme iyi bak, tamam mı?"
"Tamam."
Erkek kardeşime öpücük attıktan sonra telefon anneme geçti. "Bir şey ihtiyacın olursa beni ara, Beste."
"Anlaştık anne."
"Güzel, görüşürüz tatlım."
Annem telefonu kapatınca ben de telefonumu kot eteğimin cebine koydum. Nisan bir yandan ayakkabısını giymeye çalışırken bir yandan bana bakarak buruk bir ifadeyle gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVRUK RUHLAR
Teen FictionTaş kalpli ve duygusuz ikinci sınıf öğrencisi Boran Ozansoy, naif birinci sınıf öğrencisi Beste Gök'le tanıştığı ilk gün onu yatağa atmayı kafasına koyar. Bundan habersiz Beste, Boran'ın büyülü cazibesine kapılarak karakterinin dışına çıkmaya başlar...