Ufukta gördüğüm karaltı geçtiği yerlerdeki karı havaya kaldırarak hızla yurda yaklaşıyordu.Bu görüntü bana bi an posta arabalarını hatırlatmıştı.Öndeki 2 atın çektiği tahta tekerlekli arabalardı.Eğer yavaş geliyorsa pekte önemli bi haber getirmedillerini anlardınız.Ama şuan karşımda gördüğüm araba gibi hızlıysalar her zaman kötü haber getirirlerdi.Bu haber çoğu zaman savaş demekti.
Gözümü hiç ayırmadan uzun zamandır dört nala koştukları belli olan atlara bakıyordum ki arka arkaya dizilmiş aynı hızla birbirlerini takip eden 3 araba daha gördüm.Aceleyle Aleksy ve Niko' yu uyandırmak için yanlarına gittiğimde ikisinin de çoktan kalkmış olduklarını gördüm.Daha doğrusu binada ki herkes uyanıktı ve sanki birşeyleri bekler gibiydiler.Hızlı adımlarla. Aleksy ve Niko' nun yanına gittim.
Tam o sırada demir kapı herkesin duyabileceği şekilde bir ses çıkararak büyük bir gürültüyle açıldı.Ordudan olduklarını anladığım silahlı bir düzine asker binaya girdi ve kalabığı tam ortadan yararak bir koridor açtılar.Binanın iki tarafına yığılmış halk ne olduğundan habersiz birbirlerine şaşkın gözlerle bakarken bütün dikkatler bir anda yeniden kapıya yöneldi.İçeriye daha fazla askerle birlikte 2 adam girdi.Birini daha önceden görmüştüm.Adı hatırladığım kadarıyla Sergey Putko'ydu.
Yurdun müdürüydü.Gür sakalı ve yediği yemeklerden olsa gerek büyük bir göbeği vardı.Onu fazla görmezdik.En son yurtta kalan gruplar arasında 2-3 kişinin öldüğü bir kavga çıktığı zaman gelmişti.Onun gelmesi pek iyi olmamıştı.Çünkü kavgaya karışan iki grubun liderlerini herkesin gözü önünde meydanda kurşuna dizdirmişti.
Diğer adamı daha önce gördüğümü sanmıyorum.Çünkü görseydim kesin hatırlardım.Çok keskin bakışları ve kül rengi gözleri vardı.Savaşlarda yer aldığı her halinden belliydi ve yakasındaki madalyalar, yüksek rütbeli üniforması,yaşadığı savaşları tesciller nitelikteydi.Herkesin neler olacağını merak ettiği sırada elini havaya kaldırdı ve kalabalıktaki fısıldaşmalar yerini derin bir sessizliğe bıraktı.Çok geçmeden gür sesiyle hala unutamadığım konuşmasına başladı.
-- Adım İvan Baris Gorbaçov.Rus ordusunda yetkili bir subayım.Uzun zamandır yanı başınızda Kırım'da Rus ordusu ,Fransız ve İngilizlerle apansız bir savaş içerisinde.Ne yazıkki bu uzun süreç ve yetersiz takviyeler çok fazla kayıp vermemize neden oldu.Ordu kayıplarımızın yerini doldurabilecek eli silah tutan herkesi orduya çağırmam için beni görevlendirdi.
Şunu söylemeliyim ki buraya sizi zorla orduya almak için gelmedim. Buraya kiminizin babasının,kiminizin kardeşinin,kiminizin de evladının orada ölüme yürüdüğünü söylemek için geldim.Şimdi, fazla zaman yok kararınızı verin.Burada bu sefil hayat içerisinde ölmek mi istersiniz? Yoksa vatanınız için ,toprağınız için, aileniz için cephede bir nefer olmak mı? Kabul edenler bir adım öne çıksın,dedi.
Kimse ne yapacağını bilemedi.Savaşın bu kadar yakınımıza gelebileceğini hiç düşünmemiştim.Ama şimdi savaşın tam ortasındaydık ve önümüze iki seçenek sunulmuştu.İkisinin de ucunda kaçınılmaz olarak ölüm vardı.Ne şekilde öleceğimiz ise bize bırakılmıştı.Ben bunları düşünürken.
Aleksy ve Niko'nun bana baktıklarını farkettim.Daha önce düşündüklerim aklıma geldi.Hayattaki amacım o savaşta beni bekliyor olabilirdi.O amaca ulaşmam için bu son şansım olabilirdi.Çekinerekte olsa o adımı attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Kutu
Детектив / ТриллерHasta olduğunu bilemeyecek kadar aciz bir adamın tanıştığı insanlarla birlikte her dakika değişen yaşamı ve bu hareketliliğin getirdiği geri dönüşü olmayan ölümcül kararlar. Tam da Stephanov ailesine yakışan bir hayat. (Satışta)