Boran'a kızmaya hakkım yoktu, değil mi?
O da beni diğerleri gibi uyarmıştı. Beni duygusal olarak mahvedebileceğini söylemişti. Ama içten içe duygularımızın karşılıklı olduğunu umduğum için yine de canım yanıyordu.
Biri için kolay lokma olarak görülmek ve bu izlenimi güçlendirecek şekilde davranmak çok daha can yakıyordu.
Derse gitmeden önce rahatça ağlayabilmek için bu sabah uzun bir duş aldım. Gözlerim kızardığı ve altında torbalar belirginleştiği için normalde makyaj yapan biri olmasam da bugünlük makyaja ihtiyaç duyduğumu düşündüm.
Göz altlarımdaki koyu bölgenin altına biraz pudra geçtikten sonra çatlak ve solgun dudaklarıma dudak nemlendiricisi sürdüm.
Banyodan çıktığımda Nisan kalkmış yatağını toplarken bana usulca gülümsedi.
"Günaydın. Bir saattir banyodasın, iyi misin?"
İç çektim. "Evet. Pardon."
Bavulumdan kıyafet almak için yatağıma doğru yürürken gözlerini üzerimde hissedebiliyordum. Bir nefes verip aşağı indikten sonra kollarını kavuşturdu.
"Duyduğuma göre dün gece Kutay'la dans ederken Boran gelip seni sinirle uzaklaştırmış. İkinizin arasında ne oldu?"
Bu konuyu konuşmamayı tercih ederdim. Kendimi tutamayıp ağlayabilirdim.
"Hiçbir şey," diye mırıldanarak bavulumun fermuarını kapattım.
"Seni yurda o getirdi, değil mi? Sonrasında ne oldu?"
Her şey konuşulup bittiği için Nisan'a her şeyi anlatacaktım ama zamanı değildi. Hıçkırıklara boğulmadan onun adını ağzıma alabileceğim bir noktaya gelmem gerekiyordu.
"Aramızda hiçbir şey olmadı."
Yüzünde sempati ifadesi belirirken derin bir nefes alıp yavaşça başını salladı. Muhtemelen düşündüğümden çok daha fazlasını anlamıştı ama neyse ki üstelememeye karar vermişti.
"Peki. Ben gidip duş alayım."
Nisan dudaklarını büzüp uzaklaşırken ona doğrudan bakmadan başımı salladım.
Şu anda kuzeniyle ilgili konuşmak istemediğimi ve sırf şeytani dürtüsünü tatmin edebilmek için ilk öpücüğümü çalıp bana dokunduğu gerçeğini anladığını umuyordum. Tüm bunların etkisinden kurtulmak için biraz zamana ihtiyacım vardı.
***
"Beste, bekle!"
Bana seslenildiğini duyup arkamı döndüğümde nefes nefese yanıma gelen Yaman'ı gördüm.
Alnından ter akıyordu ve günümde olsaydım, sürekli peşimden koşmasıyla ilgili birkaç şaka patlatabilirdim.
"Günaydın," dedi gülümseyerek.
Gönülsüzce de olsa ona gülümseyerek karşılık verdim.
Yüzümü incelerken gözlerini dikkatle kıstı. "İyi misin? Gözlerin biraz şişmiş gibi."
Lanet olası pudra. Onu iade etmeliydim. Bir de üzerinde yüksek kapatıcılık yazıyordu.
Bakışlarımı kaçırıp başımı salladım. "Evet, harikayım, teşekkürler. Ne oldu?"
"Peki. Bil bakalım okuldan kim kovulmuş?"
Tahmin oyununa enerjim olmadığı için kendimi hiç zorlamadan omuzlarımı silktim.
"Selim Hoca. Ofisinde bir kızı taciz etmeye çalıştığını ve bunu rektöre itiraf ettiğini duydum. Okuldan kovulmuş ve polisler eşliğinde kampüsten çıkarılmış."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVRUK RUHLAR
Roman pour AdolescentsTaş kalpli ve duygusuz ikinci sınıf öğrencisi Boran Ozansoy, naif birinci sınıf öğrencisi Beste Gök'le tanıştığı ilk gün onu yatağa atmayı kafasına koyar. Bundan habersiz Beste, Boran'ın büyülü cazibesine kapılarak karakterinin dışına çıkmaya başlar...