BORAN"Şşş, nerelerdesin?" Küçük koltukta PS4 oynayan Cem bana bakarken oyunun sesi küçük yurt odasında yankılanıyordu.
"Sabahtan beri ortalıkta yoksun."
Ona kelimelerle cevap vermek yerine tişörtümü tek hamleyle üzerimden çıkarıp top hâline getirerek doğrudan yüzüne fırlattım.
Homurdanarak tişört topunu yanından kapıp gözlerini oyundan ayırmadan odanın öteki ucuna fırlattı. Tişörtüm yere düşerken atıştırmalık poşetimi ve araba anahtarını masaya bırakırken başımı iki yana salladım.
Pislik herif.
Tişörtü yolumdan çekip esnememi bastırarak mini mutfağa doğru ilerledim. Buzdolabından bir şişe soğuk su aldıktan sonra dolabın kapağını ayağımla kapattım.
"O tatlı çömezleydin, değil mi?" Cem seslenince Beste'nin görüntüleri anında zihnimde belirdi. Şişeyi ağzıma götürüp suyu yavaşça yudumladım.
"Neden onun peşindesin? Senin tipin bile değil!"
Neden o lanet ağzını kapatmıyordu? Konuşacak havamda değildim. Kendime özel bir odaya ihtiyacım vardı.
"Kot pantolonunun içine girmeye çalışıyorsun, değil mi? Ama Beste kot giymeyi sevmiyor gibi. Çoğunlukla etek ve elbise giyiyor ama bunların erişimi daha kolay!"
"Bir kez olsun kapa şu ağzını," diye homurdanırken içeriden hışırtı sesi duydum. Tek kaşımı kaldırıp geriye bir adım atarak kapı aralığından baktığımda onun atıştırmalık poşetimi karıştırdığını gördüm.
"Onu senin tembel kıçına almadım, bırak onu yerine."
Elindeki cipsle donup kalırken dudaklarını yalvarırcasına büzdü. "Ama burada iki kola var."
Ona dik dik baktım.
"Sabahtan beri hiçbir şey yemedim, Boran."
"Bundan bana ne? Ben senin bakıcın değilim." Arkamı dönüp şişeyi buzdolabına koydum.
Poşetin yırtılma sesini gürültülü bir çıtırtı takip edince gözlerimi devirdim. Hiç dinlemiyordu. Umarım boğulurdu.
Odaya geri dönüp koltuğa çöktüğümde o elindeki atıştırmalıklarla ayağa kalktı. "Bardağa buz koyup geliyorum."
O sırıtarak yanımdan geçerken ben de ona çelme takma dürtüsüne direndim.
"Aslında Beste iyi bir kıza benziyor," dedi buzdolabının içinden. "Hayatın boyunca kimseden hoşlanmadığını biliyorum, bu yüzden onunla sadece oynadığının farkındayım. Ona üzülüyorum."
"Onun masumiyetini kirletme, Boran!"
Ona cevap vermeyip oyun kolunu elime alarak Uncharted oyununu ilk seviyede yeniden başlattım. Madem bana ters gidiyordu, ben de ona ters gidecek bir şey verecektim.
Gülmemek için boştaki elimi ağzıma götürerek oyun kolunu tekrar yerine bıraktım.
"Üzümlü kolayı içebilir miyim?" diye sordu mutfaktan bir bardak buzla gelirken.
Bacak bacak üstüne atıp atıştırmalık poşetini işaret ettim. "Hepsini alabilirsin."
"Vay be, şanslı günümdeyim!" Masaya koşup poşetten mor kolayı çıkararak bardağına doldurdu.
Koltuğa döndüğünde usulca gülümseyerek yana kaydım. Ona istediği kadar alan verdim.
Kolayı höpürdeterek içince ona ters bir bakış attım. "Ağız şapırdatılmasından nefret ettiğimi biliyorsun. Düzgün iç şunu, Cem."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVRUK RUHLAR
Fiksi RemajaTaş kalpli ve duygusuz ikinci sınıf öğrencisi Boran Ozansoy, naif birinci sınıf öğrencisi Beste Gök'le tanıştığı ilk gün onu yatağa atmayı kafasına koyar. Bundan habersiz Beste, Boran'ın büyülü cazibesine kapılarak karakterinin dışına çıkmaya başlar...