Ölümün Masumiyeti

294 14 3
                                    

         Gördüklerim karşısında ne yapacağımı şaşırmıştım.Nefes alış verişim hızlanmıştı ve kalbim göğüs kafesimi parçalamak istercesine ölümüne atıyordu.Bu gördüklerim gerçek olamaz diye düşündüm biran.
        Gözlerim odada Niko'yu aradı.Hala kapının önündeydi ve gördükleri karşısında o kadar şaşkındı ki gözlerini bile kırpamaz haldeydi.Elleri bağlı adam oturduğu yerde bir ileri bir geri sallanıyordu ve hala yaşadığı şokun etkisindeydi.
          Adamın yanında 2 cansız beden vardı.Biri evin dışıydayken ağlama sesini duyduğum ve camdan gördüğüm kadındı.Ama o zaman canlıydı ve sesi hala kulaklarımdaydı.Kafasından tek kurşunla vurulmuştu.Biraz daha erken karar verebilmiş olsaydık, şimdi ölü olan adam tüfeğini ateşle yemeyecekti ve belki de kadın yaşıyor olacaktı.
        Bunları düşünürken bir an gözlerim  kadının kucağında hareketsizce yatan çocuğa takıldı.Bu bir kız çocuğuydu ve kocaman yeşil gözleriyle boşluğa bakar gibi hareketsiz duruyordu.Kadın vurulmadan önce o çocuğa sarılmış olmalıydı.Çocuk ölmüştü ve bu meydandayken duyduğumuz silah sesini açıklıyordu.
      Niko ve ben yaşadıklarımızın etkisindeyken Aleksy koşarak içeri girdi.
     -- Çocuklar neler oluyor silah sesleri duydum.Siz iyi misi....
     Gördüğü manzara sözlerini  tamamlamasını engellemişti.Birinin bu duruma artık müdahale etmesi gerekiyordu.
     -- Beyler önce sakin olmalıyız.Şimdi,durumu kontrol altına alalım, dedim heyecanlı bir ses tonuyla.
     -- Karl, içerisi ceset dolu ve sen benim sakin olmamı mı istiyorsun? Aklını mı kaçırdın sen? Kim bu adam?
      Aleksy bunları söylerken adama doğru yöneldi ve tam ona ulaşmak üzereyken araya girdim.
     -- Asıl sen aklını kaçırmışsın.Görmüyor musun adam şokta.Ona biraz zaman ver sonra olan biteni öğreniriz, dedim ve ilk defa sesimi yükseltmek zorunda kaldım.
      Aleksy sözümü bitirmemi bekledi ve sonra köşede ki sandalyeyi alarak ters bir şekilde oturdu.
      -- Tamam bekliyorum, cesetlerin ortasında bekliyorum.Bakalım dostumuz ne zaman konuşacak, demesi adamın aniden gözlerinin açılmasına neden oldu.
      -- YETER, diye bağırdı.Üçümüz de refleks olarak adama odaklandık.
"Bu evin hali ne böyle, siz kimsiniz?" demesi bizi oldukça şaşırtmıştı.Adam şoktan çıkmıştı ve yanındaki cesetlerden haberi yok gibiydi ve yeniden konuşmaya başladı.
       -- Darya, karım...O nerede? Peki ya kızım,Oleyssia...
      Kafasını yavaşça yanındaki cansız bedenlere çevirdi ve sanırım aradıkları onlar olmalıydı.Adam onları görür görmez bir kum çuvalı gibi yere yığıldı.Bu durumda ne yapılabilirdi ki.Aslında adamın bayılmış olması işimize gelmişti çünkü kendinde olsaydı kontrol etmesi çok daha zor olabilirdi.
         Niko ile beraber adamı evden çıkarttık.Ayılmasını beklemek uzun sürmüştü.Her ne yaşadıysa onu çok güçsüz düşürmüştü ve kendine gelmek için bile hali kalmamıştı.
         Bizde bu uzun zamanı cesetleri gömerek değerlendirdik.Hayatının son anlarını acı içinde geçiren anneyi ve neler olduğundan habersiz hayata gözlerini yuman kızını aynı mezara gömdük.
        Diğer adamları Aleksy bi çukura atıp üstlerine de 4-5 kürek toprak atmıştı.Doğrusu onlara ne olduğu umrumda bile değildi.Şartlar ne olursa olsun silahsız, çaresiz bir kadına ve küçük bir çocuğa silah çevirmemeliydiler.Onlar bu sonu haketmişlerdi.O sırada Niko'nun sesini duydum.
        -- Karl, Aleksy yardım edin, diye bağırıyordu.Başı dertteydi.

Kara KutuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin