Soğuk Bir Esinti

88 7 1
                                    

      Kolyeyi, ince ya da kalın her bir damarının tek tek sayılabildiği elleriyle avuçlarımın arasına bıraktı ve iki eliyle avucumu öyle sıkı kapattı ki kolyenin sivri yerleri avucumda küçük yaralar açmış, kanımın gümüşi renk üzerinde iz bırakmasına neden olmuştu. Ardından iki büklüm bir şekilde doğrudan gözlerimin içine bakarak kısık denebilecek bir ses tonuyla konuşmasına devam etti.
      ---- Bu kolye babana aitti ve daima seninle birlikte olabilmesi için seni koydukları sepetin içinde ki zarfa koymuşlardı ama sahte ebeveynlerin bu kolyeyi senden yıllarca sakladılar. Daha doğrusu seni büyüten, annen olarak tanıdığın kadın bu yolu seçti ve seni kendi öz oğlu gibi büyüttü, dedi ve iyice bükülmüş belini hafiften doğrultarak, arkasını dönüp koltuğun kol koyma yerinden destek alıp usulca yerine oturdu.
       Aklımda, bilinmezliklerle dolu onca anı vardı ve bu kadının anlattıkları sayesinde yavaş yavaş parçalar yerine oturmaya başlamıştı ama bütün bunları en ince ayrıntısına kadar nasıl bilebilirdi ki. Bu evden çıkmadan bütün soruların cevabını almalıydım.
     ---- Tepede ki evimede bu yüzden mi gitmiştin, yani kolyeyi bulmaya? diye sordum. Bu aklımda ki bir yığın sorudan sadece biriydi.
    ---- Aslında bulmayı umduğum asıl şey sendin ama evde yoktun, ne canlı ne de ölü olarak. Bende seni bulmanın en azından bir anlamı olması için yalnızca kolyeyi alıp evden çıktım,dedi. Önceki cevaplarına göre daha açık sözlüydü.
    ---- Peki babam, bu kolyeye neden bu kadar önem veriyordu?
    ---- Bütün bunların cevabını yakında kendin bulacaksın. Senden tek isteğim tüm sorumluluğu alarak avuçlarına bıraktığım bu kolyeyi evden ayrıldıktan sonra açman. Aksi takdirde olabilecekler olumsuzluklar karşısında sana asla yardımcı olamam, dedi. Sanki birilerinin bizi dinlediğini düşünüyor gibiydi. Yalnız olmadığımızın oda farkındaydı.
    ---- Tamam, istediğin olacak. Bu kolye yeri ve zamanı gelmedikçe açılmayacak ama bunun karşılığında senden tek bir sorunun cevabını istiyorum,dedim. Hiç olmadığım kadar kendimden emin bir ses tonuyla.
     Yaşlı kadın bu isteğim karşısında ani bir irkilmeyle gözlerini ince detaylarla süslü beyaz ahşaptan yapılma tavana dikti ve sırasıyla tüm duvarları en ince ayrıntısına kadar inceledikten sonra tekrardan bana odaklandı. Bu halleri beni yavaş yavaş tedirgin etmeye başlamıştı.
     ---- Sor bakalım Stephanov ama cevabını veremeyeceğim bir soru olursa kusuruma bakma, dedi. Delici bakışları her ne kadar etkili ise de bende bu sorumun cevabını almakta kararlıydım.
     ---- İlk olarak arkadaşlarımın ve benim hayatımı kurtardın. Bu evden çok ta farklı olmayan ahşap bir binada bizi misafir ettin ve dondurucu soğukta can vermemize izin vermedin. Ardından hayalde olsa önce süslü bir portre içerisinde sonra da genç bir kadın kılığında göründün. En sonunda da bu evle aynı odalara sahip olduğundan emin olduğum üst katta, o gece hayatını kaybettin. Sakın inkar etme. Sahip olduğun o yeşil gözler seni fazlasıyla ele veriyor. Şimdi de hem beni büyüten hem de gerçek ailemi tanıdığını söylüyorsun ve ben anlattığın her bir sözüne kesinlikle inanıyorum. Kimsin sen? dedim ve son sorumu o kadar vurgulayıcı, her bir kelimesinin altını keskin bir hançerle çizermişçesine yönelttim ki kadın sanki dar bir kafesteymişçesine köşeye sıkışmış gibi öylece kalakalmıştı.
      Bir süre öylece gözlerimin içine baktı. Sanki cevap vermek istiyordu ama aynı zaman da konuşmamak için, kendini ele vermemek için aklını ve dilini engeller gibiydi. Titrek bir sesle konuşmaya başlaması çok uzun sürmedi.
     ---- Daha önce de söylediğim gibi senin çevrende olmamın tek nedeni babanla aramızda yapılan anlaşmadır. Ben, yaşadığın ve yaşadığım sürece bu anlaşmaya sadık kaldım ve daima da böyle olacak. Kim olduğuma gelince ben sadece hayatını bir şekilde devam ettirmeye çalışan yaşlı ve yalnız bir kadınım. Doğru, bir zamanlar bende gençtim, güzeldim. Şimdi ki kadar koyu olmasa da o zamanlar yemyeşil ve etrafına mutluluk saçan bir çift göze sahiptim. Saçlarım o kadar doğal ve parlaktı ki tüm kızların onlara bakarkan ki kıskanç bakışlarını zevkle seyrederdim. Bir çok üst düzey asker, bürokrat benim için birbirleriyle yarışırdı ama o günler artık çok geride kaldı. Zamanla güzelliğim soldu, saçlarım beyazlaştı, dokunmaya kıyamadığım tenim kırışıklarla doldu. Karlar arasında ki bir çimen kadar yemyeşil gözlerim koyulaştı ve artık aynaya dahi bakamaz oldum. Uzun süre genç kalmanın yollarını aradım ve bir çok yöntem denedim ama hiç biri istediğim sonucu vermedi. Çok kötülük yaptım, bir çok aileyi hüzne boğdum ve onları karanlık gecelere hapsettim ama bunlar seni de beni de aşan konular, Stephanov. Bu yüzden eğer cevabım seni tatmin ettiyse lütfen artık bu konuda bana soru sorma, dedi ve donukluğunu yitiren bakışlarını üzerimden alarak tekrardan sırasıyla tüm duvarlarda gezdirmeye başladı.
      Cümleye başlarken ki titrek sesi iyice kısılmış, ölüm döşeğinde ki bir hastanın son nefesinde ki gibi rahatsızlık veren bir etki bırakmıştı üzerimde. Her ne kadar istediğim cevabı tam olarak alamasamda onu daha fazla zorlamak istemiyordum. Eğer daha fazla zorlarsam kalbi yılların yorgunluğuna daha fazla dayanamayabilirdi. Hayatını kaybettiği geceden bahsettiğim andan beri zaten bi huzursuzluk kaplamıştı tüm bedenini.
      Her ne kadar, bakışları farklı noktalara odaklanmış olsa da ona bakmayı sürdürdüm ve sakin bir ses tonuyla odada yarattığım olumsuz havayı bir nebzede olsa dağıtmak için konuşma ihtiyacı hissettim.
     ---- Pekala. Seni daha fazla yormak istemiyorum ve artık soru sormayacağım, dedim ve ekledim.
     ---- Sizin için yapabileceğim bir şey var mı?
     O kadar yorgun ve bir çare görünüyordu ki içimde ona karşı derin bir acıma duygusu hissetmiştim. Göz ucuyla tekrardan bana bakarak, yardım istercesine bir el işareti yaptı.
     ---- Gel çocuğum bana yardım ette yatağıma gidebileyim. Aksi takdirde yaşlı bedenim bu ağır imtihana daha fazla dayanamayacak,dedi ve yavaşça, koltuğun kolundan da destek alarak ayağa kalkmaya çalıştı. Benim için yaptığı onca şeyden sonra bu isteğine kayıtsız kalamazdım. Hemen yerimden kalktım ve boştaki kolunu omzuma atarak yürümesine yardımcı olmaya çalıştım.
      Ağır adımlarla önce hole yöneldik, ardından da ahşap merdiven basamaklarının gıcırtıları arasında üst kata kadar çıktık. Her şey hatırladığım gibiydi. Hemen sol tarafımızda, koridorun sonunda ki yatak odasının kapısı kapalıydı. Ondan önce davranıp, adımlarına da ayak uydurarak doğruca yatak odasına yöneldim. Kapıyı açmamla birlikte yaşlı ev sahibemi ve beni bir anlık olduğumuz yerde kalakalmamıza neden olan soğuk bir esinti karşıladı. Tam da tahmin ettiğim gibi camlardan biri açıktı ve daha önce holde hissettiğim serinliğin sebebi de bu olmalıydı. Yaşlı kadını dağınık ve bir kaç yün döşekten yapılma geniş yatağına yatırdım ve kalın sayılamayacak yorganını üzerine örttüm. Tam camı kapatıp odadan çıkacakken yaşlı kadının cılız sesini tekrardan duydum.
      ---- Adım Valeria, Valeria Ksenia, dedi ve yorgun gözlerini derin bir uykuya dalarmışçasına kapattı.
      O görmemiş olsa da onu anlıyormuş gibi bir kafa hareketi yapıp usulca kapıyı kapatıp odadan çıktım. Çok fazla ses çıkartmamaya çalışarak alt kata inerken yaşlı kadından duyduğum her cümleyi tek tek düşündüm ve benim için yaptıklarından sonra ona daha fazla yüklenmememin doğru bir karar olduğuna hükmettim. Eski portrelerin canlıymış gibi hissettiren bakışları arasından geçip büyük salona girdiğimde salonun eskisi gibi derin bir sessizliğe büründüğünü farkettim. Ne eve girdiğim anda duyduğum çocuk sesleri ne de ordan oraya hareket eden ayak sesleri yeniden kulaklarımı rahatsız ediyordu ve demin hararetli şekilde yanan şömine de sönmüştü.
       Bir kaç dakika önce, Valeria'nın oturduğu tekli deri koltuğa usulca oturdum ve avuçlarım arasında duran gümüşi kolyeye uzun uzun baktım.

Kara KutuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin