"Botlar sonunda geldi!" Nisan elinde bej rengi bir ayakkabı kutusuyla odamızdan içeri girerken gözlerinin içi parlıyordu."Tamam, haydi, haydi!" Yuna onu heyecanla çağırınca Nisan da kıkırdayarak yatakta oturduğumuz yere geldi.
"Pekâlâ, işte geliyor!" Kutuyu açıp kendi botlarının aynısı siyah botları kaldırırken odayı yeni deri kokusu sardı. "Ta-da! Otuz yedi numara!"
Ben onun ayakkabı numaramı nereden bildiğini merak ederken o aklımı okumuş gibi hafif bir kahkaha attı.
"Babetlerinden birine baktım." Ayakkabıyı bana uzattı. "Bu senin için, Beste."
Ne diyeceğimi bilemiyordum. Hediye kabul etmeyi pek sevmezdim. Annem beni gözü tok yetiştirmişti ve insanların bana bir şeyler almasından hoşlanmazdım.
Tereddüdümü fark edince kaşlarını çattı. "Haydi ama Beste, lütfen. Sana çok yakışır." Tina ile Yuna onu başını sallayarak onayladı.
"Umarım sana yük olmamıştır," dediğimde başını hızla iki yana salladı.
"Hiç de bile. Sana daha iyi hissettirecekse, yarı fiyatına aldım," diyerek sırıttı.
Gülümsemem düşerken iç çektim. "Sorun olmadığı süre..."
Botlara bakarken kalbim minnetle kabardı. Nisan'la tanışalı sadece üç hafta olmasına rağmen bana son derece iyi niyetli yaklaşıyordu.
Böyle içten insanlarla tanıştığım için şanslı hissediyordum, onlar olmasaydı üniversitede ki ilk haftalarımı nasıl atlatırdım bilmiyordum.
"Teşekkür ederim, Nisan."
Şakacı bir tavırla elini geçiştirircesine salladı. "Bu kadar yeter güzel kız. Şimdi partide giymen için bir şeyler bulalım!"
Yuna ile Tina heyecanla ciyaklayınca şaşkınlıkla onlara bakarken kıkırdadım. Birini hazırlamaktan neden bu kadar keyif alıyorlardı?
***
Kısa sürede giyinip Boran'nın partisine gitmeye hazırlandık. Nisan'ın yaptığı makyajdan yüzümde bir ağırlık hissediyordum ve burnuma dolan pudra yüzünden hapşırıp duruyordum.
Bu kadar makyaj yapmaya alışkın değildim. Ama beni bu akşamlığına süs bebeğine çevirmelerine izin vermiştim.
Zaten bir partiye giderek karakterimin dışında davranıyordum, bu yüzden neden sonuna kadar gitmeyeyim diye düşündüm.
Sonunda dudaklarıma parlatıcı sürdükten sonra geri çekilip ellerini beline koydu. "Tamam, şimdi ayağa kalk da sana bir bakayım."
Özgüvensiz bir şekilde kot eteğimi aşağı çekiştirerek ayağa kalktım. Kızlar ağızları bir karış açık bana bakarken bir palyaçoya benzeyip benzemediğimi sorgulamaya başladım.
"Kötü mü olmuşum?" diye sordum endişeyle kaşlarımı çatarak. Eğer kötü görünüyorsam bu akşam odamda kalacak ve bir daha asla bir partiye gitmeyi aklımdan geçirmeyecektim.
Nisan gururla sırıtarak başını iki yana salladı. "Alakası yok, harika görünüyorsun, kendine bir bak."
Elimi tutup beni gardırobun üzerinde asılı duran uzun aynaya doğru çekerek omzumun üzerinden yansımama baktı. "Ne kadar muhteşem göründüğüne bakar mısın?"
Aynadaki yansımama bakarken gözlerim fal taşı gibi açıldı. Farklı görünüyordum.
Daha sık bukleler hâline getirilmiş kıvırcık saçlarım omuzlarıma dökülürken kabarık bir görünüme sahipti. Hafif göz makyajım zümrüt gözlerimi harika vurgulamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVRUK RUHLAR
Teen FictionTaş kalpli ve duygusuz ikinci sınıf öğrencisi Boran Ozansoy, naif birinci sınıf öğrencisi Beste Gök'le tanıştığı ilk gün onu yatağa atmayı kafasına koyar. Bundan habersiz Beste, Boran'ın büyülü cazibesine kapılarak karakterinin dışına çıkmaya başlar...