SeokJin
Gözümü açtığımda hava aydınlanmıştı. YoonGi, NamJoon ve HoSeok hala uyuyordu. Kalkıp yüzümü yıkamak için banyoya gittim. Dişlerimi de fırçaladıktan sonra odaya geri döndüm. NamJoon ve HoSeok uyanmış telefonlarıyla uğraşıyorlardı.
"Olamaz. " diyen NamJoon ikimizin de dikkatini çekti.
"Noldu? " diye sordum ama cevap vermedi. Daha çok merak etmiştim.
"NamJoon-ah söylesene. Noldu? "
"Hyung sana söylemek istemiyorum. "
"Jisoo'yla mı alakalı? Biz ayrıldık. Söyle. "
"Telefonumu daha yeni elime alıyorum. İçtiğimiz gece onu aramışım. Neler söyledim onu bile hatırlamıyorum. "
Tabiki şaşırdım. Ama fazla önemsemedim. Sonuçta sarhoştu ve ne yaptığını bilmiyordu. Üstelik Jisoo'nun NamJoon'un onu sevdiğinden haberi bile yok. Hiç söyleyemedi ve ben söylediğimde Jisoo benimle birlikte olmayı seçti. Aslında şaşırmıştım. Sonuçta Lisa ve Jennie'yi düşünürsek bana kızgın olduğunu düşünüyordum. Ben de cebimden telefonumu çıkardım ve Jisoo'nun numarasını tuşladım. Sanki beni bekliyormuş gibi açtı.
"Efendim? "
Bu kadar nazik açmazına şaşırmıştım. "Ne var?! " gibi bir şey bekliyordum.
"Nerdesin? "
"Neden? "
"Yanına geleceğim. "
"Gerek yok. " deyip yüzüme kapattı. Beklendiği gibi Jisoo işte. Hala bana sinirliydi. Jisoo'yu aramam NamJoon'un ilgisini çekmişti.
"Merak etme senin hakkında bişey söylemeyecektim yanına gittiğimde. "
"Onu aradığım için endişelenip aradın değil mi? "
"Ne için endişelenecekmişim? "
"Benimle olabilmesinden. "
Kısa bir kahkaha attım.
"Jisoo'nun bana döneceğinden eminim. O yüzden ayrıldığımızda endişeli değildim. "
"Umarım barışırsınız. Ama barışamazsanız benim burada olduğumu bil hyung. "
Tabi senin burda olduğunu nasıl unuturum? Aramıza kız girince benimle iki sene konuşmayan canım kardeşim. Odadan tekrar çıktım. Bu sefer şirkete gitmekti aklımdaki. Dediğim gibi Jisoo'nun da bana döneceğini bildiğim gibi onu tekrar aramadım. Ve aynen de öyle olacaktı. Çünkü yolda giderken telefonum çaldı ve beni arayan oydu.
Onun gibi "Efendim? " diyerek açtım telefonu.
O da benim gibi "Nerdesin? " diye sordu.
Bu sefer oyunu ben bozdum. "Şirkete gidiyorum. " diye cevap verdim.
"Şirketin girişinde seni bekliyorum. "
"Neden? "
"Konuşmak için. "
"Neyi? "
Kısa kısa cevaplar. İlkokul çocukları gibiyiz.
"Gelince konuşuruz. " diyip tekrar yüzüme telefonu kapattı. Bu bugün iki oluyor.
Yurt şirkete yakın olduğu için kısa süre sonra şirkete vardım. Dediği gibi kapının önünde beni bekliyordu. Yanına gidip umursamaz bir ifade koydum yüzüme. "Ne var? " der gibi bir halim vardı.
"Neden yanıma gelecektin? "
"Bunu konuşmak için mi şirketin önüne geldin? "
"Evet. "

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Playing With Fire
Fanfiction[TAMAMLANDI] İkinci kitap Blood Sweat & Tears'a beklerim ^_^ *** "Hyung seni görmeye ihtiyacım var. " "Sorun ne? Nerdesin? " Beni daha telefonu açtığım gibi endişelendirmişti. Daha merhaba ya da alo demeden beni görmeye ihtiyacı olduğunu söylemişti...