Tarifsiz Duygular

136 9 2
                                    

           Derin bir nefes aldım ve kendime gelebilmem için bir süre olduğum yerde bekledim. Sonra da ağır adımlarla aralık olan kapıya doğru ilerledim. Tahta zemin birilerine geldiğimi haber verircesine her adımımda daha da fazla ses çıkarıyordu. Odada biri varsa bile geldiğimi çoktan duymuş olmalıydı.
          Koridorun ortasına kadar geldiğimde sağımda ve solumda birer oda daha olduğunu farkettim. Ümitsizce ve gözlerimi karşımdaki aralık olan kapıdan ayırmadan ilk olarak solumdaki kapıyı açmayı denedim.Tam tahmin ettiğim gibi kilitliydi. Daha sonra diğerine göre daha fazla işlemelerle süslenmiş sağ tarafımdaki kapıya yöneldim.
          Kolu yavaşça aşağıya indirmemle hiç beklemediğim bir şey oldu. Kapı sessiz bir şekilde açıldı ve  açılmasıyla içeriden gelen küf kokusu bulunduğum koridorun tamamını kapladı. Aradığım burada olamazdı.Kapıyı hemen kapattım ve karşımda duran, aralığından güneş ışınlarının süzüldüğü kapıya doğru ilerledim.Artık koridorun sonundaydım ve tek hamle ile kapıyı sonuna kadar açabilirdim.Aralıktan odanın çok az bir kısmı görülebiliyordu. Tamamını görme içgüdüsüyle, hiç düşünmeden zaten açık olan kapıyı hafif bir dokunuşla ileriye doğru ittim.
          Kapıyı açmamla birlikte hızla yanımdan geçen kedilerden biri istemsizce irkilmeme neden oldu. Kedinin siyah rengi nedense beni hayal kırıklığına uğratmıştı. Çünkü merdivende gördüğüm kedinin tüylerinde kahverengi ve beyaz tonları vardı. O kediyi görmek istiyordum, orada gördüğüm her şeyi tekrar görmek istiyordum. Böylece yaşadıklarımın yalnızca bir rüyadan ibaret olmadığını en azından kendime kanıtlayabilirdim.
          Karşımda duran oda geceyi geçirdiğimiz oturma odası kadar büyük olmasada çok daha güzeldi ve daha fazla eşya ve süslemelerle donatılmıştı.Perdeler,dolaplar,yerdeki kilimler ve diğer her şey özenle seçilmiş gibiydi. Beynim yine benimle oyun mu oynuyordu bilmiyorum ama ben bu odaya daha önce gelmiştim. En azından böyle hissediyordum. Odaya girmemle birlikte onlarca kedinin bana baktığını farkettim.
         Odanın her yerine dağılmış haldeydiler ve nedense beni bekliyor gibiydiler.Hiç biri yerinden kımıldamıyordu ve çok yorgun görünüyorlardı. Tam ileri doğru bir adım atacaktım ki kedilerden biri yavaşça önümden geçerek sağ tarafımda duran yatağa doğru ilerledi. Hiç istifini bozmadan bir sıçrayışta yatağın üzerine çıktı ve kıvrılarak derin bir uykuya dalarcasına gözlerini kapattı.
        Odada ki her şey bana o kadar tanıdık geliyordu ki. Kedinin yattığı yatakta buna dahildi. Beyaz güllerle süslenmiş örtüsü,kenarlarından sarkan kırmızı püskülleri ve sağ tarafındaki masada duran iki kollu şamdan bana hiç yabancı gelmiyordu.Aksine, sanki yaşadığımdan emin olamadığım geçmişimi bana hatırlatır gibiydiler.Uyuyan kedinin yanına doğru ilerledim ve ani bir refleksle yeniden durdum.
         Yatakta biri yatıyordu ve bu kadar sese rağmen hala uyuyordu. Biraz daha ilerleyip yataktakinin kim olduğunu görmek istedim.Tüm kalbimle yatakta yatanın merdivende gördüğüm kadın olmasını istesemde, bu büyük bir mucize olurdu. Yataktaki yaşlı kadındı ve beni hala farketmemişti.
         Ben yaşlı kadına odaklanmışken arkamdan uzanan bir el ilginç bir şekilde irkilmeme neden oldu. Arkamı döndüğümde elin Sergei'e ait olduğunu gördüm. Başka kim olabilirdi ki.
         -- Karl, neler oluyor. Biz bu evde misafiriz. Birinin odasına bu şekilde giremezsin, dedi kısık bir sesle.
        Niko ve Aleksy de odanın girişindeydiler.
       -- Sergei, bu kadar kısık sesle konuşmana gerek yok. Seni bizden başka kimse duyamaz, kadın ölmüş dedi Aleksy kendinden emin bir sesle.
        Haklıydı kadında her hangi bir yaşam belirtisi yoktu ve nefeste almıyordu. O an içimde nedenini anlayamadığım derin bir acı hissettim .Bu acı gözlerimin yaşarmasına neden olmuştu. Kimdi bu kadın ve neden onun için bu kadar duygulanmıştım.

Kara KutuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin