BESTEBoran'ı sözde 'soruşturma' için götürdüklerinden beri görmemiştim.
Nisan öğle yemeğinde onu sorsa da olanları ona Boran'nın anlatmasının en iyisi olacağını düşünerek ona nerede olduğunu bilmediğimi söylemiştim.
Yine de onu özlüyor ve iyi olduğunu umuyordum.
Yurttaki yatağımda yan tarafıma yapmış, banyo kapısına bakıyordum. Nisan her zamanki gibi dışarı çıkmış, beni yatağının üzerinde asılı duran örümcekle baş başa bırakmıştı. Örümcekten onu alıp atamayacağım kadar çok korkuyordum.
Boran'nın şu anda gerçekten yapmaması gereken bir şeyi yapmadığını umuyordum. Selim Hoca'ya attığı ölümcül bakışları gördükten sonra içim rahat etmiyordu.
Ona mesaj atmış olsam da cevap alamamıştım ve tekrar yazmaya niyetim yoktu. Çok yapışık görünmek istemiyordum.
Sakladığı bıçak aklıma gelince yatağımdan inip dört ayak üzerinde diz çökerek onu aradım.
Tam da tahmin ettiğim gibi, bıçak yok.
Tekrar ayağa kalkarken saçlarımı geriye atarak endişeyle dudaklarımı kemirdim. Boran'nın sorun çıkarmak üzere olduğunu biliyordum ve bunun olmasına izin veremezdim.
Hayatını mahvetmeden önce onu bulmaya karar vererek bavulumdan bir kazak aldım.
Kapıyı açar açmaz onun yoğun gözleriyle karşılaşınca olduğum yerde kalakaldım.
"Bir yere mi gidiyorsun yeşil gözlü? Ben de tam seni görmeye geliyordum." Bana gülümsediğini görünce rahat bir nefes verdiğimde bedenim gevşedi.
"Boran."
"Neden bu kadar endişeli görünüyorsun?" Yavaşça yanımdan geçip yatağıma giderek yorgun bir nefes eşliğinde kendini yatağa bıraktı.
Aslında izinsiz odama girmesi kaba bir davranıştı ama nedense onun emrivaki yapması bana rahatlatıcı geliyordu.
Kapımı kapatıp yanına giderken gülümsememek için kendimi tuttum. Allah'a şükür iyiydi.
"Bütün gün neredeydin? Görüşme nasıl geçti?"
"Oldukça iyi. Her şey yolunda." Yatağın üzerinden yastığımı alarak onu ellerinin arasında atıp tutmaya başladı. "Rektör amcam, bunun ne demek olduğunu biliyorsun."
"Rektör amcan mı?" Bu bilgiyi duyunca şaşkınlıktan ağzım açık kalırken o da çok önemli bir şey değilmiş gibi rahatça başını salladı.
"Evet, neden bu kadar şaşırdın? Önemli bir şey değil."
Onunla ilgili yeni bir şey daha keşfetmiştim. Bunu da not etmeliydim.
Yanına oturdum. Daha fazlasını öğrenmek istesem de üzerine gitmek istemiyordum.
"Nisan'ın babası yani?"
"Aynen," diyerek yastığı yerine koydu.
"Küçük kavganızı ayırmaya çalışırken burnuna yumruk attığın adam mı?"
Şaşkınlıkla bana baktı. "Bunu sana Nisan söyledi, değil mi?"
"Aynen," dedim geniş bir gülümsemeyle.
Gülerek başını iki yana salladı. "Nisan tam bir boşboğaz."
Kıkırdadım. "Herkes senin ne kadar çetin ceviz olduğunu biliyor, Boran Ozansoy."
Gülümsedi. "Buna itiraz edemem," diyerek tek kaşını kaldırınca kıkırdadım.
"Teşekkür ederim. Bugün beni koruduğun için," dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVRUK RUHLAR
Novela JuvenilTaş kalpli ve duygusuz ikinci sınıf öğrencisi Boran Ozansoy, naif birinci sınıf öğrencisi Beste Gök'le tanıştığı ilk gün onu yatağa atmayı kafasına koyar. Bundan habersiz Beste, Boran'ın büyülü cazibesine kapılarak karakterinin dışına çıkmaya başlar...