Kaygan yolda ilerlerken metale çarpan yağmurun sesi ve yanımızdan geçen araçların soluk kükremeleri soğuk boşluğu dolduruyordu.Alışveriş merkezine ulaşmamızın bu kadar uzun süreceğini düşünmemiştim. Onun yanında, bu kısıtlı alanda olmak beni her dakika daha da geriyor ve onun yarı çıplak olması da durumu zorlaştırıyordu.
Sessizce derin bir nefes verip avuç içlerimi huzursuzca bacaklarıma sürtmeye başladım. Boran bana bakıp usulca gülümsedikten sonra tekrar yola odaklandı.
"Sana piyano çalmayı kim öğretti?"
Sorusu üzerine gözlerimi ona diktiğimde o da beklentiyle tek kaşını kaldırarak bana baktı.
"Babam," diye kısaca cevap verdikten sonra tekrar önüme döndüm. Geri dönen buruk duygularımı bastırmak için kendimi zorladım. Tanımadığım bu adamın önünde duygusal bir patlama yaşamak kesinlikle utanç verici olurdu.
"Ah." Başını sallayıp konuyu kapattı. Ama nedense bunu devam ettirmek istedim.
"Evet, bana temel bilgileri öğretti." Üzüntüyle dudaklarımı büzdüm. "Kalp krizi geçirip vefat etmeden önce..."
Başın sağ olsun, ya da bu minvalde herhangi bir teselli cümlesi duymayı beklesem de Boran bunun yerine gösterge paneline uzanıp radyosunu açtı.
Hareketli bir müzik çalmaya başlayınca onun kayıtsız tepkisini tuhaf bularak gözlerimi şaşkınlıkla kırpıştırıp başka tarafa baktım.
Onun sempatisini ya da acımasını istemiyordum ama böyle ağır bir şeye verdiği tepkinin son derece anormal olduğunu düşünüyordum. Moralimiz bozulmasın diye yapmış olabilir miydi?
Göz ucuyla baktığımda başını müzik eşliğinde sallayarak parmaklarıyla ritim tuttuğunu gördüm. Kalp kırıklığıyla yüzümü buruşturup başımı cama çevirdim.
Sana biraz önce babamın öldüğünü söyledim!
Birden, "Ben de annemi kaybettim," dediğinde şaşkınlıkla ona döndüm.
"Ah, öyle mi?" diye sordum.
"Evet." Rahat bir tavırla omuz silkip başını arkaya yaslayarak bana baktı. İfadesini okumaya çalışsam da herhangi bir duygudan eser yoktu.
Yüz ifadem sempatiyle yumuşarken koltuğumda doğruldum. Normal tepki gör. "Nasıl oldu?"
"Kafasına sıktı." Omuzlarını kayıtsızca kaldırırken benim ağzım bir karış açık kaldı.
Ne?
Dehşet içindeki yüz ifademi görünce başını arkaya atarak ani bir kahkaha patlattı ama arabayı da güvenli bir şekilde sürmeye devam etti.
Kahkahası arabanın içinde yankılanırken bu ses kulağa hoş gelse de biraz önce söylediğinde komik olanın ne olduğunu anlayamıyordum.
Hiç komik değildi. Böyle bir şey söyledikten sonra nasıl gülebiliyordu?
"Korkma, korkma, şaka yaptım!" Saçlarını gözlerinin önünden çekince kalbim nihayet atmaya başladı.
Dikiz aynasına bakarak önündeki yavaş arabayı düzgünce sollarken dudaklarında kalıcı bir gülümseme vardı.
Neden bu kadar korkunç bir şeyle ilgili şaka yapmıştı? Böyle bir şey başına gelseydi bununla başa çıkabilir miydi emin değildim.
Düşmanımın bile böyle bir şey yaşamasını istemezdim. Bunu düşünmek bile can yakıyorken böyle bir acıyı deneyimlemiş birinin aklını koruması imkânsıza yakındı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVRUK RUHLAR
Ficção AdolescenteTaş kalpli ve duygusuz ikinci sınıf öğrencisi Boran Ozansoy, naif birinci sınıf öğrencisi Beste Gök'le tanıştığı ilk gün onu yatağa atmayı kafasına koyar. Bundan habersiz Beste, Boran'ın büyülü cazibesine kapılarak karakterinin dışına çıkmaya başlar...