Yemekhaneye açılan büyük kapıların önündeydik. Ona dönüp başparmağımla arkamı işaret ettim.
"Geldik. Burası"
Birden elimi tutup kapıları açarak beni yanına sürükledi.
Allah aşkına, beni duymamış mıydı?
Kendimi kurtarmak için elimi büküp dişlerimi sıkarak, "Bırak beni," dedim.
"Öğle yemeğini benimle yemeni istiyorum." Elimi daha sıkı tutarken gülümseyip herkesin oturmuş, öğle yemeğini yediği arka masaya doğru ilerlemeye devam etti.
Boran dâhil herkes.
Kalbim anında tekledi. Onun yüzüne bakamazdım.
"Bakın kimi getirdim çocuklar." Kutay gülümseyerek grubun önünde durdu. "Beste."
Yer yarılsa da içine girsem. Keşke bugün büfeye uğramasaydım
"Beste!" Yuna sırıttı. "Eşyalarını aldın mı? Dün gece sana getirmesi için Nisan'a verdim." Yuna endişeyle alnını çatarken ben de Boran'a bakmamaya çalışarak zorla gülümsedim.
"Evet, aldım. Teşekkür ederim."
Nisan bir Kutay'a bir de bana bakarak, "Birlikte gelmeniz çok garip," dedikten sonra her nedense Boran'a döndü.
"Evet, bu güzellikle koridorda karşılaştım. Yoksa şanslı günümde miyim?" Kutay benim için bir sandalye çektikten sonra yanımdaki sandalyeye oturdu.
Ben tereddütle otururken elimi bırakmadı. Hatta elimi daha da sıkı tuttu. Elimi çaktırmadan çekmeye çalışsam da o ellerimizi kendi kucağına koydu.
Boran'a göz ucuyla baktığımda gözlerini bizim ellerimize diktiğini gördüm.
Çenesini sıkarken oldukça kızgın görünüyordu. Tabii, Kutay'ın çok değerli bekaretimi alabileceğini düşündüğü için kızgın olmalıydı.
Tina kuzenine gülümseyerek, "Beste'yi sevmiş gibisin," deyip ağzına bir parça tavuk attı.
Cem arkasına yaslanmış, bir elinde bir kutu vişne suyu tutan ve diğer elinin parmaklarıyla masaya vuran Boran'a bakıyordu.
Kutay, "Elbette. Çok tatlı," dedikten sonra bana dönüp dişlerini göstererek gülümsedi.
Boran meyve suyunu masaya bırakıp doğruldu. Cebinden telefonunu çıkardı.
Onu gizlice izlerken ekranına dokunmaya başladı. Kısa bir süre sonra telefonunu pantolonunun cebine koyup yemeğine devam etti.
Kutay, "Umarım herkes dün geceki partimden keyif almıştır," diye başladı. "Keşke Beste biraz daha kalsaydı. Dans pistindeki dansımız çok güzel gidiyordu."
Neden o garip ve utanç verici anıyı gündeme getirdi?
Bir şey söylemeden yutkundum. Boran'a bakmak istesem de kendimi tuttum.
"Bebeğim!"
Göz ucuyla baktığımda siyah kıvırcık saçlı bir kızın bize doğru yaklaştığını gördüm. Geniş kalçası ve büyük memeleriyle oldukça çekici bir kızdı.
Onu hayranlık süzüyordum ki Boran'nın kucağına oturup uzun kollarını ona dolayarak gülümsedi.
Kırılmış kalbimin bin parçaya ayrıldığını hissedince aniden düştü. Kalbimin daha da kırılabileceğini düşünmemiştim.
"Vayyy." Kutay sırıtarak yumruğunu ağzına götürdü. "Üniversitede ki tüm kızları sen kapıyorsun, Boran."
Herkesin önünde ağlamamak için meyve suyu kutusuna uzanıp onu içmek istesem de ellerim inanılmaz titrediği için onları hareket ettirmemeye karar verdim.
Kutay titrediğimi fark edip ellerime bakınca ifadesi yumuşadı.
Boran yüzünü kızın boynuna gömerken, "Seni özledim," diye mırıldandı.
Yelkenlerini indirip gülümseyen kız, Boran'nın bir zamanlar çok sevdiğim ve hâlâ bayıldığım kehribar gözlerinin yan bakışlarla bana kaydığını görmüyordu.
Boran ona baktığımı görüyordu. Gözlerini benim perişan olmuş yeşil gözlerimden ayırmadan hafifçe sırıtarak konuştu. "Çok güzel kokuyorsun bebeğim."
O anda duvarlar üzerime gelmeye başladı. İçim acıyla yanarken gözlerim doldu.
Bunu bana söylerdi. Neden o...
Gözlerimin dolduğunu görmemesi için başımı öne eğdim. Kontrolümü kaybetmek üzereydim. Kutay elimi nazikçe sıkınca onun gülümseyen yüzüne baktım.
Sadece dudaklarını hareket ettirerek, "Rahatla," dedi.
Biliyor mu? Tam olarak ne biliyor?
Kız kıkırdayarak, "Ben de seni özledim," dedi.
Boran, "Dün bütün gece birlikte olmamıza rağmen uyandığım anda yüzünü özledim. Neden biliyor musun? Çünkü sen yokken hiçbir şey eğlenceli olmuyor," dedi.
Yok artık. Dün gece mi?
Aramızda olanlara rağmen dün geceyi başka bir kızla mı geçirmişti? Ve sadece bu da değil, partide bana bunların aynılarını söylemişti.
Bu kadarı da fazla. Nasıl bu kadar...
Sıcak gözyaşım yanağımdan süzülünce hemen yüzümü silip öğle yemeğimi aldım. "Ben... Gitmeliyim."
Hepsinin önünde yıkılmadan önce ayağa kalkıp aceleyle yemekhaneden çıktım.
"Beste." Kutay arkamdan gelmeye yeltense de Nisan yerinden kalkıp onu durdurdu. "Ben hemcinsiyim. Gidip nesi varmış bakacağım."
Nisan arkamdan gelirken Yuna ile Tina şaşkınlıkla bakışıyordu.
Boran uzaklara bakıp iç çekerken olan bitenden habersiz kız elini onun saçlarında gezdirerek bir yandan da yüzünü öpmeye çalışıyordu.
Boran homurdanarak kıza sinirle baktı. "Dur, yapma." Boran kızın ellerini üzerinden çekip aniden ayağa kalkınca kız neredeyse kucağından yere düşecekti.
"Ben ne yaptım, Boran?"
Boran öfkeyle çantasını kapıp yemekhaneden çıktı.
Kutay iç geçirerek garip bir şekilde ensesini ovuşturan Cem'e baktı. "Süper ya. Bu okulda çok fazla drama var. Buraya geçiş yapayım diyorum, ne diyorsun?"
~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVRUK RUHLAR
Teen FictionTaş kalpli ve duygusuz ikinci sınıf öğrencisi Boran Ozansoy, naif birinci sınıf öğrencisi Beste Gök'le tanıştığı ilk gün onu yatağa atmayı kafasına koyar. Bundan habersiz Beste, Boran'ın büyülü cazibesine kapılarak karakterinin dışına çıkmaya başlar...