Bölüm 36

709 91 7
                                    

   Lisa
~1 Hafta Sonra~

Bir gece daha gördüğüm kabuslarla yataktan kalktım. Kabus gördüğümü biliyordum ama her zaman parça parça hatırlıyordum. Tam olarak bütün görüntü aklıma gelmiyordu. Aşırı derecede terlediğimden sırtım sırılsıklam olmuştu. Yataktan doğrulup kendime yeni bir üst çıkarttım. Üzerimi değiştirdikten sonra odadan çıkarak mutfağa ilerledim. Mutfağın ışığı açıktı. İçeri girdiğimde Jennie unnieyi gördüm. Bana doğru döndü. Elinde su bardağı vardı. Ben de yanına ilerleyip kendime su koydum. İki bardak su içtim.

"Yine kabus mu gördün? "

Kafamla onayladım. Hepsi kabus gördüğümü biliyordu. Ama bir türlü tamamını hatırlayamıyordum. Onlar da bunu bildikleri için üzülüyorlardı. Ama yapabileceğim bir şey yok.

"Yine mi hatırlamıyorsun? Küçük bir şey bile mi? "

Mutfaktan koşar adımlarla çıkıp elinde bir defter ve kalemle geri geldi. Hastahaneden çıktığımdan beri kabus görüyordum. Hepsini hatırlayamadığım için bir defter alıp oraya parça parça hatırladıklarımı yazmaya karar verdik. Hemen defteri açıp önceden yazdıklarımızı okumaya başladı.

"Bak bir rüyanla alakalı sadece anne diye bağırdığını hatırlıyorsun. Birinde de sadece baba diye. Muhtemelen bu ikisi farklı rüyalar. Bir tanesinde yerde dolusuyla kan gördüğünü söylemişsin. Muhtemelen bu Tae'nin öldürdüğü kişidir. Bir diğerinde de odanın köşesine çökmüş ağlıyormuşsun. Bir de valiz yazıyor burda. Toplu bir valiz görmüşsün. Ama biliyorsun ki bunlar çok küçük detaylar Lisa. Lütfen biraz hatırlamaya çalış. "

İşte bu geceki rüyayla sorunum tam da buydu. Hiçbir şey hatırlamama rağmen kan ter içinde kalmıştım. Elinde kalem ve defterle bekleyen Jennie unnieye döndüm.

"Bu gece yok. Hatırlamıyorum. "

Yüzü düşse de belli etmemek için hemen toparladı. Sahte bir gülümseme taktı yüzüne.

"Sorun değil. Kendini zorlama. Hadi git yat. Daha fazla dağıtma uykunu. "

Kafamla onaylayarak yatağıma döndüm. Hastahaneden çıktığımdan beri fotoğraflara bakıp bir şeyler hatırlamaya çalışıyordum. Ancak şu zamana hatırladığım pek bir şey yoktu. Kabuslarımın ne olduğu anlaşılsa bir şeyler hatırlayacağım ama onları bile hatırlayamıyorum. Herkes bana endişelenmemi hastahaneden çıkalı çok olmadığını söylüyor. Ben ise hala kendime küfürler ediyorum. Koskoca bir haftayı evde geçirdim. Yalnız başına oturdum, unnielerimle konuştum, resimleri inceledim ama yok. Tek bir lanet olası anı yok. Lütfen kafayı yemeden bir şeyler hatırlayayım.

Odama girdiğimde yatağa uzandım. O sırada kapı tıkladı. İçeriye Jennie unnie girdi. Benim sormama gerek bile olmadan açıklamasını yaptı.

"Uykum yok. Sen uyu. Ben de eğer kabus görürsen bişeyler söylersin diye yanında kalacağım. Bak defter ve kalem de burda. " diyerek elindekileri gösterdi. Onaylayarak gözlerimi kapattım. Uzun sürmeden uykuya daldım.

Gözlerimi açtığımda bir evdeydim. Belki bişeyler hatırlarım diye kendi evime gelmiştim sanırım ama burası o ev değildi. Burası başka bir yerdi. Etrafa bakındım. Çalışma masası, kitaplık, yatak... Bir odada olabilecek her şey vardı. Odada ise sadece ben vardım. Yavaşça kapıyı açıp dışarıya çıktım. Odadan çıktıktan sonra karşımda çok dar olmayan bir koridor vardı. Uzun da değildi. Sağa dönüp ilerledim. Işığın yandığı yere girdim. Mutfaktı. Buzdolabına doğru uzanıp açtım. Bir su şişesi alıp kafama diktim. Birkaç yudumdan sonra geri bıraktım. Evde yalnız olduğumu tahmin ediyordum. Ancak yanıldım. Mutfaktan çıktıktan sonra diğer odalara da bakacaktım ki tam ev kapısının önünde yerde kanlarla kaplı bir adam yatıyordu. Koşarak yanına gittim. Yaralı olduğu yer karnıydı. Elimle oraya baskı yaptım. Gözyaşlarım gözümden sel gibi akıyordu.

Playing With FireHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin