NamJoon
Sabah olduğunda uyanmam zor olmadı. Kalktığım gibi gözlerim Tae'yi aramaya başladı. Dün gece ondan önce uyuduğumu biliyorum. Benden sonra neler yaptığını da bilmiyorum. Yanımdaki koltukta da yoktu. Yataktan fırlayarak çıktıktan sonra evin her köşesini aramaya başladım. Sıra banyoya geldiğinde kapı kilitliydi. Çalmama rağmen içerden ses de gelmiyordu. Geriye doğru çekildim ve koşarak kapıya kolumla vurarak açmayı denedim. İlk denemede beceremesem de birkaç denemeden sonra açıldı. Yerde gözleri kapalı bir şekilde yatan Tae'yi gördüğümde hemen yüzünü iki elimin arasını alarak vurmaya başladım. Gözlerini açmıyordu. Lanet olası gözlerini açmıyordu. Yanındaki küçük hap şişesini fark ettim. İçi bomboştu. Yapamazsın Tae. Bunu yapamazsın. Telefonla ambulansı aramak yerine onu kucağıma alarak koşar adımlarla evden çıktım. Yolda gördüğüm bir taksiye bindik. Hızlı bir şekilde hastahaneye vardığımızda hemen doktorlar Tae'yi kucağımdan aldılar. Midesinin yıkanması gerektiğini biliyordum. Gerekli işlemlerin yapılması için Tae hızlı bir şekilde götürüldü. Ben de o sırada cebimden telefonumu çıkartarak Jin'in numarasını tuşladım. Birkaç çalmadan sonra açtı.
"Jin hyung yardımına ihtiyacım var. "
"Ne oldu sorun ne? "
Kendimi bir an dün geceye döndürdüm. Tae de beni böyle aramıştı.
"Olaylar çok karışık. Hastahanedeyim. Lütfen hemen buraya gel. "
"Şu an toplantı arasındayım. Sadece beş dakika gecikeceğim. Bekle. "
"Tamam. "
Telefonu kapattıktan sonra koridora çöktüm. Sadece gelecek iyi bir haber bekliyordum. Beklemekten başka çaremin olmaması zaten canımı daha da yakıyordu. Bana doğru yaklaşan hemşire omzuma dokundu.
"Merak etmeyin. Zamanında yetişmişsiniz. Doktorlar şimdi midesi yıkanmak üzere onu ameliyathaneye alıyorlar. "
"Teşekkür ederim. "
Her ne kadar mutlu olsam da hala çözülmesi gereken bir mesele vardı ortada. Ben neler yapabileceğimi düşünüp bulamazken içeriye koşarak Jin girdi. Yanıma gelip başımda dikildi. Onu görmemle ayaklandım.
"Neler oluyor NamJoon. "
Dün geceden beri yaşanan her şeyi kelimesi kelimesine anlattıktan sonra çare bulmak için tek başıma kalmamıştım. Jin hyung önce biraz düşündü. Onun bağlantıları olduğu için halledebileceğini biliyordum.
"Bu işi bana bırak. Sadece o gece yaşanan olayı başka gören var mı onu öğren. Adam hala yaşıyor mu? "
"Bilmiyorum. "
"Tamam. Onu da ben halledeceğim. Merak etme. "
Gülümseyerek yüzüne baktım. Bu sorun da halledilmişti. Geriye kalan tek şey Tae'nin psikolojisiydi. Onu düzeltmemiz daha uzun sürecekti biliyorum. Jin hyungla beraber Tae'yi bekliyorduk. Kafamı çevirdiğimde iki tane polisle karşılaştım. Yanımıza geldi.
"Kim TaeHyung'un yakınları mısınız? "
"Evet. " diye cevapladım.
"Kendisinin hakkında şikayet var. Polis merkezine gitmemiz gerekiyor ama şu an ameliyatta olduğu için bu imkansız. Odaya alındığında bize haber verin lütfen. "
Duyduklarında şok oldum. Jin hyunga döndüğümde ayaklandı. Polislerin yanına doğru gitti.
"Pardon şikayet ne hakkında ve kim tarafından yapıldı acaba? "
"Bay Kim TaeHyung cinayetle suçlanıyor. Tanıklık eden bir bayan varmış. Olayı araştırdık adam şu an ölü. Yakınlarıyla konuştuk. Sevgilisi böyle bir şey olmadığını söyledi ama yine de kendisiyle de konuşmamız gerekiyor. "
"Anladım teşekkürler. "
Jin hyung bana doğru döndü. Bu da olayı gören üçüncü bir şahıs var demek oluyor. Elimden tutup beni kaldırdı.
"Git şikayet edeni bul. Ben Tae'nin başında beklerim. "
Kafamı sallayarak onayladıktan sonra hızlı adımlarla hastahaneden çıkmak üzere çıkışa ilerledim. Yol üzerinde bana Tae'nin iyi olduğunu haber veren hemşire bir kızla konuşuyordu. Konuşmaların bitmesi için bekledim. Konuştuğu kız sarışındı. Aslında bakarsanız konuştuklarını merak da ediyordum. Biraz daha yaklaştım. Hemşire dinliyor kız konuşuyordu.
"Bütün gece uyuyamadım. Hala o adamın kanlı elleri gözümün önünde. Ve camla bıçakladığı adam da ölmüş. Sevgilisi ise durumu inkar ediyor. Neden olduğunu bilmiyorum. Beni bile bu kadar etkilediyse o kız nasıl bu kadar rahat olabiliyor anlamıyorum. "
Bingo! Hemşirenin yanına doğru ilerledim. Bu sefer konuşmalarını bölecektim.
"Pardon hemşire hanım. Kim TaeHyung'la hala siz mi ilgileniyorsunuz bilmiyorum ama benim çıkmam gerekiyor. Abim hala orada ama ben yine de size numaramı versem bir durum olursa beni arasanız olur mu? "
"Tabi olur. "
Resepsiyondan aldığım kağıda numaramı yazdım. Ona verdikten sonra hastahanenin dışına çıktım. Karşıda o kızın dışarı çıkmasını bekliyordum. Telefondan Jin hyunga kızı bulduğuma dair mesaj attım. Benim bulunduğum yere bir araba yollayacağını ve kızı bir yere götüreceğimi söyledi. Havanın soğuk olmasına rağmen onu bekledim. Kız hastanenden çıktıktan sonra taksiye bilebilmek için karşıya geçti. Yanıma geldiğinde ona gülümsedim. Biraz ilerde bekleyen arabanın içindeki adama kızı işaret ettiğimde arabanın içinden üç kişi birden çıktı. Yanımıza doğru geldikten sonra kızın önünde dikildiler. Anlamayan gözlerle bakan kız sonunda konuşmaya başladı.
"Pardon bir sorun mu var? "
Üç kişiden ikisi kollarından kavradıktan sonra olaya ben dahil oldum. Sanki onu korumaya çalışıyor gibi onlara sataşmaya çalışırken geride kalan bir tanesi onu bayılttı. Beraber arabaya taşıdıktan sonra Jin hyungun istediği yere götürdük. Ben ise Tae için hastaneye döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Playing With Fire
Fanfiction[TAMAMLANDI] İkinci kitap Blood Sweat & Tears'a beklerim ^_^ *** "Hyung seni görmeye ihtiyacım var. " "Sorun ne? Nerdesin? " Beni daha telefonu açtığım gibi endişelendirmişti. Daha merhaba ya da alo demeden beni görmeye ihtiyacı olduğunu söylemişti...