Kader kimilerine acımasızca, acılarla dolu hayatlar yaşatıyorken, kimilerine de aşırı cömertçe davranabiliyordu. Peter daha çocukken,yaşanan her şey onun için sadece bir oyundan ibaretken tüm ailesinin gözleri önünde katledilmesini izlemişti ve şimdi de kendi canını kokuşmuş düşman askerlerinin cesetleri arasında azraile teslim etmişti.Hem de birlikte yemek yediği, gülüp eğlendiği arkadaşları tarafından vurularak. Diğer taraftan ise tarihin görebileceği en büyük hainlerden olan ve beni büyüten ailede dahil onlarca masum insanı katleden Yury Ivanov elini kolunu sallayarak kilitli tutulduğu mahzeninden kaçmayı başarmıştı. Peki yaşamayı hakeden kimdi?
Bu soruyu Peter'ı soğuk toprağa teslim ettiğim o andan, Yury ile tekrardan karşılaşacağımız ana kadar kendime defalarca sordum ve cavabını asla bulamadım. Peki ya ben babamın, o kahraman Rus Generalin, uğruna canını feda ettiği sırrı taşımayı hakediyor muydum? Gözlerimin önünde yitip giden her masum hayatın ardından gözyaşı mı dökmeliydim yoksa intikam yemini mi etmeliydim.
Aklımı meşgul eden, kafa karıştırmaktan ileri gitmeyen onca soru varken, asıl yapmam gerekenlere nasıl odaklanabilirdim. Kendi kendime bunca sorunla boğuşurken bir anda Kaptan Andrey'in öksürme sesiyle irkildim ve kendime geldim.
---- Karl, şimdi daha iyi misin? diye sordu. Onun kulübesindeydik ve aynen daha önce ki gibi ahşap masaya ellerini koymuş doğruca bana bakıyordu. O an kol ve bacaklarımda sarılan yaraların da etkisiyle hafif bir acı hissettim ve yavaşça sırtımı sandalyenin arka kısmına dayadım.
---- Vücudumun her yerinde ki kurşun kesiklerini saymazsak, iyi sayılırım, dedim. Acıda olsa gülümsemek istemiştim ama ruhum buna izin vermiyordu.
---- Yury'nin kaçması hiç iyi olmadı. Artık hamlelerimizi daha hızlı atmalıyız,beni anlıyorsun değil mi? dedi. Sesi endişeliydi.
---- Baba mı ne kadar iyi tanıyorsun? diye sordum. Beklediği bir soruydu ve cevabını çoktan hazırlamış gibiydi.
---- Daha önce kimseye qnlatmadım ama bunları duymak senin endoğal hakkın. Eskiden Vasily ile aynı birlikteydik. Onun emrinde bir çok savaşa girdim. Geçinmesi zor bir kişiliği vardı ama aramız iyiydi. Arada dertleşirdik, birbirimize sırlarımızı emanet ederdik. Ayrıca iyi bir komutandı ve girdiği her savaştan mutlak zaferle çıkardı. Kısa süre sonra da üst üste kazandığı bu başarılar bir çok üst düzey yetkilinin dikkatini çekti ve sık sık Moskova'ya, merkez karargaha gitmeye başladı. Bir süre sonra da bizden iyice uzaklaştı. Aklını fazlasıyla meşgul eden bir şeyler olduğunun farkındaydım ama böylesine bir delilik yapacağını hiç düşünemedim. Gerçi planından bana bahsetmiş olsa dahi onu bu işten vazgeçirebilmek için elimden geleni yapardım, dedi ve masanın üzerinde duran ellerini, deri sandalyesinde yavaşça doğrulduktan sonra dizlerinin üzerine koydu.
---- Bak Karl, babanın emrinde olduğum sürece bana çok iyiliği dokundu, izin ver ben de sana yardım edeyim,dedi ama ona şu aşamada güvenmem ahmaklık olurdu.
---- Yardıma ihtiyacım yok Kaptan. Ben kendi işimi kendim hallederim,dedim sakin bir ses tonuyla.
---- Her yerdeler Karl. Benim bile dünkü olaydan sonra can güvenliğim kalmadı. Yakında kendi adamlarım dahi kararlarımı sorgulamaya başlayacak. Zamanında babanın peşinden gitmemiş olabilirim ama yıllar sonra bu hatamı düzeltme fırsatı çıktı karşıma. Lütfen bu teklifimi geri çevirme,dedi ama hala kendimi ona açılmaya hazır hissetmiyordum ve konuyu değiştirmek istedim.
---- Oleg, Peter'in kardeşi o nerede? diye sordum. İyi ve ilgili bir kardeş gibiydi ve Peter'in kaderini paylaşıyordu. Üstelik ailesinden kalan son varlığını da kaybetmişti.
---- Bilmiyorum. Dünden beri onu gören yok. Benim ellerim de büyüdü her ikiside. Peter biraz daha hareketli daha cana yakındı. Oleg ise tam tersi, içine kapanık bir çocuktu ama verdiğim her görevi layıkıyla yerine getirirdi. Şu an ki hallerini düşünüyorum da böyle bir sonu asla haketmediler,dedi. Tam o sırada konuşmasına devam edecekken bir anda kapı bir kaç kez aceleyle çalındıktan sonra yavaşça aralandı ve içeriye bir asker girdi.
---- Kaptan Andrey özür dilerim, onayınız olmadan açtım ama burda biri var ve ısrarla içeri girmek istiyor,dedi. Bir yandan da arkasında ki hareketliliği yatıştırmaya çalışıyordu.
---- Kimmiş o? Ne istiyor? diye sordu Andrey. Ses tonu öfkeliydi ve bu durumdan hiç hoşlanmamıştı.
---- Adı Aleksy'miş. Yanınızda ki askeri tanıdığını söylüyor,dedi. Andrey'in öfkelendiğini anlamış olacak ki sesi öncekinden daha cılız çıkmıştı.
---- Aleksy mi? Alın onu içeri hemen alın,dedim ve vücudumda ki ağrılara aldırış etmeden ayağa kalktım ve görmeyi umduğum dostumu beklemeye başladım. Kaptan Andrey'de benimle birlikte kalkmıştı ve hala yapılan saygısızlığın şokundaydı. Askerle bir an göz göze geldiler ve beni onaylarcasına yaptığı işaretin ardından kapının ardına kadar açılmasıyla, dışarıda ki boğuşma birden kesildi ve yorgun bir beden adeta yuvarlanırcasına içeri girdi. Bu Aleksy'di. Niko'nun ölümünden sonra hayatta kalan tek gerçek dostum.
---- Karl, seni şerefsiz dedi ve doğruca üzerime saldırdı. Ardından ellerini boğazıma geçirerek öfkeli konuşmasına devam etti.
---- Niko öldü Karl. Onu acımasızca kurşuna dizdiler,dedi ve ellerini boğazımdan çekerek bana olanca gücüyle sarıldı. Bir çocuk gibi hüngür hüngür ağlıyordu. Onu hiç böyle görmemiştim, aramızda soğukkanlılığını koruyabilen her zaman o olurdu. Sağlam kalan tek kolumla ben de ona sarıldım ve bir süre sakinleşmesini bekledim. Kapıda ki askerler de dahil, herkesin bakışları üzerimizdeydi.
---- Biliyorum dostum. Biliyorum her şeyi biliyorum, dedim sakin bir ses tonuyla.
---- Seninde ölmüş olmandan çok korktum. Yapayalnız kalmaktan çok korktum,dedi gözlerinde ki yaşı silerken. Bir süre daha gerilen havanın yumuşamasını bekledikten Aleksy'in gözlerinin içine baktım ve o ağlamaktan bitap düşmüş ruhunda bana karşı bir ümit olduğunu farkettim. Niko, Sergei, Peter hatta kim olduğunu tam olarak anlayamadığım o yaşlı kadında dahi bu bakışları görmüştüm ve bundan hiç olmadığım kadar emindim. Artık bir karar vermeliydim. Bunca insanı haksız çıkarmamak için elimde ki son yardım isteğine karşılık vermek zorundaydım.
Kararlı bakışlarımı Aleksy'in üzerinden alıp Kaptan Andrey'e çevirdim ve duymak istediği o tek kelimeyi söyledim.
---- Seninleyim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Kutu
Mystery / ThrillerHasta olduğunu bilemeyecek kadar aciz bir adamın tanıştığı insanlarla birlikte her dakika değişen yaşamı ve bu hareketliliğin getirdiği geri dönüşü olmayan ölümcül kararlar. Tam da Stephanov ailesine yakışan bir hayat. (Satışta)