Boran tekrar hızlı bir viraj alıp başımı döndürürken emniyet kemerime sıkıca tutunarak, "Boran!" diye bağırdım. Yüreğim ağzımdaydı.Bir eliyle direksiyonu tutarken diğer elini vitese atarak bana keyifle kıkırdayarak baktı.
"Lütfen yavaşla," diye yalvardığımda Boran sırıtarak gaza basarken saçları rüzgârda savrulmaya başladı.
Gözlerimi sıkıca kapattım. Neden onunla geldim ki?
Üniversiteye geldiğimden beri en büyük pişmanlığım Boran Ozansoy'un beni günahkâr dudaklarıyla öpmesine izin vermiş olmam ve ikinci pişmanlığım da on beş dakika önce arabasına binmemdi.
Hız yaptığını söylemek hafif kalırdı. Hız sınırını fazlasıyla aştığını ya da yanında oturan kızın panik atak geçirme eşiğinde olduğunu umursamadan otoyolda âdeta uçuyordu.
Yalvaran korku dolu gözlerle, "Boran," diye seslendim. Sürekli onun adını haykırmamdan keyif alıyormuş gibi yüzünde beliren zevk ifadesiyle hızını artırdı.
"Yavaş mı yoksa hızlı mı gitmemi istersin?" Gözlerindeki şehvet dolu parıltıyla başını yana eğerek bana baktı.
Sorusundaki cinsel imayı anlamamış gibi yaparak yanaklarım kıpkırmızı kesilirken gözlerimi kırpıştırıp endişeli bakışlarımı karşıma sabitledim.
"Söyle." Boran tekrar kıkırdayınca dudaklarımı sıkıca birbirine bastırdım.
"Eğer bana ne istediğini söylemezsen daha da sertleşirim." Gülümsedi. "Yavaş mı yoksa hızlı mı gitmemi istersin?"
Ne yapmaya çalıştığının bal gibi farkındaydım, bu yüzden cevap vermeyecektim. Cinsel yakınlık konusunda saf olabilirdim ama flörtten de bihaber değildim.
"Peki." Gaza bastığı anda ciyaklamamak için alt dudağımı ısırarak emniyet kemerime daha sıkı tutunurken gözlerimi kapattım.
Gülerek başını iki yana sallarken elini ele frenine atıp gaza daha yüklendi.
Kalbim göğüs kafesimi zorlayarak atarken burnumdan nefes alıyor, hayatım her an gözlerimin önünden film şeridi gibi geçecekmiş gibi hissediyordum.
Keskin rüzgâr yanaklarımı yakıp gözlerime batarken durumun vahametine ağlamamaya çalışıyordum.
Yanımda oturan bu çocuğun aklı başında olduğunu hiç sanmıyordum. Bugün ruh hâli çok sık değişiyordu ve buna ayak uyduramıyordum.
Bu noktada neredeyse havada süzülürken tüm bedenim korku ve endişeden titremeye başlamıştı. Boran titreyen bacaklarıma bakıp gülümsedikten sonra pencereden dışarı bakıp ayağını tekrar yere koydu.
Yine keskin bir viraj aldığında bir elimle penceremin pervazına tutunup diğer elimle refleks olarak çıplak pazısını kavradım.
Elimi ateşe daldırmışım gibi ondan hızla çekerek korkuyla gözlerimi kapatırken o kıkırdadı.
"Düşündüğümden daha inatçı çıktın."
"Dur," diye mırıldandım.
"Neyi durdurayım?"
"Hızlı gitmeyi." Daha yüksek sesle konuşursam arabasına kusabileceğim için fısıldayarak cevap verdim.
Cevabım üzerine gözleri muziplikle parlarken sırıttı. "Yani yavaş gitmemi mi istiyorsun?"
"Evet." Koltuğuma yaslanıp başımı salladım.
"Evet, ne?" diye üsteledi.
Ona baktığımda tek kaşını kaldırdı. "Neye evet diyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVRUK RUHLAR
Teen FictionTaş kalpli ve duygusuz ikinci sınıf öğrencisi Boran Ozansoy, naif birinci sınıf öğrencisi Beste Gök'le tanıştığı ilk gün onu yatağa atmayı kafasına koyar. Bundan habersiz Beste, Boran'ın büyülü cazibesine kapılarak karakterinin dışına çıkmaya başlar...