Usulca oturduğum yerden kalktım ve şaşkın bir yüz ifadesi takınıp, hala az önce yaptığı rahatsız edici şakanın etkisinde olan doktoruma doğru yöneldim. Ardından da sırılsıklam haldeki kolyeyi, asıl olması gereken yere, avuçlarımın arasına aldım. Yaptığım bu hareket Artuk beyinde gözünden kaçmamış olacak ki bitmek bilmeyen kıkırdamalarını yarıda kesip, sorgulayıcı bir tavırla elimdeki nesneye odaklandı ve kısa bir sessizliğin ardından beklediğim soruyu sordu.
---- Bu nedir Karl? dedi, yüzündeki her bir kırışıklığın hakkını verircesine bir ciddiyetle.
----Bana ait olan bir kolye. Az önce ki ani hareketim yüzünden saklı olduğu yerden düşmüş olmalı, dedim ve uyuşukluğu geçen kolumdan destek alarak, sakince rahatsız edici sedirime doğru geri çekildim. Ardından da kolyeyi tekrardan cebime koyarken asıl bana ait olanın yerinde olup olmadığını kontrol ettim. Tahminimde yanılmamıştım. Yerinde yoktu. Uğruna onlarca canın yitip gittiği, varlığını çok az kişinin bildiği gizli sırrım, çalınmıştı.
"Lanet Olsun!" dedim yalnızca kendimin duyabileceği bir ses tonuyla. Tabi bunu söylerken dudaklarımı istemsizce hareket ettirmem doktorumu iyiden iyiye germeye yetmişti.
---- Yolunda gitmeyen bir şeyler mi var? dedi. Hala kuşkulu bir tavırla bana doğru bakıyordu.
---- Bu odaya, baygın kaldığım süre boyunca senden başka giren oldu mu? diye sordum içimdeki tarif edilemez korku ve tedirginliğin getirdiği çaresizce bir ses tonuyla.
---- Bahsettiğin süre çok uzun bir zamanı kapsıyor Karl. Yaklaşık 3 aydır neler olduğundan habersiz uyuyordun. Doğrusunu söylemem gerekirse gemideki diğer işler yüzünden ben de sürekli yanında olamadım. Dostun Aleksey, sürekli buralarda dolanırdı fakat... dedi ve cümlesini bitirmeden bir anlığına duraksadı.
---- Eee, peki şimdi o nerede, neden yanımda değil? diye sordum. O an duyduklarım yüzünden tedirginliğimin iki katına çıkması vücudumu garip bir titremenin kaplamasına neden olmuştu.
---- Üzgünüm dostum ama bu hafta onu hiç görmedim. Sanki gemide yok gibi. Seni korkutmak istemiyorum ama başına bir şeyler geldiğinden şüpheleniyorum,dedi kısık bir ses tonuyla.
Sakin kalmalıydım. Sakin kalmalı ve kendimi bir anda içerisinde bulduğum bu çıkmazdan kurtarmalıydım. Varlığını biçare vücudumun tüm hücrelerinde hissedebildiğim derince bir nefes alıp sakince düşünmeye çalıştım. Şüpheli gördüğüm herkesi tek tek aklıma getirmeli ve onları bilinçaltımda sorgulamalıydım.
Doktor Artuk, o hep yanımdaydı, istediği zaman kolyemi cebimden alabilirdi fakat ne sırrımdan ne de gizlediğim yerden haberi yoktu ayrıca o almış olsa bile şuan yanımda olmaması gerekirdi.
Dostum Aleksey. O da, baygın kaldığım süre boyunca hep yanımda olmalıydı. Ayrıca kolyem ve sırrım hakkında da her şeyi biliyordu ama ona böyle bir iftira atmak yıllardır hayata karşı omuz omuza savaştığım, kardeşten daha yakın bildiğim insana yapılabilecek en büyük haksızlık olurdu.
Geriye tek bir kişi kalıyordu. Bu alçaklığı yapabilecek tek kişi. Kaptan Andrey. Onca yoldan buralara kadar neden geldiğimi ve neyin peşinde olduğumu çok iyi biliyordu. Ayrıca karargahında yaptığımız gizli görüşme esnasında kolyeyi gizli cebime koyduğumuda görmüştü. Babamın gözü gibi sakınıp bana emanet ettiği kolyem onda olmalıydı.
Bilinçaltımda ki sorguyu bitirip tekrardan gerçek dünyaya döndüğümde yaşlı doktorumun merak dolu tüm enerjisini üzerimde hissettim.
---- Artık birşeyler söyleyecek misin evlat? Dondun kaldın,dedi babacan bir tavırla.
---- Kaptan Andrey, bu odaya hiç girdi mi? diye sordum sesimde en ufak bir titremeye izin vermeden.
---- O, gemideki tüm odalar girmeye yetkilidir. Yani, eğer girmek istemişse girmiştir Karl, dedi ve sanki aklına bir şey gelmişçesine, kırışık yüzündeki tek gözünü hafifçe kıstı.
---- Buraya girdi mi bilmem evlat ama onun hakkında sana söylemem gereken şeyler olduğuna eminim,dedi ve sandalyesini hafiften kaldırıp bana doğru yaklaştı. Ardından da kısık bir ses tonuyla konuşmasına devam etti.
---- Kaptan, yanındaki bir düzine sivil görünümlü askerle geçen hafta gemiden ayrılıp şehre gitti ve bir daha da geri gelmedi. Ayrıca gemide kalan adamlarınada tuhaf bir emir verdi. Senin kaldığın bu odayı gece gündüz göz hapsinde tutma emri, dedi ve usulca daha önceki yerine geri çekildi.
O an duyduklarımdan sonra ağlamamak için kendimi zor tuttum. Dostum Aleksey ortalarda yoktu ve Andrey açık açık arkamdan iş çeviriyordu. "Bu kadarıda fazla artık" dedim kendi kendime ve bedenimdeki tüm ağrılara meydan okurcasına ani bir hareketle ayağa kalkıp, hala sandalyesinde oturur halde olan yaşlı doktorumun karşısına dikildim. Ardından da tüm vücudumu saran korku ve tedirginliği unutup ondan tek bir şey istedim.
---- Beni bu lanet gemiden çıkart.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Kutu
Mystery / ThrillerHasta olduğunu bilemeyecek kadar aciz bir adamın tanıştığı insanlarla birlikte her dakika değişen yaşamı ve bu hareketliliğin getirdiği geri dönüşü olmayan ölümcül kararlar. Tam da Stephanov ailesine yakışan bir hayat. (Satışta)