57- Hastane Odası

4.1K 163 31
                                    

BORAN

Hastanelere aşinaydım.

Rahmetli psikopat annemden dayak yedikten sonra aldığım yaralar için sık sık buraya gelirdim. Evdeki ilk yardım çantasıyla pansuman edilemeyecek kadar ağır yaralar için. Doktorlar ne zaman babama aldığım yaraların sebebini sorsa, babam her seferinde aptalca ve mantıksız bir açıklama yapardı. Bir çocuğun kafasındaki geniş yarığı böyle açıklayabilirmiş gibi, salıncaktan düştüğümü, koştuğumu ve dengemi kaybettiğimi söylerdi. Doktorlar ya aptaldı ya da raporların saçmalığını fark edemeyecek kadar tembeldi ya da hukuk ve sağlık sistemleri düpedüz yetersizdi. Hâlâ değişen bir şey olduğunu sanmıyordum.

Tüm bu etkenler geçmişte, insanlığın sahte, sadakatsiz ve adaletsiz olduğuna dair nihai argümanımı güçlendirmeme yardımcı olmuştu. Kötüler zenginleşip iyiler fakirleştiği sürece bu dünyada adalet ya da hakkaniyet olduğuna beni kimse inandıramazdı. Bu dünya da içindeki insanlar da berbattı ve hiçbir şey hissedemediğim için şanslıydım.

Ama Beste bir istisnaydı. "Kuluçka" dönemim bittikten sonra bile aklımdan çıkmayan tek kızdı.
En baştaki niyetlerimi öğrendikten sonra bile benimle seks yapmak istemişti. Ve ben de onunla bu kadar uzun süre kalacağımı bilmememe rağmen hâlâ buradaydım. Bir süredir hastane odasının kapısında oturuyor, hemşirelerle doktorların gidip gelmelerini izliyordum. İstemeden de olsa alışık olduğum saf alkol ve temizlik malzemelerinin kokusunu soluyordum.

Terli avuç içlerimi birbirine sürterken çıkacak raporları endişeyle bekliyordum. O iyileşmezse benim de varlığımın hiçbir anlamı kalmazdı. Zil sesim koridorda yankılanınca birkaç meraklı insan dönüp bana baktı. Arkama yaslanıp kot cebimdeki telefonu çıkarınca arayanın sperm donörüm olduğunu gördüğümde kaşlarımı çattım. Derin bir nefes verip telefonu isteksizce açtım.

"Efendim, baba."

"Boran, bugün pazar. Akşam yemeği için seni almamı ister misin?"

Bugün onun yüzünü görmemek için geçerli bir bahanem olduğuna mutluydum. "Gelemem. Beste hasta. Hastanedeyim."

"Beste hasta mı oldu? Nesi var?"

"Ateşi yüksek. Sonuçlarını bekliyorum."

O anda odasının kapısının açılmasıyla saçları beyazlamaya başlamış doktor dışarı çıktı.

Merakla ayağa fırlayarak, "Seni sonra ararım," dedim. Doktorun omzunun üzerinden Beste'yi görmeye çalışsam da adam kapıyı kapattı. Ellili yaşlarındaki doktor usulca gülümseyerek, "Sadece ateşi var. İyileşecek. Ona ilaç verdim," dedi. İsim etiketinden adının Dr. Pars olduğunu görsem de adı umurumda değildi.

Kolunun altından mavi bir dosya çıkarıp not almaya başlarken, "Yakınlık durumunuz nedir?" diye sordu.

Açıkçası aramızdaki ilişkinin ne olduğunu bilmiyordum. Dün gece öfkeyle odamdan ayrılmasından sonra oldukça karmaşık bir durum içindeydik. Sağlığına kavuştuğunda bana kızabileceği için hasta hâliyle benimle konuşmuş olmasına heyecanlanmamaya çalışıyordum.

"O sadece sınıf arkadaşım." Doktor da yalan söylediğimi anlamış olacak ki bakışlarını dosyasından çekmeden gri kaşlarından birini kaldırarak gülümsedi.

"Öyle mi? Ona çok değer verdiğiniz kesin. Vasilerinden birinin numarası var mı?"

"Ulaşabilirim."

"Güzel. Lütfen vasilerinden birini arayıp onu bugün dörtte taburcu edeceğimizi bildirin."

"Tamam, haber veririm."

SAVRUK RUHLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin