Sergei tam bir aile babası görünümündeydi.Uzamış kızıl sakalları ve şekilsiz saçları onu dağınık bir havaya sokmuş olsa da bakışlarındaki derinlik ne kadar disiplinli biri olduğunu anlatır nitelikteydi.Yüzünde darp izleri vardı.Giydiği uzun ceket onu normalinden biraz daha uzun boylu göstermişti.Yavaşça ayağa kalktım ve doğrudan gözlerinin içine baktım.Bakmaya çekindiğim kin dolu bakışlarının yerini daha sakin bakışlar almıştı.
-- Benim adım da Karl ve bunlarda arkadaşlarım Niko ve Aleksy.Olanlar için üzgünüm ama daha öncede söylediğim gibi Rostov'a götürmemiz gereken bir belge var.Burada daha fazla kalamayız, dedim.
-- Rostov'a mı? dedi Sergei, soran gözlerle bana bakarak.
-- Evet, neden bu kadar şaşırdın? diye sordum.Doğrusu nedenini merak etmiştim.
-- Ya çok şanslı adamlarsınız yada azrail size biraz daha zaman vermiş olmalı, dedi.Ne demek istemişti şimdi.Bu sözler Aleksy ve Niko'nun da ayağa kalkmasına neden oldu.
-- Neden böyle söyledin, dedi Niko.
-- Rostov' a giden yolu Fransız askerler ele geçirdiğini duydum.Eğer o yolda devam etmiş olsaydınız muhtemelen ya esir düşerdiniz yada kurşuna dizilirdiniz.
Sergei' in anlattıklarını duyunca Niko ve Aleksy' e baktım.Onlarda benim kadar şaşırmış haldeydiler.Sergei konuşmasına devam etti.
-- Evdeki adamlar, onlarda kıyafetlerini değiştirmiş Fransız askerleriydiler, dedi.
-- Bunu nerden biliyorsun? diye sordu, Aleksy.
-- Çünkü, giydikleri kıyafetler benimdi, dedi.
Karısıyla kızının ölümünden neden kendini sorumlu tuttuğunu o an daha iyi anlamıştım.
-- Neden kıyafetlerini onlara verdin? diye sordum.Niko ve Aleksy' in sorgulayıcı bakışları Sergei' in üzerindeydi.
-- Size herşeyi anlatacağım ama biraz dinlenmem gerek, dedi ve 3-4 adım yakınındaki kayanın üzerine oturdu.Biz hala ayaktaydık ve konuşmasına devam etmesini bekliyorduk.
-- Savaş yüzünden geçen hafta köy boşaltıldı.Gitmeden önce herkes köy meydanında toplandı ama karım Darya çok hastaydı ve bırakın böyle bir yolculuğa çıkmayı yürüyecek hali bile yoktu.En mantıklısı köyün diğer kalanına "Darya biraz daha kendini topladıktan sonra katılmak" diye düşündüm ama bunun ne kadar yanlış bir karar olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum.
Darya 3-4 güne kendini toparlamaya başladı.En azından desteklede olsa yürüyebilecek kadar iyileşmişti.Dün sabah da yola çıkmak için yükleri arabaya yükledim ve tekerlekleri kontrol ederken iki adamın köye yaklaştığını gördüm.Bunlar iki Fransız askeriydi ve ordu için boş bir köy arıyor olmalıydılar.Ne kadar farkedilmemeye çalışsamda beni görmüşlerdi ve bütün evleri kontrol ederek bizim eve kadar geldiler.
Silahım yoktu, bu yüzden küreği elime alıp kapının arkasına geçtim.Evin önüne geldiklerinde bağırarak Fransızca birşeyler söylemeye başladılar.Sanırım dışarı çıkmamızı istiyorlardı.Bir süre bekledikten sonra zorla içeri girdiler.Birinin elindeki silahı küreğimle vurarak yere düşürmeyi başardım ama diğerinin tüfeğini sertçe kafama vurması bayılmama neden oldu.
Kendime geldiğimde ellerim ve ayaklarım bağlıydı.Dolaptan benim kıyafetlerimi giymiş olduklarını gördüm.Karım ve kızımda yanımdaydılar ve benim gibi onlarıda bağlamışlardı.Adam bi an gözlerime baktı ve hiç duruşunu bozmadan tüfeğini kızıma doğrultup tetiğe bastı...Sonrasını biliyorsunuz zaten, dedi.
Bu anlattıkları insanoğlunun ne kadar acımasız olabileceğinin somut birer kanıtıydı.İşte bu yüzden yolumuza devam etmeliydik.
Sergei' e bir teklif sundum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Kutu
غموض / إثارةHasta olduğunu bilemeyecek kadar aciz bir adamın tanıştığı insanlarla birlikte her dakika değişen yaşamı ve bu hareketliliğin getirdiği geri dönüşü olmayan ölümcül kararlar. Tam da Stephanov ailesine yakışan bir hayat. (Satışta)