Yarım Saat

32 3 7
                                    

      Anna ve Irina dışında bildiğim kadarıyla bir kardeşim yoktu. Ayrıca hatırlamak dahi istemediğim acı olaylar yüzünden şu an buraya gelmeleri de imkânsızdı. Peki ama Andrey kimi kastetmişti? Hislerimde yanılmıyorsam belirsizliklerle dolu hayatımda bir çıkmaza daha girmek üzereydim. Bedenimin her hücresinde hissedebildiğim merakımla, Andrey'in sabırsız yüzüne odaklandığım o anda kapı açıldı ve içeriye iki askerle birlikte yerel giyimli yaşlı bir kadın ve benden bir kaç yaş büyük olabileceğini düşündüğüm genç bir hanım girdi.
     Onları daha önce hiç görmemiştim fakat odaya girdikleri ilk anda, kalbimin en derinlerinde tuhaf bir sıcaklık beliriverdi. Kimdi bu insanlar ve böylesine bir samimiyeti, daha ilk karşılaşmamızda nasıl hissettirebilmişlerdi.
     ---- Oturun bayanlar, dedi Andrey pek te nazik sayılamayacak bir tavırla. Ardından da onlarca insanın yanyana oturabileceği sedirin bana en yakın olan köşesini işaret etti fakat o an farlettim ki yaşlı kadın tuhaf bakışlarını doğrudan üzerime kilitlemişti.
     ---- Bu o! Bu o! dedi ve ard arda aldığı bir kaç derin nefesten sonra şaşkınlığını dile getirircesine bir tonla yanında ki genç hanıma bakarak konuşmasına devam etti.
     ---- Esmam. Bulduk onu, yıllardır kayıp olan kardeşini bulduk çocuğum,dedi. Olanlardan bihaber haldeki, Esma diye hitap ettiği kızı duygularına ortak etmek ister gibiydi fakat genç hanım o kadar şaşkın ve tedirgindi ki ağzını açıp tek bir söz bile söyleyemedi. Andrey de bunu fırsat bilmiş olacak ki hiç zaman kaybatmeyerek söze girdi.
     ---- Can sıkıcı buluşma ritüeliniz bittiyse Stephanov ailesi, artık asıl konumuza dönelim diyorum, dedi ve adamlarına sertçe bir hareket yapıp ailem olduğunu öne sürdüğü kadınların üzerine yönlendirdi ama bu durum, kolyemde resmini gördüğüm gerçek anneme fazlasıyla benzeyen genç hanımın hiçte hoşuna gitmemişti.
     ---- Bırak, dokunma bana, dedi kaşlarını çatarak. Ardından da yanında ki yaşlı kadına nazikçe oturması gerektiğini işaret etti. Bu durum Andrey'in dikkatinden kaçmamıştı.
    ---- İnatçılık ve İtaatsizlik Stephanov' ların ruhuna kadar işlemiş olmalı. Her neyse, eksik kimse de kalmadığına göre artık sohbetimize başlayabiliriz, öyle değil mi Havza hanım,dedi ve her zamanki gibi ellerini arkasında birleştirdikten sonra sorgulayıcı bir üslupla konuşmasına devam etti.
     ---- Evrakların saklı olduğu yeri yalnızca Vasily'nin kayıp oğlu bulabilir demiştin. İşte onu sana getirdim. Napıyorsanız yapın ama o kâğıtları bana teslim edin yoksa... dedi ama tam cümlesini bitirirken kardeşim olduğuna emin olduğum Esma ismindeki kız, soğukkanlı bir tavırla sözünü kesti.
    ---- Yoksa, tıpkı annem gibi bizide mi öldürürsün cani herif,dedi adeta içinde ki öfkeyi dışarı vurarak.
    O an içimde garip bir duygu beliriverdi. Bu duyguyla birlikte de geçmişimle ilgili parçaların birer birer yerine oturmaya başladığını hissettim. Babamı, Rus ordusundan çaldığı evraklar yüzünden general Gorbaçov, Esma'nın söylediğine göre annemi de aylardır Kaptan Andrey olarak tanıdığım, asıl adı Tahsin Reis olan bu Osmanlı ajanı öldürmüştü. "Anne, Baba siz neler yaptınız" diye geçirdim içimden ve bir anlığına aklımdakilerin dilime dökülmesine engel olamadım.
     ---- Belliki annem sizden biriydi Andrey ve babamı bir şekilde ikna edip evrakları almasını sağladı. Ardından da önce beni sonra da babamı arkasında bırakıp, gizlice buraya geldi ama her nedense uğruna onlarca canın heba edildiği kâğıt parçaları elinize geçmeden bir anda yokoluverdi. Sizde bu olanlar yüzünden ailemi sorumlu tutyorsunuz, doğru anlamış mıyım? dedim doğrudan Andrey'in gergin yüzüne bakarak.
    ---- Beklediğimden daha zekisin genç adam ama bilmediğin başka şeylerde var,dedi ve bir anlığına yaşlı kadına baktıktan sonra tekrardan bana yöneldi.
    ---- Sen gemide ölüm uykusundayken, beni davamda bir adım öne taşıyacak olan kolyeni cebinden gizlice aldım ve yazılı olan bu adrese geldim. Kapıyı açan bu yaşlı bayan ve sevgili kız kardeşin Esma Sultan ile biraz sohbet ettik. Kim olduğumu anladıklarında tatları kaçmadı değil ama sonuçta hayatları tehlikede olduğundan kendi istekleriyle bana yardımcı olmak istediler. Her ne hikmetse Havza Hanım evrakların kara bir kutunun içerisinde evin bir yerinde saklı olduğunu ve onu yalnızca Vasily'nin kayıp erkek evladının bulabileceğini söyledi. E bende hal böyle olunca sevgili gemi doktorumuz Artuk Bey'den de yardım alarak kimseye belli etmeden senin buraya getirilmeni sağladım, dedi.
      Ne yani güvendiğim az sayıda insanlardan olan ve hayatımı da kurtaran Artuk Bey, bana ihanet mi etmişti? Doğrudan yüzüme odaklanan Andrey ile aynı şeyleri düşünüyor olmalıydık.
     ---- Onu suçlama Karl. Senin olduğu gibi onun da bir ailesi var. Sonuçta, sevgili doktorumuz da yapması gerekeni yaptı, dedi ve arkasını dönüp daha önce oturduğu sedire yönelirken  konuşmasına devam etti..
    ---- Her neyse. Konumuza dönelim. Sana yarım saat veriyorum Karl. O kutuyu buldun, buldun. Eğer bulamazsan şuan bu odada senden yardım bekleyen üç insandan biri, gözlerinin önünde bu hayata veda edecek. Seçim senin, ister o sandalyede oturarak doldur bu zamanını, istersen de bir yerden araştırmaya başla. Süren başladı, dedi ama her şey o kadar hızlı gelişmişti ki bir an ne yapmam gerektiğine karar veremeyip önce bitkin haldeki Aleksey'e, ardından da bu sorumluluğu üzerime atan yaşlı kadına doğru baktım. O da hislerimin farkına varmış olacak ki, bir anlığına sessiz kaldıktan sonra söze girdi.
     ---- Kızım Aliye, yani senin annen Karl. Bir daha asla dönemeyeceğini bildiği bu evden ayrılmadan önce bana seninle ilgili bir mesaj bıraktı. Yaptıklarından pişmandı çocuğum, gerçekten pişmandı. O kâğıt parçaları yüzünden eşi ve bir evladını yabancı topraklarda bırakmak zorunda kalmıştı ve bir anne olarak ben,her gün bunun vicdan azabıyla günden güne eridiğine şahit oldum. Evine, yuvasına döndüğünden kimsenin haberi yoktu ama geldikten iki hafta sonra tuhaf bir şey oldu, dedi ve almakta zorlandığı nefesini kontrol ederek güçlükle sürdürdüğü konuşmasına devam etti.
     ---- Gece geç saatlerdi. Annen odasında bitkin bir halde yatarken birden kapı çalıverdi. O saatlerde evimize kimse gelmezdi. Bende doğal olarak tedirgin bir halde "Kim o?" diye seslendim. Dışardan yaşlı bir kadın " Aç kapıyı, Aliye'yle konuşmaya geldim. Beni kocası gönderdi" dedi. Haliyle kızımında sağlığı için onu içeri aldım ve Aliye'ye haber verdim. O da hasta haline aldırış etmeden hemen salona indi ve benden odama gitmemi istedi. O gece neler konuştular bilmiyorum ama bu konuyla ilgili bana tek bir şey söyledi. " Karl gelecek ve kara kutuyu sahibine teslim edecek" dedi. Sonrada evden çıkıp gitti. Ona,Karl'ın kim olduğunu ve bahsettiği kutunun ne olduğunu bile soramadım, dedi samimiyetine gönülden inandığım konuşmasını bitirirken.
      O an içimden " Yaşlı kadın mı? " diye geçirdim ve doğrudan büyükanneme odaklanıp aklımda ki soruyu sordum.
     ---- Eve geç saatlerde geldiğini söylediğin kadın... Gözleri ne renkti? diye sordum. Doğal olarak başta ne demek istediğimi anlamadı fakat biraz düşününce hatırlamış olsa gerek duymaktan korktuğum cevabı verdi.
     ---- Görünüşü gayet sadeydi ama gözleri, o garip yeşil gözleri unutmam imkânsız,dedi.
     Aldığım cevap bir anlığına içimde garip bir ürpertiye neden oldu. Hayatımın çeşitli evrelerinde bir  şekilde karşıma çıkan o kadının annemle bile bir geçmişi vardı ama şuan bu konuyu düşünmeye dahi zamanım yoktu. O an, yaşadığım kısa süreli şokun etkisinden kurtulup aklım başıma geldiğinde bir şeyin farkına vardım. Süre, Andrey'in bana verdiği süre. Büyükannemin zorlukla sürdürdüğü konuşmasında verdiği aralar, fazlasıyla zaman kaybetmeme neden olmuştu.
    ---- Tuhaf aile geçmişinizi zevkle dinledim fakat seninde fark ettiğin üzere Karl, verdiğim süre doldu,dedi ve hiç düşünmeden tabancasını havaya kaldırıp büyük bir soğukkanlılıkla tetiğe bastı.

   
    

Kara KutuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin