72- Sana İnanıyorum

1.9K 161 55
                                    



BESTE

"O kıskanç orospu çocuğundan nefret ediyorum!" Boran odama girerken küfürler savurarak yerdeki paspası öfkeyle tekmeledi. Kutay'a duyduğu öfke daha derinlerine inerken ona karşı agresif çıkışları suçluluk duygumu daha da kötüleştiriyordu.

Boran gözlerindeki ateşle bana dönerken panikle kolumu ovuşturdum.

"Sana bakmasından nefret ediyorum. Buna katlanamıyorum, Beste. Seni istediğini görebiliyorum ve bu beni delirtiyor. Bir gün o kendini beğenmiş itin kafasında bir delik açacağım."

Boran'nın her kelimesinde görünmez bir hançerin kalbime saplandığını hissediyordum. Hem doğru olanı yapmak için hem de onu böyle kandırmamı hak etmediği için yaşananları anlatmak istiyordum. Ama nereden başlayacağımı bilemiyordum. Bunu nasıl anlatacağımı kafamda defalarca evirip çevirsem de açıklama yapmanın makul bir yolunu bulamıyordum.

"Dün gece içtim, sabah yarı çıplak bir hâlde Kutay'la aynı odada uyandım, bana yattığımızı söyledi ve çarşaftaki kanı gösterdi ama ben hiçbir şey hatırlamıyorum." Ona bunları mı anlatacaktım?

Bu açıklama beni düpedüz ipe götürecekti. Bu yüzden şimdilik işin aslını öğrenene kadar ona hiçbir şey söyleyemezdim. Yatağıma oturduğunda derin bir nefes aldıktan sonra onun yanına gittim.

Sesimin çatlamaması için dua ederek, "Hisler beslediğim tek kişi sensin, Boran," dedim.

"Umarım ne olursa olsun ve kim ne derse desin, benim için önemli olduğunu ve asla seni kırmak gibi bir niyetimin olmadığını biliyorsundur. Sana değer veriyorum."

Boran sırıtarak başını bana çevirdi. "Neden yarın ölecekmişim ya da askere gidecekmişim gibi konuşuyorsun?"

Alt dudağımı ısırırken elimi tutup beni yanına oturmam için aşağı çekti. Gövdesini bana çevirip parlak gözleriyle gözlerimin içine baktı. Gözlerimde ne aradığından emin değildim ama ondan sakladığım sırrı görmesinden korkuyordum.

"Yine de bilmek istediğim bir şey var, Beste."

Başımı yavaşça salladım. "Tamam, nedir?"

İşaret parmağını dizine vurması dikkatimi çekti. Başımı kaldırdığımda o da başını yana yatırdı. "Bana neden yalan söyledin?"

Dilim damağım anında kuruyunca kalbim teklerken soruya doğal bir tepki vermeye çalıştım.

"Ne?" Ama sesim maalesef zihnimle iş birliği yapmıyordu.

"Dün gece annende olduğunu söylemiştin ama Macide yurtta olduğunu söyledi. Buraya gelmesine kızdım ama bana söylediklerindeki tutarsızlık da bir o kadar kafamı karıştırdı."

"Bana neden yalan söyledin?"

Sertçe yutkundum. "Söylemedim. Macide odama gelip birden konuşmaya başladı ama annem geldiği için gitmek zorunda kaldım. Annem neyse ki beni ondan kurtarmış oldu."

Dudaklarımdan dökülen her yalan, benliğimden bir parçayı alıp götürüyordu. Yakında benden geriye hiçbir şey kalmayabilirdi. Bir süre hiçbir şey söylemeden sanki gizli bir gerçeği keşfetmeye çalışıyormuş gibi gözlerimin içine baktı. Gizli gerçeği.

Nihayet başını salladığında bedenim rahatladı. "Peki." Gülümsedi. "Sana inanıyorum."

Kendimi gülümsemeye zorladım. Beni kollarına alıp sırtüstü uzandığında ben de başımı göğsüne yasladım. Gözlerimi kapattım. Kalp atışları duyduğum en güzel melodilerden biriydi. Kutay'ın dün geceyle ilgili söylediklerinin doğru olmadığını umuyordum, çünkü eğer doğruysa bu melodiyi bir daha asla duyamayacaktım ve buna dayanamazdım.

SAVRUK RUHLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin