Bütün ömrüm boyunca adımı ilk kez bu kadar gururlu bir hisle söylemiştim. O kadar ki bu tavrım Kaptan Andrey'in de fazlasıyla dikkatini çekmişti ve eskisinden daha fazla bir dikkatle doğrudan gözlerimin içine bakıyordu. Odada ki anlık oluşan derin sessizliği bozan da yine kendisi oldu.
---- Oldukça şanslı hissediyor olmalısın genç adam, dedi gayet gür ve kulaklarımı rahatsız edercesine boğuk ses tonuyla. Zamanında rütbeli bir komutanken emrinde ki askerlere bolca sesini yükseltmiş olmalıydı. Bu kaba ses tonunun başka bir açıklaması olamazdı. Yaşadığım onca tatsız olayı bilmeden böyle bir cümle kurması açıkçası ona olan saygımı bir nebze de olsa azaltmıştı. Sözlerini umursamazcasına bir tavırla attığım bakışların ardından kendimde konuşma ihtiyacı hissettim.
---- Doğrusunu söylemem gerekirse ne çocukluğumda, ne de gençliğimde şanslı olduğumu düşündürecek tek bir olay dahi yaşamadım. Bırakın güzel bir günü, daha az acıyla dolu olaylar başıma gelsin diye tanrıya yalvardığım zamanlar oldu. Şimdi de içinde ne yazdığını dahi bilmediğim mühürlü bir zarf yüzünden buralara kadar sürüklendim ve sahip olduğum üç arkadaşımı, üç can dostumu da hain bir adamın ellerine bıraktım. Son olarakta kolumdan olup, dost mu yoksa düşman mı olduklarını dahi bilmediğim bir grup köylünün yardımına muhtaç kaldım. Sizden şu şans konusunu bir daha gözden geçirmenizi istemek, bunca olaydan sonra hakkımdır diye düşünüyorum,dedim tüm konuşmam boyunca göz bebeklerimi tek bir milim dahi yerinden oynatmayarak.
Bunca sözden sonra dahi anlatmadığım onca acı dolu olay vardı ki bir anlıkta olsa kendime karşı bir acıma duygusu hissetmiştim. Kaptan Andrey konuşmamdan çokta fazla etkilenmemiş olacak ki yüzünde ve duruşunda tek bir değişiklik bile olmamıştı. Hala donuk gözleriyle bana bakıyordu ve sanki aklımdakileri okumaya çalışıyormuşçasına gözlerini kısmıştı.
---- Dostların. İstersen seni Yury ile yüzleştirdiğimde akıbetlerini ona sorabilirsin ama öncelikle sana bir kaç soru sormalıyım Stephanov, dedi ve ellerini önünde birleştirerek bir kez daha burnunu çekti.
---- Bana istediğiniz soruyu sorabilirsiniz. Şu an için tek istediğim Yury ile yüzleşmek ve bunun için bir kaç sorunuza doğru ve net cevaplar vermeye hazırım,dedim davetsiz bir misafirde olmaması gereken bir özgüvenle. Bu tavrım Andrey'i biraz kızdırmış gibiydi ama yinede sakinliğini koruyarak konuşmasına devam etti.
---- Kim olduğun artık apaçık ortada olduğuna göre bana lafı hiç dolandırmadan baban,yani Vasily Stephanov hakkında bildiğin her şeyi anlatmanı istiyorum, dedi gayet kararlı bir ses tonuyla. O sorgulayıcı bakışlarına daha fazla dayanamayarak konuşmaya başladım.
---- Madem bu kadar merak ediyorsunuz anlatayım.Ben ne gerçek babamı ne de annemi hiç görmedim. Henüz kundaktayken beni köylü bir ailenin kapısına, üzerinde adımında yazılı olduğu zarfla birlikte bırakmışlar. Sandığınızın aksine yıllarca aslında kim olduğumu bilmeyerek bu herkesin isteyebileceği türden orta halli ve mutlu ailenin himayesinde yaşadım. Taki hiç yaşanmamasını istediğim o kara güne kadar. Hepsi tek bir günde gözü dönmüş askerler tarafından katledildi. O gün, o canilerden birini ağır yaralayıp, belki de şans eseri kurtularak onlarca ailesiz çocuğun yaşadığı bir yetimhaneye yerleşmek zorunda kaldım. Karlı ve puslu bir günde de Gorbaçov ile tanışıp askere alındım ve tüm birlik olarak haince bir pusunun içine düştük. Hikayenin gerisini de zaten biliyorsunuz, dedim ve başka soru sormamasını umarak uyuşan sağ bacağımı masanın altında hafifçe hareket ettirdim.
---- Yani babanla alakalı hiç bir şey bilmiyorsun öyle mi? diye sordu son bir ümitle.
---- Bildiklerim size anlattıklarımdan ibarettir. Söleyecek başka bir şeyim yok, dedim ve ekledim. Artık Yury ile konuşabilir miyim?
---- Yury şu an biraz yorgun, arkadaşlar onu biraz hırpaladılar,dedi. Ayrıca sonraki sorgusuna katılması gereken önemli bir misafirimiz daha var ve yarın burada olmasını umuyorum, dedi. Meraklı bakışlarımı farketmiş olacak ki konuşmasına aynı konu üzerinden devam etti.
---- Sen sormadan ben söyleyeyim Karl. Gorbaçov yarın burada olur ve Yury her ne kadar bizim elimizde de olsa onun tutsağı sayılır. Günahım kadar sevmesemde Yury yarına kadar yaşamalı, bilmem anlatabildim mi, dedi imalı bir ses tonuyla.
Haklıydı, Yury'nin gözlerimin önünde can vermesini izlemek bana zevk verirdi ama benim de ondan beklediğim bir kaç cevap vardı ve Kaptan Andrey ile şu an için yaşaması gerektiği konusunda hem fikirdik.
---- Yury'nin bu durumda talihsiz bir şekilde ölmesi benim de işime gelmez kaptan. İstediğiniz gibi Gorbaçov'un gelmesini bekliyor olacağım, dedim ve ekledim.
---- Eğer başka bir isteğiniz yoksa, izniniz de olursa köyde biraz dolaşmak istiyorum. Rahat ve özgürce bir yürüyüş yapmayalı uzun zaman oldu,dedim gayet normal sayılacak bir ses tonuyla.
---- Sen bizim tutsağımız değilsin Karl ama şunu da bilki misfirimiz de değilsin. Bu ikisi arasında ki ince çizgiyi koruyabildiğin sürece sorun yaşamayız ama dikkatli olman konusunda seni uyarmalıyım. Baban hakkında ki konu köylünün kulağına kadar gitmiş ise başına gelebileceklerle ilgili her hangi bir sorumluluk almam, dedi ve çıkabileceğimi ima edercesine bir bakış attı.
Ne demekti şimdi bu. "Kim, bana neden zarar vermek istesin ki" diye geçirdim içimden ve Andrey'i selamlarcasına bir kafa işareti yaparak yerimden yavaşça doğrulup kapalı duran dış kapıya doğru yöneldim. Arkamdan Andrey'in "Kapı" diye bağırmasıyla birlikte karlı tepeler bir kez daha tüm heybetleriyle karşımda belirivermişti. Kapıyı açan genç askerlerin arasından geçerek eşsiz manzaraya karşı soğuk havayı ciğerlerime doldurdum ve gereksiz endişeleri bir kenara bırakarak aklımda ki Yury'nin talihsiz ölümüyle sonuçlanan planımı düşündüm.
![](https://img.wattpad.com/cover/86881339-288-k207465.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Kutu
Mistério / SuspenseHasta olduğunu bilemeyecek kadar aciz bir adamın tanıştığı insanlarla birlikte her dakika değişen yaşamı ve bu hareketliliğin getirdiği geri dönüşü olmayan ölümcül kararlar. Tam da Stephanov ailesine yakışan bir hayat. (Satışta)