Canlı ve parlak doğan güneş, açık pencereden odaya süzülerek odayı turuncu rengiyle aydınlatıyordu.Uykulu gözlerimi açıp yanımdaki ahşap masanın üzerindeki saate baktım.
07.05.
Saat sekizdeki ilk dersime geç kalmak istemiyordum, bu yüzden ağırlaşan gözlerime ve yorgun bedenime rağmen yataktan kalkmak için gücümü toplamam gerekiyordu.
Dün akşamki oryantasyon safsatasına katılmanın kötü bir fikir olduğunu biliyordum. Okulun ilk gününde uyuşuk hissetmek kesinlikle döneme başlamanın iyi bir yolu değildi.
Lise boyunca sayısız akran baskısından kurtulmayı başarmıştım, bu yüzden oda arkadaşımın dün akşamki ısrarına neden boyun eğdiğimi bilmiyordum.
Dün akşamki alışık olduğum türden bir oryantasyon değildi ve akşamın sonunda elde ettiğim tek şey tuhaf bir çocuğun bana burnumda sümük varmış gibi aval aval bakmasıydı.
Bir grup çığırtkan kızın önünde soyunmanın üniversite ile hiçbir ilgisi yoktu. Dahası, bunun mezun olmama nasıl yardımcı olacağını da anlamıyordum. Burası garip bir üniversiteydi.
Üst yataktan sarkan el bana Nisan'ın hâlâ uyuduğunu söylüyordu.
Ranzanın üst katını almak için büyük umutlarım vardı ama dün akşam döndüğümde yatak başlığının üzerinde dev bir örümceğin gezindiğini gördükten sonra, küçük bir gıcırtının böceklerden daha zararsız olduğuna karar vermiştim.
Yanımda duran el valizime uzanıp giyecek bir şeyler bulmak için karıştırmaya başladım. Bej rengi bir etek ve beyaz uzun kollu bir üstte karar kıldım.
Yataktan kalkıp banyoya geçince soğuk fayanslara yüzümü buruşturarak baktım. Küçük banyoda bir duş, bir tuvalet, bir lavabo ve beyaz ahşap bir dolap vardı.
Kıyafetlerimi köşedeki küçük bir masanın üzerine koyduktan sonra hemen üzerimi çıkardım.
Dişlerimi fırçaladıktan sonra duşa girip soğuk suyu açınca derin bir nefes aldım.
Sabah erken saatlerde duş almaya bayılırdım. Ruhumu canlandırır, uzun bir güne başlamadan önce bana kısa bir meditasyon anı sunardı. Bugün enerjiye her şeyden çok ihtiyacım vardı.
Artık lisede değil, üniversitedeydim ve müfredat ve çevre değişikliğine alışmamın ciddi bir çaba gerektireceğini biliyordum.
Özellikle de yeni yüzler görünce tüyleri ürperen benim için bu çok zordu. Değişikliklerden hoşlandığım söylenemezdi.
Uzun bir muhakeme anından sonra suyu kapatıp duştan çıktım. Kurulandıktan sonra giyinip elimdeki eski pijamalarımla odaya geçtim.
Nisan'ın nihayet uyanıp yatağını topladığını görünce gülümseyerek pijamalarımı bir köşeye kaldırdım.
"Günaydın."
Başını bana çevirdiği anda gözleri kıyafetime takıldı. Beni tepeden tırnağa süzerken huzursuzca kıpırdandım.
"Günaydın. Okul için bunları mı giyeceksin?"
Kaşlarımı çatarak kafa karışıklığıyla kıyafetlerime baktım. "Şey... Evet. Neden?"
Kıyafet seçimimde yanlış bir şey yoktu. Bacaklarımı ve göğüs dekoltemi her zaman kapatmaya özen gösterirdim. Bazı şeyleri insanların hayal gücüne bırakmanın en iyisi olduğunu düşünürdüm.
"Hiçbir şey." "Bir şey yok," dedi dudaklarını büzerek. "Hiçbir şey yok."
"Garip mi görünüyorum?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVRUK RUHLAR
Teen FictionTaş kalpli ve duygusuz ikinci sınıf öğrencisi Boran Ozansoy, naif birinci sınıf öğrencisi Beste Gök'le tanıştığı ilk gün onu yatağa atmayı kafasına koyar. Bundan habersiz Beste, Boran'ın büyülü cazibesine kapılarak karakterinin dışına çıkmaya başlar...