Kaptan'ın Çağrısı

34 7 0
                                    

      O an, yaşadığım onca olayın ruhumda bıraktığı izlerin de etkisiyle bir şeyin farkına vardım. Her insan, hayatı boyunca ne yaşamış olursa olsun ki buna kendimi de dahil ediyorum, karşısına çok daha fazla acı ile yüzleşmiş insanlar çıkabiliyordu. Aleksey'in omzumda adeta küçük bir çocukmuşçasına hıçkırarak ağladığı o an, belki de hayatımda ilk defa başka bir insanın çektiği acıların, benimkinden çok daha fazla olabileceğini anladım ve zorlukla da olsa, bir et parçasından ibaret bedenim ile çoğu zaman kararsız kalsada hala benimle birlikte olduğuna inandığım ruhumu, tam anlamıyla kontrol edebildiğim için Tanrı'ya şükrettim.
     Eski sağlıklı halini özlediğim ve hala yaşadığı şokun etkisinde olan Aleksey'i daha fazla yormamalıydım. O an doğrudan, unutmak istediğimiz olaydaki gibi canavarca bir arzudan değil, çaresizlik ve pişmanlıktan kan çanağına dönmüş gözlerinin içine baktım.
    ---- Seni anlıyorum dostum ve ne yaşamış olursak olalım her zaman yanında olacağımı bilmeni istiyorum ama şimdi bir süre dinlenmeye ihtiyacın var, dedim sakin bir ses tonuyla ve yüzünün her yerine bulaşan gözyaşlarını silip, kuru bir tahtadan ibaret yatağına uzanmasına yardımcı oldum.
    Bedeni öylesine yorgun düşmüştü ki yatar yatmaz geminin, hırçın dalgalar ile mücadele etmeye hazırlanan ahşap duvarına doğru başını çevirip anında derin bir uykuya daldı. Tam ayağa kalkıp, kollarını birbirine bağlamış halde bizi izleyen,doktor görünümlü adama doğru yönelecekken bir an sendeledim ve dengemi sağlayamayarak tekrardan, kalktığım yere oturmak zorunda kaldım.
    ---- Acemiliğine bakılacak olursa bu senin ilk deniz seferin olmalı genç adam. Gemi az önce harekete geçti. Bari dikkat ette üst güvertede dolaşırken gemiden düşüverme, dedi ve girişte ki umursamaz tavrı ile hatırladığım yaşlı adamın dahi dikkatinden kaçmayacak toklukta ses tonuyla, içten bir kahkaha attı.
    Hiç bozuntuya vermeden az öncekinden daha dikkatli bir şekilde ayağa kalkıp, kendine eğlence arayan bu şakacı adama doğru bir kaç adım attım ve doğrudan, kirli yüzünde çok az yer kaplayan feri sönmüş kahverengi gözlerine baktım.
    ---- Siz hiç merak etmeyin, hedefime ulaşıncaya değin, biri ayağıma çelme takmadığı sürece bu gemiden ayrılmaya hiç niyetim yok, dedim odanın kasvetli havasını iliklerine kadar hissetmesini istercesine bir soğuk kanlılıkla.
     Sözlerimi söylerken attığım adımlarla bakımsız bıyığının neredeyse tamamını örtecek kadar büyük olan burnunun dibine kadar gelmiştim. Bu beklenmedik hareketim hiç hoşuna gitmemiş olacak ki çürük dişlerinin her birini görebildiğim genişçe ağzı bir anda kapandı ve yerini tüm yüzünü kaplayan somurtkan bir ifade aldı.
    ---- Hey, dostum sakin ol sadece şakaydı, dedi özür dilercesine bir ses tonuyla.
    Doğrusu tanımadığım bir insan üzerinde daha ilk görüşmemde olumsuz bir etki bırakmak istemezdim. Ayrıca dostum Aleksey'i emanet edebileceğim tek kişide oydu. Bu yüzden yapmam gerekeni yaptım ve gerilen havayı yumuşatma yoluna gittim.
    ---- Bu arada adım Karl Maksim Stephanov. Sizin ki nedir? diye sordum az öncekinden çok daha samimi bir tavırla.
    ---- Artuk, Tepegöz Artuk, yani genelde böyle seslenirler,dedi sakince bir ses tonuyla.
    ---- Tepegöz mü? diye sordum ama nedenini çok geçmeden farkettim. Yüzünün sağ tarafında derince bir yara izi vardı ve gözü olması gereken yerde yoktu. Yaşadığım anlık şoku o da farketmiş olacak ki her hangi bir açıklama yapma gereği duymadı.
    ---- Şimdilik nasıl olduğunu sorma, uzun hikaye ve eminim şu an her ikimizinde yapması gereken işler vardır. Hem haftalar sürecek bir yolculuğa çıktık. Belki bir gün bu konuları konuşacak fırsatımız olur,dedi.
     O an içimden söylediği sözlerden birini istemsiz olarak tekrarladım ve tamamen aklımdan çıkmış olan bir konuyu hatırladım. "Yapmamız gereken işler." Tabi ya, Andrey hala beni bekliyor olmalıydı.
    ---- Kahretsin, sen söyleyince hatırladım. Kaptan Andrey beni bekliyordu, dedim ve heyecanlı bir ses tonuyla konuşmama devam ettim.
    ---- Bak, az önce ki tavrım için özür dilerim. Şu an gitmem gerek. Senden çok şey istiyor olabilirim belki ama ben gelinceye kadar Aleksey'e göz kulak olur musun? diye sordum.
   ---- O benim hastam, Karl ve ben şu ana kadar tüm hastalarıma emanet gözüyle baktım. Ayrıca gözün arkada kalmasın, dostunu bıraktığından çok daha iyi durumda bulacaksın,dedi her kelimesinde ki samimiyetine inandığım bir üslupla ve hemen ardından da konuşma biter bitmez, minnetimi belirtircesine kısa bir bakış atıp koşar adımlarla odadan ayrıldım ve hızlıca karanlık koridoru arkamda bırakarak üst güverteye çıktım.
     Bu anlattıklarım o kadar kısa süre içerisinde gerçekleşmişti ki hemen girişin dibinde beni gördüğü anda adeta bir tilki gibi, gözlerini üzerime diken yaşlı adam dahi yanından geçtiğimi farketmedi. Çürümeye yüz tutmuş her bir basamağı arkamda bırakırken aklımda tek bir soru vardı. "Kaptan Andrey nerede?" Neyse ki kararan gökyüzünü süsleyen ayın parlak ışığıyla aydınlattığı güverteye çıkar çıkmaz sorumun cevabına çok ta uzak olmadığımı anladım. Daha önce beni Kaptan'a götürmek için gelen genç asker, onu son olarak gördüğüm yerde hala beni bekliyordu.
    ---- Sonunda gelebildiniz. Buyrun bu taraftan,dedi ve eliyle, hemen dümenin altında duran, yerine özenle yerleştirilmiş oymalı kapıyı işaret etti.
  
   
   
  

Kara KutuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin