1- Başlangıç

10.9K 232 81
                                    



"Kalbimi durduruyorsun. Hiçbir şeye odaklanamıyorum."

Kitaba ilk başlama tarihiniz?

BORAN

"Gelmek üzereyim, Boran."

Duyduğum nefes nefese fısıltı üzerine tavana diktiğim boş gözlerimi, siyah gür saçları boynunun bir tarafından dökülürken kucağımda kalçasını kıvıran Elisa'ya çevirdim.

Krem rengi perdelerden süzülen altın rengi güneş ışığı terli teninde parıldarken, dolgun dudaklarını zevkle ısırdı.

Bana kendince baştan çıkarıcı bir edayla gülümsedikten hemen sonra arzu dolu bir ifadeyle boynuma eğilince yüzümü buruşturmamak için kendimi zor tuttum. "Çok yaklaştım."

Gözlerimi devirdim. Boşalacaksan boşal artık! Açlıktan ölüyordum ve okul yemekhanesinde öğleden sonra 13.00 gibi hamburger servisi bitiyordu. Böyle giderse yetişemeyecektim.

Ben sabırsızlıkla saatime bakarken, o kucağımda titriyor, inliyor ve boynuma ıslak, iç gıcıklayan öpücükler konduruyordu.

Gözleri artık kapalı olduğu için inlemelerimin onun poposu kadar sahte olduğunu bilmiyordu.

12.55!

Tısladığımda başını kaldırdı. Daha da hızlanmıştı ve böyle devam ederse göğüs kafesimi kırması işten değildi.

"Az önce tısladın mı bebeğim?"

Zorla gülümsedim. "Hayır, o bir inlemeydi."

Gözlerinin içi parladı. "Mm, öyle mi?" Başını arkaya atarak profesyonel olduğu her hâlinden belli bir kıvraklıkla belini hareket ettirmeye devam etti.

Artık iyice sıkılmıştım ve midem guruldamaya başlamıştı. Tekrar saatime baktım.

13.00!

Hayır.

"Gitmeliyim," diyerek çıplak kalçasını kavrayıp onu üzerimden attım. Yataktan yere ciyaklayarak düşünce kendimi tutamayıp bir kahkaha patlattım.

Kahretsin.

Yüzünü şaşkınlıkla buruşturup başının arkasını ovuşturarak yatağa döndü. Yataktan kalktığımı görünce yüzü düştü. "Nereye gidiyorsun, Boran?"

Bacağımı kot pantolonumun içine sokup profesyonel bir akrobat gibi tek ayak üzerinde dengede dururken, "Yemekhaneye," diye geçiştirircesine cevap verdim. "Acıktım."

Cevabım üzerine apışıp kaldı.

Beyaz tişörtümü kollarımdan geçirip başımın üzerine çekerken yalandan, "Bir şey ister misin?" diye sordum.

Kolumdaki ruj lekesini görünce kaşlarımı çatıp tişörtün kenarını çekiştirerek lekeye yakından baktım. "Siktir!"

Alt dudağını kemirirken yargılayan bir tavırla gözlerini bana dikti. "Az önce seks yaptığımıza ve tüm bu süre boyunca yemek düşündüğüne inanamıyorum. Söylenenler doğruymuş. Pisliğin tekisin."

Kolumun lekeli kısmını kıvırırken çarpık bir ifadeyle sırıttım. "Oldu o zaman, sonra görüşürüz."

O kaşlarını çatarken ben kapıya yöneldim. "Başka bir şey söylemeyecek misin?"

Ona dönüp geri geri yürümeye devam ederken ellerimle odanın etrafını işaret ettim.

"Başka bir şey mi? Fazla östrojene ve kadınların duygusal çıkışlarına gelemiyorum. Buna maruz kalmamak için hemen uzuyorum."

SAVRUK RUHLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin