BORANBeste'yi bulmadan önce,
Matematik dersinde oturmuş, telefon ekranında kendi yansımamı görene kadar, Beste'nin fotoğrafına bağımlı gibi sırıtarak baktığımı fark etmemiştim.
Bana kesinlikle bir şey yapıyordu.
On yaşında hastalığımın teşhisi konulduğundan beri kimseye karşı bu kadar tuhaf bir duygu beslememiştim. Onu görmek, onun yanında olmak istiyordum.
Ve bu ihtiyaç bana yabancı geliyordu. Son zamanlarda bana olanları tanımlamak için hangi terimi kullanabileceğimden emin değildim.
Belki de bu semptomları internette araştırmam ya da o sıkıcı terapist kadına gitmem gerekiyordu.
Son zamanlarda hissettiklerim doğama aykırıydı. Bir terslik olmalıydı.
Ama fotoğrafı ilgimi tatmin etmeye yetmiyordu. Onu görmek istiyordum. O masum yeşil gözlerini fotoğraftan değil kanlı canlı görmek istiyordum.
"Şuna bak!" Cem elindeki telefonu gözüme sokunca gerçekliğe geri döndüm. Pis telefonunu neredeyse ağzıma değdireceği için ona ters bir bakış atarak geri çekildim.
Bu çocuğun kafadan kırık olduğuna artık emindim. İronik de olsa.
"Kız sonunda mesaj attı! Ona numaramı pazar günü verdim ve iki gün sürdü. Vay be."
Dirseğimi arkamdaki sıraya yaslayarak ona boş gözlerle baktım. "Nisan işte bu yüzden seni istemiyor. Sen bir oyuncusun."
Başının üstünü kaşıyarak güldü. "Evet, kabul ediyorum, öyleyim. Ama senin de benden kalır yanın yok. Bekaretini almak için zavallı Beste'nin peşinde dolaşıyorsun."
Ben gözlerimi devirirken o devam etti.
"Onunla bir süredir takılıyorsun ama hâlâ yatmadın. Hatta parti gecesi odanda kilitli kaldınız ve hiçbir şey olmadı."
Hafifçe omuz silkerek bakışlarımı bana bu sabah gönderdiği fotoğrafa çevirdim.
"O gece gerçekten aranızda hiçbir şey olmadı mı?"
"Hayır."
"Öpüşmediniz bile, öyle mi?"
Onu öpüşümden, sadece aletime sürtünerek bana hissettirdiği coşkuya kadar aramızda geçen her şey zihnimde canlandı. Başımı iki yana salladım.
"Hayır. Hiçbir şey olmadı."
Neden birdenbire bunları saklama ihtiyacı hissettiğimden emin değildim. Lanet olsun, muhtemelen deliriyorum.
Cem'in gözleri telefonumdaki fotoğrafa takılınca merakla elimi tuttu. "Bu o mu?"
Hemen ekranı kapatsam da Cem'in yüzü aydınlandı. "Bunu sana o mu gönderdi? Sana çıplak fotoğraf da atıyor mu?"
Yüzümü buruşturdum. "Ne?"
'Çıplak' ve 'Beste' kelimelerini bir araya getiremiyordum. Çok yüzeysel geliyordu.
Yüzeysel. Uzun zamandır hissetmediğim başka bir duygu. Bu kız bana kesinlikle bir şeyler yapıyordu.
Ve sonra onu görme isteğim her zamankinden daha güçlü bir şekilde açığa çıktı. Onu görmeliydim. Sadece bir bakış bile yeterdi.
"Ben çıkıyorum, Cem." Yerimden kalkıp dersin ortasında olmamızı umursamadan amfiden çıkmak için kapıya ilerledim.
Hoca da benim yanlış davranışlarımla ilgilenme kotasını doldurmuş olacak ki oralı olmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVRUK RUHLAR
Teen FictionTaş kalpli ve duygusuz ikinci sınıf öğrencisi Boran Ozansoy, naif birinci sınıf öğrencisi Beste Gök'le tanıştığı ilk gün onu yatağa atmayı kafasına koyar. Bundan habersiz Beste, Boran'ın büyülü cazibesine kapılarak karakterinin dışına çıkmaya başlar...