Arabada yeterli yiyecek ve su vardı.Bu yüzden hazırlanıp yola çıkmamız uzun sürmedi.Gorbaçov'un vurulduğunu, cebinde bulduğumuz zarfı ve onu Rosrov,a götürmemiz gerektiğini diğer insanlara detaylıca açıklamıştık.En azından bu kadarını bilmeye hakları vardı.Aralarında bizimle gelmek isteyenlerde vardı ama buna izin veremezdik.Çünkü onların geri dönmelerini bekleyen aileleri vardı.Gerçi ailelerden çoğu beklediğini bulamayacaktı ama en azından bir amaç uğruna hayatlarını kaybettiklerini bileceklerdi.
Bizim geri dönmemizi bekleyen kimse yoktu.Bu yüzden bu görev için biçilmiş kaftandık.Durumu onlara izah ettik ve zaman kaybetmeden yola çıktık.
Bir süre arabayı ben kullandım.Niko arabanın arka tarafındaydı ve sanırım uyuyordu.Aleksy'de benim yanımdaydı ve sandıklardan birinde bulduğumuz haritaya bakarak beni yönlendiriyordu.2 ve ya 3 saat bu şekilde ilerledik.Artık yorgunluktan ve uykusuzluktan vücudumda uyuşmaların olduğu sırada Aleksy'in kolumu sertçe tutup sallamasıyla kendime geldim.
-- Karl, arabıyı durdur, dedi heyecanlı bir ses tonuyla.
-- Tamam,tamam dedim uykulu gözlerimle ona bakarak.
-- Şurda, görebiliyor musun bir karaltı var, bir ev olabilir.
Gösterdiği yöne doğru baktım.Evet, gerçektende uzakta bir karaltı vardı ve o karaltının bir ev olmasını ummak bile içimi ısıtmıştı.Hemen Niko' yu uyandırdık.O da bu duruma sevinmiş olmalıydı.Çünkü sürekli sallanan bir tahtanın üzerinde uyumak hiçte hoş bir durum olmamalıydı.Yanımıza geldi ve uykulu gözlerle elini alnına götürüp gösterdiğimiz yöne doğru baktı.
-- Pekala, çocuklar gidip bir bakalım ama dikkatli olsak iyi olur.Köylülerin askerleri sevmediğini biliyoruz.Orda birileri olsa bile bizi hoş karşılamayacaklardır, demişti.
Atları o yöne doğru çevirip yavaşça ilerlememizi sağladım ama aklımda cevabını bulamadığım bir soru vardı.
-- Söylesene Niko köylüler askerleri neden sevmiyor.Sonuçta onları koruyan biziz.
-- Haklısın bizim amacımız onları korumak.Aslında tam da bu yüzden bizi köylerinde istemiyorlar.Çünkü bir yerde asker varsa sevgili dostum,o yerde savaş vardır anlamına gelir ve bu insanlar savaş istemiyorlar.Bu insanların tek derdi öyle ya da böyle ailelerini geçindirmek ve zamanı geldiğinde de ecelleriyle ölebilmek.
-- Anladım Niko, anladım, demekle yetindim.Söylenecek fazla birşey yoktu ama eğer orada bir köy varsa sıcak bir çorba için yalvarmaya hazırdım.
Gördüğümüz karaltıya yaklaştıkça gördüklerimiz iyice netleşti.Aleksy haklıydı bu taşlarla örülmüş bir kulübeydi.Önümüzdeki yamacın arka tarafına geçtiğimizde kulübenin yalnız olmadığını anladık.Karşımızda gördüğümüz kulübenin aynısı 10 larca evin olduğu bir köy vardı.
Bir süre birilerini görmek umuduyla yamaçta bekledik ama görünürde rüzgarın salladığı 4-5 kavak ağacı dışında hiç bir hareket belirtisi yoktu.Arkadaşlarıma baktım ve arabayı yavaşça köyün içine doğru hareket ettirdim. İlerledikçe köyün ıssızlığı bizi ürkütmüyor değildi ama devam etmek zorundaydık.Yanımızda silahlarımız vardı ve kendimizi koruyabilirdik.İçi boş taş yığınlarının arasından geçerek köyün meydanı olduğu belli olan açık bir alana geldik.
O an birşey farkettim.Evlerden birinin içinde biri hareket etmişti bundan emindim ve arabadan inip yavaşça o eve doğru yürüdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Kutu
Mystery / ThrillerHasta olduğunu bilemeyecek kadar aciz bir adamın tanıştığı insanlarla birlikte her dakika değişen yaşamı ve bu hareketliliğin getirdiği geri dönüşü olmayan ölümcül kararlar. Tam da Stephanov ailesine yakışan bir hayat. (Satışta)