Onun için gerçekleştirmesi çok da zor olmayan bu isteğimi söylediğimde, az önce söndürdüğü sigarasından yayılan dumanın da etkilediği kızıla dönmüş gözleriyle uzun uzun bana baktı ve adeta her an masaya kapaklanıp derin bir uykuya dalacakmışçasına yorgun görünen bedenini, yavaşça dik bir konuma getirdi. Ardından da oturduğu deri koltuğa iyice gömülüp, elini çenesine götürdü ve düşünceli bir hal aldı.
---- Demek Oleg ile görüşmek istiyorsun. Doğrusu böyle bir şeyi neden istedin bilmiyorum Karl ama verdiğin sözü yerine getirmekte kararlı olman şartıyla bu isteğini onaylıyorum,dedi ve az öncekine göre daha canlı bir hal alan donuk gözleriyle bana baktı.
---- Gördüğüm kadarıyla Oleg'in durumu pek te iyi değil. Ayrıca hakkında verilen kararı duyduğunda genç ve yorgun bedeninin, artık ruhunu taşıyamayacak kadar güçsüzleştiğini farkettim. Demem o ki, Oleg bilincini kaybetmeden bu görüşmenin bir an önce yapılmasını istiyorum, dedim ve koyu tonlarda ki renginin mumdan yayılan alevinde etkisiyle kızıla dönüştüğü, ahşaptan yapılmış masaya doğru hafifçe eğilip vermekte zorlandığı cevabını bekledim.
---- Pekala, seni ona götüreceğim fakat bu görüşme de yalnız olmana izin veremem. O artık son saatlerini yaşayan bir idam mahkumu Karl. Her hangi bir nedenle bile sana zarar vermeye kalakabilir ve ben buna asla musade edemem,dedi. Ardından da iyice yerleştiği koltuğunun kollarından destek alarak ayağa kalkıp kapıyı işaret edercesine isteksizce bir el hareketi yaptı. Doğrusu öyle yorgun bir hali vardı ki son iki gündür uyumadığını söylese inanırdım.
O an,Kaptan Andrey ile birlikte aralık duran dış kapıya doğru yürürken, aklımda son olarak söylediği sözlerinde etkisiyle bir düşünce beliriverdi. Yapacağım görüşmede yalnız olmamı istememesinin tek nedeni gerçekten beni koruma içgüdüsü müydü yoksa Oleg'den alabileceğim cevapların onu fazlaca tedirgin etmesi miydi bilmiyorum ama neredeyse bayılacak kadar yorgun düşen bedenine söz geçirerek yapacağım sorguya katılma isteğine bakılırsa, kendine göre planları olmalıydı.
Üst güverteden iki kat aşağıya, geminin en alt ve en karanlık bölümüne indiğimizde, sıra sıra dizilmiş en az on kadar askeri görmem Andrey hakkında duyduğum şüphelerin katlanarak artmasına neden oldu. Neden yaralı ve bitkin bir idam mahkumu için bu kadar güvenlik önlemi alınırdı ki. Belli ki Kaptan'ın derdi Oleg'in bedeniyle değil aklındakilerleydi ve aldığı önlemlere de bakılacak olursa kimsenin ona yaklaşmasını dahi istemiyor olmalıydı.
Güneş ışığından yıllardır mahrum kaldığı her köşesinden belli olan, bir kaç şamdanın aydınlatmaya çalıştığı uzun koridorda bir süre birlikte yürüdük. Birer heykelden farksız iki insan bedeninin önünde dikildiği ahşap kapıya yaklaştığımız sırada ise Kaptan Andrey birden durup karanlıkta parlayan koyu kahverengi gözleriyle doğrudan bana baktı.
---- Bak Karl, daha önce de söylediğim gibi içeriye yalnız girmene izin veremem. Senin can güvenliğin için yanįnda bende olacağım,dedi bilmiş bir tavırla. Doğrusu Oleg ile baş başa bir görüşme istiyordum fakat Kaptan'ı ikna edip buraya kadar gelmek bile benim için büyük bir başarı sayılırdı. Bu yüzden istemedende olsa Andrey'in benimle birlikte içeri girmesine izin vermek zorundaydım.
---- Endişelerini anlıyorum Kaptan, Ayrıca, Oleg ile yapacağım görüşmede bizzat bulunmanı ben de çok isterim,dedim ve sabırsızlığımı belirtircesine bir harekette bulunarak elimle kapıyı işaret ettim.
---- Bakalım Oleg'den öğreneceklerin, yolculuk boyunca alacağım tüm kararlara kayıtsız şartsız uymanı gerektirecek kadar önemli bilgiler mi genç Stephanov,dedi. Hemen ardından da tek bir işaretiyle aralanan kapıdan içeriye adımını attı ve her ikimizde odaya girdikten sonra arkamızdan usulca kapandı.
Kaptan Andrey'in arkasından içeri girdiğimde farkettiğim ilk şey, odanın aydınlık ve koridorda ki pis kokunun aksine fazlaca havalandırılmış olmasıydı ki bu durum bir tutsak için oldukça iç açıcı olmalıydı. Çok geçmeden de tavana yakın köşede amatörce açılmış deliği görmemle birlikte, temiz kokunun ve içeri süzülen ay ışığının kaynağını farketmem uzun sürmedi. Kafamı tekrardan normal pozisyonuna getidiğimde ise görmekten korktuğum şeyle karşı karşıya kaldım. Oleg, ahşap zeminde adeta ruhunu teslim etmişçesine öylece uzanmış yatıyordu.
Kaptan'ın bu durum karşısında ki umursamaz tavrının da etkisiyle kendime daha fazla engel olamayarak aynen Peter'a yaptığım hibi yanına koştum ve başını çürümeye yüz tutmuş ahşaptan kaldırıp dizlerimin üzerine koydum.
---- Oleg, Oleg kendine gel. Hadi dostum aç gözlerini,dedim bir kaç defa.Hala nefes alıyor olmasının da etkisiyle çabamı daha da arttırarak yüzüne hafifçe bir tokat attım. Tam ikincisini de indirecekken birden gözlerini açtı ve sanki boğulacakken son anda suyun üzerine çıkmışçasına bir hareketle derin bir nefes alıp koluma sıkıca sarıldı.
---- Tamam, tamam rahatla yanındayım,dedim ama hiç te sakinleşecek gibi durmuyordu.---- Kurtarın beni, kurtarın beni diye haykırdı art arda ve kormuş mavi gözleriyle doğrudan yüzüme baktı.
---- Karl, dostum bu sensin. Tanrıya şükür geldin. Lütfen onlara söyle ben masumum. Kimseyi öldürmedim ben Karl, yemin ederim kimseyi öldürmedim,dedi. Feri sönmüş gözlerinden yaş gelmiyor olsa da kelimeler ağzından ağlamaklı bir ifadeyle dökülüvermişti.
O an, her ne kadar Oleg'e yaşananların birer rüyadan ibaret olduğunu ve yarın itibariyle yepyeni bir hayata başlayacağı yalanını sölemek istesem de, gerçeklerin daha ağır basmasıyla kafamı hafifçe çevirip girişe, Kaptan Andrey'in durduğu yere doğru baktım. Doğrudan üzerimize çevirdiği donuk bakışları öylesine sabırsız ve umursamaz görünüyordu ki bu tavrı, odada bulunma amacımı bana yeniden hatırlattı.
Tekrardan Oleg'e yöneldiğimde ise sonuna kadar açtığı masmavi gözlerini az öncekinden çok daha canlı bir ifadeyle,omzumun üzerinden Kaptan'a odaladığını farkettim.
---- Kafir Andrey. Tüm yalanlarını bir bir ortaya çıkaracağım. Beni duydun mu, hepsini diye bağırdı koridorda dahi yankılanacak kadar yüksek bir ses tonuyla. Ardından da sert ve ani bir hareketle ayağa fırlayıp doğrudan Kaptan'ın üzerine yürüdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Kutu
Mystery / ThrillerHasta olduğunu bilemeyecek kadar aciz bir adamın tanıştığı insanlarla birlikte her dakika değişen yaşamı ve bu hareketliliğin getirdiği geri dönüşü olmayan ölümcül kararlar. Tam da Stephanov ailesine yakışan bir hayat. (Satışta)