"Beste.""Beste."
Kolum hafifçe sarsılınca derin uykumdan uyandım. Ağırlaşan göz kapaklarımı açıp şaşkınlıkla etrafıma bakındıktan sonra direksiyonun başında beni izleyen Boran'ı fark ettim.
Dikkatimi çevreye verdiğimde etrafındaki karanlığa ve boşluğa bakınca üniversitenin oraya döndüğümüzü ve onun arabasında uyuyakaldığımı anladım.
"Geldik," dedi sanki gerek varmış gibi.
Hâlâ biraz çakırkeyif hissetsem de partiye göre biraz daha aklım başımdaydı. Zilzurna sarhoşken biraz dinlenmek kesinlikle işe yarıyordu.
Kaslarım da uykuya dalmış olacak ki dik durmaya çalıştığımda başımdaki hafif zonklamayla yüzümü buruşturdum. Bir daha asla içmeyeceğime ve partiye gitmeyeceğime dair içimden yemin ettim.
Biraz kendime geldiğim için önceki olaylar zihnimde canlanmaya başladı.
Tanışalı yarım saat olmasına rağmen Kutay'la öyle dans ettiğim ve ardından Boran'a söylememem gereken şeyleri söylediğim için inanılmaz utandım.
En hafif tabirle aşağılanmış hissediyordum.
Boran'nın gözlerini üzerimde hissedince utanarak başımı öne eğip emniyet kemerimi açtım. "Beni getirmene gerek yoktu." Kapıyı açıp gecenin soğuğuna adım attım.
Rüzgârlı ve nemli hava vücuduma vururken çantamla hırkamı partide bıraktığımı hatırlayarak kendime sarıldım.
Tuvalete giderken eşyalarımı Yuna'ya teslim etmiş ve onları ondan geri almayı unutmuştum.
Boran'nın arabasından inip yanıma doğru yürüdüğünü duydum.
"Üşüdün mü?"
Gözlerimi kaçırdım. "Hayır, iyiyim."
"Evet ama dişlerini sıkıyorsun."
Kazağının kenarlarını tutup hızlı bir hareketle üzerinden çıkardı. Beyaz atletiyle bana yaklaşıp kazağı bana giydirmek için havaya kaldırdı.
Geri çekildim. "Böyle iyiyim."
"İnatçılık etme," diye çıkıştı.
Daha fazla direnmeden başımı öne eğip o kahverengi kazağını bana giydirirken gözlerimi yerden ayırmadım.
"Kollarını geçir," diye talimat verdi.
Gönülsüzce de olsa dediğini yaptım. Kazağını giyer giymez kokusu beni sarınca derin bir iç çektim.
Beni anında ısıtan yumuşak ve büyük kazağının içinde ellerim kayboldu.
Boran hafifçe gülümsedi. "Çok tatlı oldun."
Bunun üzerine yüzüm kızarınca hızla arkamı döndüm. "Ben odama gidiyorum."
Arabanın kapılarını kapatıp arabasını kilitledikten sonra arkamdan geldi. "Seni kapına kadar bırakayım."
"Böyle iyiyim. Seni odamda istemiyorum."
"Odana geleceğim demedim, Beste. Sadece iyi olduğundan emin olmak için seni kapına bırakacağım."
"Bir şey olmaz, merak etme. Okul sınırları içinde bana kimse zarar veremez."
"Evet, geçen gün Selim Hocanın tacizinden kıl payı kurtulan sen değildin, bir başkasıydı."
Aniden durup başımı ona çevirdim. "İyi olacağım, Boran. Bu gece yalnız kalmak istiyorum."
Sert rüzgâr saçlarını savururken bir süre bana baktıktan sonra pes edercesine başını salladı. "Peki, öyleyse iyi geceler, Beste."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVRUK RUHLAR
Dla nastolatkówTaş kalpli ve duygusuz ikinci sınıf öğrencisi Boran Ozansoy, naif birinci sınıf öğrencisi Beste Gök'le tanıştığı ilk gün onu yatağa atmayı kafasına koyar. Bundan habersiz Beste, Boran'ın büyülü cazibesine kapılarak karakterinin dışına çıkmaya başlar...