6. Sezon: Karanlık Bir Yüz

41 5 2
                                    

 
     Hayat. Yaşamak istediğimiz şeyler uğruna, gerçekleşmesini istemediğimiz bir yığın saçmalığa katlanmak zorunda olduğumuz olaylar zincirinden ibaret o muazzam kurgu. Birbirine adeta pamuk ipliği ile bağlı bu zincirleri bir arada tutmak için bizlerin yapabildiği tek şey ise anlamsızın içinde kendimizi anlamlı tutmaya çalışmak ve elimizde olmadan geleceğimizi başka insanların şekillendirmesine izin vermek.
     Belki de kendime olan güvensizliğim ve çözümü sürekli farklı zihinlerde arayışım yüzündendir bütün bu yaşadıklarım ya da yaşattıklarım. Ne zaman her şeyi yoluna koyup, artık dertlerimden uzak olduğumu düşündüğümde karşıma çıkan engeller ve şu an onlarca insanın kanıyla sulanmış alelade bir gemi güvertesinde, geçmişte verdiğim yanlış kararların acı dolu sonucunu yaşıyor olmam, belki de hep bu yüzdendi.
     Ayrıca bana bakıp, beni büyüten annem Valeria'nın öpmeye bile kıyamadığı boynumdan ağır yaralanmış halde, üzerimde ki cesetlerin ağırlığı altında ezildiğim o anda, bana bunları düşündüren şey neydi ve neden son nefesimi verecekken dahi beni rahat bırakmıyordu?
     Neyse ki kısa süre sonra, hayatımın hiç bir anında huzuru yakalayamamış ruhumu tamamıyla özgür bırakacaktım ve artık aklımı fazlasıyla meşgul eden bu sorulara cevap bulmak zorunda da değildim. İyice ağırlaşan göz kapaklarımı daha fazla canlı tutamayacağımı anladığım o anda, denizin durgun dalgalarından güverteye yayılan ılık rüzgarında etkisiyle yaşama direncimi kırdım ve bir daha uyanamayacağımı bile bile bedenimi sonsuz karanlığa teslim ettim.
     "Peki şimdi ne olacak" diye geçirdim içimden. Yurtta okuduğum dini bir kitaba göre, dünyada yaptıklarım hesaba katılarak, gözümü cennet ve cehennem adı verilen yerlerden birinde açmam gerekiyordu. Ya gökyüzüne kadar alevlerini yükselten katran kuyularının birinin dibinde ya da sonsuz huzur ve mutlulukla dolu, görmeye pek de alışkın olmadığım yemyeşil bir doğada uyanacaktım. Fakat bilincimi tamamen kapattığımdan eminim olduğumda dahi bu iki duyguyuda hissedemedim.
     O kitapta bahsedilen varlıklar, inandığım ilahi güç, az önce tamamen özgür kalan ruhumdan o kadar uzaklardı ki, sonsuz karanlığın ortasında kaldığım o an, kendimi hiç olmadığım kadar yalnız hissettim. Ne kadar süre o halde kaldım hatırlamıyorum ama şu an çok daha tanıdık olan bir sesin, kulaklarıma adeta hücum etmesiyle, bir an irkilip kendime geldim.
    ---- Kaaarrllll, uyan Kaaarrllll, dedi yaşlı ve tikrek bir ses ama o an ne göz kapaklarımı kaldıracak gücüm ne de doğrulup ayağa kalkacak takatim vardı.
Olduğum ıslak ve taş zeminde öylece kalakaldım. Fakat beynimin içine kadar işleyen bu ses her kime ait ise hiçte duracak gibi görünmüyordu.
    ---- Kaalllkkk ve keenddinne gelll. Benn gellldimm, dedi az öncekine göre çok daha tok bir ses tonuyla ve olduğunu tahmin ettiğim yerden üzerime doğru öyle güçlü bir rüzgar geldiki, ruhum değilde şu an burada olan aciz ve zayıf bedenim olsaydı bu fırtınaya kapılıp çoktan parçalara ayrılmıştı.
     Etkisini kaybetmeyecekmişçesine doğrudan üzerime yoğunlaşan, Rostov ve Kartal Yuvası'ndakilerin yanında yalnızca küçük birer esinti olarak kalacağı bu fırtına, artık atmaktan vazgeçen yüreğimi dahi bir anlığına titretti ve beni kendime getirip ona cevap vermemi sağlayacak kadar gücü ruhumda toplayabilmemi sağladı.
    ---- Kimsin seeeennnnn? diye olanca gücümle bağırıp doğruca sesin geldiği yere doğru baktım ama görebildiğim tek şey karanlıktı ve duyduklarımın hayal mi yoksa gerçek mi olduğunu dahi hala idrak edemiyordum.
   Tam umudumu kesip tekrardan ölüm uykuma dönecekken beklemediğim ve gerçekliğinden şüphe duyamayacağım bir şey oldu. Bir çift ayak sesi adeta suyun üzerinde yürüyormuşçasına bir sakinlikte, doğrudan bulunduğum yere yaklaştî. O an elimde olmayarak, daha önce yaşadığım onca gerilim dolu olayda dahi hissetmediğim bir korkuya kapıldım.
    Neyseki üzerime gelen her kimse yeteri kadar yaklaştığını düşünmüş olacak ki bir kaç adım önüme kadar gelip durdu ve karanlıktan daha koyu tenkte bir siyaha bürünmüş bedenini usulca bana doğru çevirdi. Bu, bu oydu. Aynaya her baktığımda gördüğüm koyu renkteki gözlerin gerçek sahibi ve ölümcül öneme sahip kararlarımda bana yardımcı olan yaratık. O, öylece karşımsa duruyordu ve neredeyse dokunabilceğim mesafedeydi.
    ----Fazla zamanım yok Karl. Kim olduğumu da anladığına göre artık başlayabiliriz,dedi ve içerisinde bulunduğumuz karanlığa yakışır bir sessizliğin ardından konuşmasına devam etti.
   ---- Şimdi gözlerini kapat ve ben seni uyarana kadar da açma,dedi. Beni duyuyor ve konuşabiliyordu ama ne yüzü ne de normal bir insan bedeni yoktu. Yalnızca kapkara bir pelerin giymiş bir sopa parçası gibiydi ve az önce adımlarını duyduğuma emin olmama rağmen ayakları olması gereken yerde yoktu. Adeta havada süzülüyor gibiydi.
    O an yaşadığım tarifi zor korkunun da etkisiyle öylesine gerildim ki istemsiz olarak gözlerimi sımsıkı kapattım ve olacakları beklemeye başladım. Her halükarda zaten ölmüş olmalıydım ve ondan korkmama da gerek yoktu fakat hemen yüzümün dibinde aldığı derin nefesler ister istemez gerilmeme neden oluyordu. Gözlerimi kapatır kapatmaz kaskatı kesilmiş vücudumun her yerinde onun varlığını hissettim. Kısa bekleyişimin ardından da asıl amacının ne olduğunu anlamam uzun sürmedi. Boynumda açık halde duran derin yaraya doğru yaklaştı ve bir batırıp bir çıkardığı iğneyle kanımın hala üzerinde olduğu kurşun kesiğini dikmeye başladı. Ardından da işi biter bitmez daha önce durduğu yere geri çekildi.
     ---- Artık gözlerini açabilirsin Karl fakat göreceklerin karşısında ağır bir şok yaşayabilirsin. Bu yüzden kendini ne zaman hazır hissedersen o zaman bak bana, dedi. Sesi öylesine tanıdık ve içtendi ki o an, onu görebilmek için vücudumda biriken merakıma da daha fazla karşı koyamayarak yavaşça gözlerimi araladım.
     Bacakları, kolları, bedeni ve en önemliside yüzü az önceki gibi karanlıklar içerisinde değildi. Tam aksine öylesine aydınlık ve göz alıcıydı ki onu tanımamam imkansızdı. O an kendime daha fazla hakim olamayarak şaşkınlıktan titreyen dilimden bir kaç kelime dökülüverdi.
    ---- Baba, bu sen misin?
   

Kara KutuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin